13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

haleyi öngörerek değil, tam aksine demokratik yollara başvurarak vurgulamaktadırlar.Bu bağlamda Refah Partisi'nin demokratik yöntemle genelseçimleri kazanması durumunda, ordunun müdahale edebileceği kuşkusuüzerinde duran Ruşen Çakır'ın görüşünü, yabancı ülkelerden gelebilecekbir saldırı veya terörizmin şiddetlenmesi durumları dışında, gerçekçi birtemele oturtamıyoruz 9 . Başbakan Çiller, 22 Temmuz 1994 tarihinde LeFigaro gazetesine verdiği bir demeçte, askeri darbeye ilişkin görüşünüaçıkça belirtmektedir: "Hayır. Askeri darbenin yapılabileceğine inanmıyorum,çünkü demokratik güçler hiçbir zaman Türkiye'de böylesinegüçlü olmamışlardı. Ordu, demokratik yöntemler sonucunda belirlenenbir seçeneği engellemek için müdahale etmeyecektir (...) Bizim bu siyasigelişme aşamasına ulaştığımıza inanıyorum. Ordu, demokrasi yolunu önlemekgibi bir düşünce içinde değildir" 10 .Bu görüş doğrultusunda hareket edersek, Michel Bozdemir'in "1950yılından bu yana, Türkiye'de sivil toplumun seçkin yöneticileri devlet yönetiminegetirildikleri her dönemde, siyasi düzenin parlamento kurallarıçerçevesinde gelişmesini istikrar içinde sağlamayı başaramamışlardır"görüşünü 11 ters yüz ederek, sivil Türk toplumunda ilk kez tam bir siyasiolgunluktan söz edebiliriz. Nitekim siyasi yöneticiler, devrimlerin sorumluluğunuyüklenip bunları uygulayamadıkları için üç kez askeri müdahaleile karşılaşmışlardır. Atatürkçülerin, bir daha böylesine büyük bir tepkigöstermeleri için, ancak şeriat düzeninin yeniden kurulması gibi çok ciddibir tehlikenin söz konusu olması gerekecektir. Bundan böyle 75 yıllıkAtatürkçü dönemi miras alan Türk gençliğinin vereceği mücadelenin,artık "Halkın çoğunluğuna karşın halk için" düşüncesiyle değil, "Halkınçoğunluğu ile birlikte halk için" ilkesiyle sürdürülmesi beklenmelidir.Bu gelişim sürecinde Avrupa'ya da sorumluluk düşmektedir. Atatürkçülerinaydınlanma girişimleri sonucunda Türkiye, 1 Aralık 1964günü Avrupa Topluluğu'na üye olmak üzere ilk başvuruda bulunmuştur(13 Aralık 1995'de Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi onaylanmıştır).Türkiye, 14 Nisan 1987'de Avrupa Ekonomik Topluluğu'na bu keztam üye olmak üzere başvururken, daha sonra ortaya çıkan güçlüklerdenoldukça tedirgin olmuştur. Çünkü Türk halkının bir kesimi, Avrupa seçeneğinekarşı çıkmakta, İslamiyete ve Müslüman ülkelere yönelmeyi yeğlemekteydi.Ozal'ın, 1980'li yıllarda izlediği iktisat siyaseti de aynı amacıgütmekteydi 12 . Refah Partisi, Avrupa seçeneğine karşı çıkma hareketinde9. Ruşen Çakır, a.g.e., s. 130.10. 22 Temmuz 1994 günlü Le Figaro gazetesinde Claude Lorieux ile "Isoler <strong>Ankara</strong>,c'est faire le lit des islamistes" başlığı altında yapılan söyleşi.11. Michel Bozdemir, "Societö çivile versus societe militaire en Turquie" in JacquesThobie et Sungur Kançal, dir. Industrialisation, communication et rapports sociaux,a.g.e., s. 405-406.12. Valerie Morel, La Turquie entre l'Europe et l'Asie, maîtrise d'etudes europennes(Basma Kodmani-Danvish yönetimindeki tez) Marne la Valle <strong>Üniversitesi</strong>, 1993, s.9.317

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!