13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Fakat, çeşitli inkılâpların, topyekûn, yani, hep birden uygulanmayıp,peşi peşine ve bazı aralıklarla gerçekleştirilmiş olmaları, her reform vesilesiyle,ortaya çıkan konularla ilgili olarak, Romanya Türk toplumu arasındada, muhtelif boyutlarda heyecan uyandırmış ve yankılar meydanagetirmiştir, diyebiliriz.Nitekim, daha Saltanatın kaldırılmasından (1922) başlayarak, Cumhuriyetinilânı (29 Ekim 1923), Hilâfetin ilgası (1924), Medrese ve Şer'îMahkemelerin ortadan kaldırılması (1924), Tekke ve Zâviyelerin kapatılması(1925), Kıyafet Değişimi (1925), Medenî Kanunun kabulü (1929)ve özellikle, Alfabe inkılâbı (1928), Türk kadınlarının toplumdaki yerinibelirleyen kararlar (1930-1934) ve diğer yenilikler, Romanya Türk-lslâmhalkı arasında da derin izler bırakmıştır. Bunları ve çeşitli yorumları, ozamanlarda Romanya'da basılan gazete sayfalarında görebiliyoruz.Bazı karşı propagandalara rağmen, özellikle genç ve aydın tabakaların,Atatürk inkılâplarını uygulama hususunda büyük gayret sarf ettikleribelirtilmektedir. Hattâ, o zamanlar, Romanya'ya sığınan ve "Firariler"olarak tanımlanan bazı kimselerin karşı faaliyetlerini önlemek amacıyla,derhal harekete geçenler olup, "Memleketimizdeki firariler ne âlemde?","Rahat durmayan firariler" ve daha başka başlıklar altında makaleler yayınlanıyordu(Dobrogea, Sayı: 484-498, 502 1923).Cumhuriyetin ilânından sona, o zamanlar, Romanya'nın 4 Sancak(İl) Müftüsünden müteşekkil bir heyet, <strong>Ankara</strong>'ya giderek, bizzat, GaziMustafa Kemal Paşa'ya: "Cumhuriyet kararını tebrik eylemişlerdir"(Dobrogea, 1923, Sayı: 507-513).Aynı zamanda, Hilâfet Makamının ilgasıyla, böyle bir makamın halknazarında mukaddes sayıldığı dikkate alınarak, bu hususta "hiç birma'zûr-i Şer'î olmadığı" anlatılmak suretiyle, halkın aydınlatılmaya çalışıldığıanlaşılmaktadır (Dobrogea, 1924, Sayı: 532). Hattâ, Halifelik konusuylailgili olarak, bazı Avrupa gazetelerinde, şurada veya burada "yenibir Halife bekleniyormuş" şeklinde çıkan haberlere verilen cevapların birisinde:"Fakat, bilmiyorlar ki, bu asırda, Halifenin ve Hilâfetin mânâsıkalmamıştır" deniyordu (Yıldırım, Sayı: 71, 1933).Yani, sırası geldikçe, Atatürk İnkılâplarının, birer birer, ele alınarak,incelenmekte olduğunu ve bir taraftan, cehalete ve koyu taassuba karşımücadele edilirken, diğer taraftan da, halkın bilinçlendirilmesi hususunda,âdeta, kampanyalar yürütülmekte olduğunu söyleyebiliriz.Bu tür mücadeleler ve kampanyalar, özellikle, 1928 yılında, LâtinAlfabesinin uygulanmaya başlamasıyla, daha da belirgin hâle gelmiştir.Bu konu ile ilgili olarak, şöyle bir hususu da belirtmekte yarar olduğukanısındayım:Türkiye'de Lâtin harfleri kullanılmaya başlar başlamaz (1 Ekim1928), Romence başlıklı dergilerin birinde (Revista Musulmanilor din192

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!