13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ir dönemde Türkiye'nin herhangi bir savaşa girmesi oldukça riskliydi.İşte bu savunma problemidir ki Türkiye'yi Yunanistan ile olan ilişkisindehızlı bir şekilde normalleşmeye ve geliştirmeye sevk etmiştir. Yunanistanaçısından da Balkanlar'da savunma problemi vardı. Geniş Makedonyabölgesi Yunanistan, Bulgaristan ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı(1929'dan itibaren Yugoslavya adını aldı) tarafından bölüşülmüş ve Bulgaristan'dabulunan IMRO örgütü Bulgaristan yönetimini revizyonist politikalarateşvik etmekteydi. Yunanistan, Bulgaristan'ı potansiyel tehditolarak algılamaktaydı. Dolayısıyla Yunanistan'a karşı oluşabilecek bir ittifakYunanistan'ın savunmasını zor duruma sokabilirdi. Bu nedenle Yunanistanda Türkiye ile olan ilişkisini iyileştirmeye özen göstermek durumundakalmıştı. Diğer bir ifade ile Lozan sonrası dönemde her iki ülke desavunma ihtiyaçlarından doğan nedenlerle birbirlerine karşı cephe almakyerine yakınlaşmayı terci ettiler. Sorun yalnızca savunma ihtiyacıyla sınırlıda değildi. Her iki ülkede iç politika açısından dış politikada tansiyonundüşürülmesini gerektiren nedenler vardı. Yunanistan Kralcılar ve Venizelossürtüşmesi ile çalkalanırken 6 Türkiye'de yeniden inşa dönemi içreformlarla gerçekleşmekteydi ki dış politika alanında risk almamayı gerektiriyordu.Yunanistan ve Türkiye açısından birbirlerine karşı irredentistbir politika takip etmek hiç de anlamlı değildi. Lozan'da tanımlanansınırlar her iki ülke için de korunması gereken sınırlar olarak kabul gördü.Bu demekti ki Yunanistan ve Türkiye oluşan statükoya bağlı kalmayı tercihetmişlerdi. İşte bu nokta da artık bir motto haline gelen 'Yurtta BarışDünyada Barış' söylemi hem bölge hemde Türkiye açısından statükonunkorunması anlamına geliyordu. 1930'lu yılların ortalarına kadar TürkiyeYunanistan ile kurduğu yakın ilişki tarzını Bulgaristan ile de kurmayagayret sarfetti. Fakat, Bulgaristan kavramsal düzeyde statükoyu kabuledemedi. Köylü partisi lideri Stambuliski'nin 1923 yılında iktidardanuzaklaştırılmasıyla birlikte IMRO ve Bulgar ordusunda bulunan revizyonistkanatın oluşturdğu koalisyon statükoyu kavramsal düzeyde redderekdış politikasını Neuilly anlaşmasıyla belirlenen sınırların değiştirilmesitemeline oturtmağa çalıştığı ölçüde Bulgaristan ile komşuları arasındaciddi sürtüşmeler yaşanabilirdi. Bulgaristan'ın sınır anlaşmazlığı olmadığıtek komşusu Türkiye idi ve Bulgaristan'da azımsanamayacak sayıdaTürk azınlık bulunmasına rağmen Türkiye irredentist taleplerde bulunmamaktave Türk azınlığı bu doğrultuda yönlendirmekten kaçınmaktaydı.Bulgaristan'da Doğu Trakya bölgesi üzerindeki taleplerinden vazgeçmişti.Bu nedenlerle Türk-Bulgar ilişkileri normalleşti. Ancak bu Türk-Bulgar ilişkilerinin daha ileri düzeye çıkarılmasına yetmeyecekti çünküBulgaristan halen statükoyu kabul etmemekte ve bu nedenle de dış politikaalgılayışında Türkiye'den farklı bir çizgi takip etmekteydi.1920'li yılların ikinci yarısı ikili ilişkilerde Türkiye'nin komşuları ileilişkilerinin normalleşmesi ve iyileştirilmesi politikası 1930'lu yıllarda6. Bkz, G. Th. Mavrogordatos, Stillborn Republic, (Berkeley, 1983).134

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!