13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"kültür" kavramıyla eş tutulması gereken cumhuriyetçilik kavramı, gelipbu ulusal bilinç gerçeğinde yoğunlaşıyor. Ulusal bilinç gibi, ulusal kimliğinkaynağı da bilgidir. Ulusal bilinçten yoksun kesimlerin ulusal kimliktende yoksun oldukları, kendilerine bir kimlik yakıştırmak için Cumhuriyet'inkarşısına ümmetçi ve çağdışı bir anlayışı dikmek istemelerindenbellidir. Ulusal kimlik kazanmamış toplumların çağdaşlığından da sözedilemez. Çaağdaşlığın, kendini tarih içinde bir dil varlığı olarak kanıtlamıştoplumların ürünü olduğunu, Avrupa'nın aydınlanma döneminde geçirdiğideneyimler kanıtlamaktadır. Kendi dilini, dolayısıyla düşüncesiniyaratamamış toplumların, başkalarının dışlamasına gerek kalmadan, kendileriniçağlarının dışına fırlatıp attıkları; bilgide, yaşayışta çağdışı düşüncelerinkulu olmayı yazgıları saydıkları, gelişmiş ülkelerin alt kültür tüketicileriolarak nasıl sömürüldüklerini her gün televizyonlarda görüyoruz,gazetelerde okuyoruz. Oysa, Atatürk, özgürlük ve insanca yaşama haklarınıegemen ulusların denetimine bırakmayı erdem sayan "kalabalık" toplumanlayışını yok edip, halkı bilinçli toplum olmanın erdemine inandırmayaçalışmıştır. Bu yöntem, Türkiye Cumhuriyeti bilinçle, bilgiyle,erdemle var olmuş bir aydınlanma devrimi sayılmalıdır.Tarihi boyunca toprak bağımsızlığını sağlamış bir toplumun bireyiolarak, Mustafa Kemal, bu halkın, İtilaf devletlerinin Türkiye'yi yoketme planını bozacağını bilinçle kavrayarak Anadolu'ya geçmiş, onlarınarasına katılmıştır. Bir bakıma sivil toplum örgütlenmesi olan Kongrelerdensoma, "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" inancıyla geldiği <strong>Ankara</strong>'daTürkiye Millet Meclisi'ni toplamıştır. Toplumsal örgütlenmeyibilinçli halkların başarabileceklerine yürekten inanmaktadır. MustafaKemal, Türk halkının tarihten gelen bu gücüne dayanarak, zaman yitirmeden,yurt ve bilgi bağımsızlığını sağlayacak savaşımlara girişmiştir.Bütün yaşamı boyunca, egemenliğin ulusta olduğuna inanmış, bu halkçıve ulusalcı anlayışın, demokratikleşmenin temel ilkesi saymıştır. İşin tabaşında, dinciliğin karşısına ulusalcılığını çıkarırken, eğitimin laikleştirilebileceğinidüşünüyordu. Çünkü, "ilerleme ve gelişme yolunda, uluslararasıilişkilerde Türk toplumunun çağdaş uluslarla yan yana ve bir uyumdayürümekle birlikte kendine özgü karakterini ve bağımsız kimliğini esastutma" amacı, ulusalcı bir dünya görüşüyle, laik eğitimle gerçeeldeştirilebilirdi.Eğitimin laikleştirilmesi, Mustafa Kemal'in kaçınılmaz saydığı birdevrim ilkesidir, devrimci eyleminin temelidir. Eskinin bütün çürümüşkurumları, ancak laik eğitim uygulamalarıyla, eğitimi iki başlıktan kurtarmaklayıkılabilirdi. Mustafa Kemal'in tarih sahnesine çıkışından bu yana,en ağır saldırıların laik eğitim uygulamalarına yapılması bir rastlantı sayılmamalıdır.Hemen her dönemde, gelişmelerin önüne engeller çıkarangericilik, köktendincilerin sığınağı olmuştur. Bir atasözümüzde dile getirilen,suyun uyuyup düşmanın uyumadığı gibi, zaman uyuyor da gericilikuyumuyor! Bilerek ya da, -daha kötüsü-, bilmeyerek, devrim ilkelerindenbir ışık çizgisi kadar ödün verildiğinde, gericiliğin ağır bulutlan ülkeninçağdaş yüzünü hep karartmıştır. Son zamanlarda ise, "kurtarma" bir yana,789

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!