13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

nm farkedilmemesi mümkün değildir. Ancak, buna rağmen Türkiye'ninAvrupa'ya yönelişinin önünde, aşağıdaki engelleri kaydetmek mümkündür:Bir: Türk toplumunun çeşitli gruplarında AB'ye girme konusundahemfikir bir irade bulunmamaktadır. İslamcıların muhalefeti ki, etkiligüçler için de Türkiye'nin siyasi istikametinde önemli bir oran oluşturmaktadırlar.bu grup sadece bir siyasi parti, Refah (bugün Fazilet) Partisiile sınırlı değildir. Aynı zamanda çeşitli laik partilere de dağılmışlardır.Bunlara ilaveten, sivil ekonomik ve eğitim sektörlerindeki güçler laikleregeçince, onlar da tek bir görüşte birleşmemişlerdir. Yetmişlerin sonlarındaEcevit Hükümetinin tutumu Ecevit'in bizzat kendisinin 90'ların ortalarındabile Gümrük Birliği'ne karşı tutumu, birçok ekonomik sektörlerinin(tam üyelik için atılması gerekli bir adım olan) Gümrük Birliği'ne muhalefeti,Türkiye içindeki bu alandaki bölünmeye açık örnektir.İki: Türkiye'de egemenlik sorunu, son derece hassas bir konudur.Tam üyelik, büyük ölçüde bazı egemenlik kararlarından vazgeçmek anlamınagelmektedir. Türkiye için belirlenen siyasetlere izin veren işlerde,sınırlı olma durumunda, tarihi ve coğrafi sebeplerle, uzlaşılması mümkündeğildir. Türklerde geleneksel olarak yabancıdan çekinme eğilimi, kuşkulanmaduyguları mevcuttur. İşte bu durum AB ile tam üyelik yolundaTürkiye'yi son derece çekingen kılmaktadır.Üç: AB'ye üyelik, demokrasi, insan haklan ve özgürlüklerine saygıyıgerektirmektedir. Bu saygıların odağında azınlıkların kültürel kimliklerinesaygı bulunmaktadır. Türkiye bu noktada bir çok hassasiyet ve şüpheçekmektedir. Söz azınlıklardan olunca, Türkiye'de Kürt meselesinin durumuile bağlantılanmaktadır. Türkiye Kürtleri, siyaset ve kültür sokaklarındahakları olan bir azınlık olarak tanınmaları için uğraştı. Bu sorun karşısındaTürk siyasi geleneğinde geçmişin handikapları hakim olmaktadır.Bunlardan özellikle Türkiye'nin Güneydoğusunda Kürtler için otonomitesisi öngören 1920 tarihli Sevr Anlaşması handikapıdır. Türklerin uyguladığıLozan Anlaşması, ırkları azınlık olarak kabul etmemekte; sadeceYahudi, Yunan ve Ermeni gibi gayrimüslimleri azınlık olarak kabul etmektedir.Buna göre Türkler çeşitli siyasi yönelişlerinde tehlike ve parçalanma1923 Lozan Anlaşmasında çizilen bütünlüğe aykırılığa karşı çıkarak,müstakil ırkî azınlık olarak, Kürtlere kültürel kimliklerini ve siyasigelişimlerine yardım edecek şeylerden çekinmektedirler. Bu tehlike, enyüksek seviyede ifade edilmiştir. Bunlardan biri, Cumhurbaşkanı Demirel'in1995 Mayıs ayı başlarında Batı'yı Türkiye'yi bölmek istedikleri konusundasuçlamasıdır. Aynı şekilde 12 Aralık 1997 tarihinde AT BaşkanlarınınTürkiye'yi insan hakları konusunda <strong>Ankara</strong>'nın şüphesini arttıran"ırkî azınlıklara (dini değil) işaretle <strong>Ankara</strong>'yı azınlıklara saygı ve korumalarınıkabul ettiğini açıklamasına davet etmesini", Lozan Anlaşmasınınçiğnemesi sayması. Buna göre Türkiye'nin insan haklarına tam olarak uy-54

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!