13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

istediğini, bilinçle ve doğrudan doğruya temsil etmektedir: Cmhuriyet'inbir bakıma tahtından indirdiği İstanbul tarafından temsil edilen Osmanlılıkve İslam'la özdeşleşmek. Sâmiha Ay verdi ve onun mistik -dinî çevresinintutum ve etkinlikleri, Cumhuriyet'in yarattığı bu eksikliklerihedef alıyordu. Onun 1950 yıllarından itibaren, kendince üzücü ve yıkıcısayılan- ve artık Türk ve İslam geleneğinden kopmak Olarak yorumladığı-Osmanlı geçmişinden kopmağa karşı çıkmak formülü altındaki çalışmaları,bir kimlik boşluğunu doldurma çabası olarak nitelenebilir. Eski İmparatorluğunsembolü İstanbul'u yoğun bir tartışmaya açmanın ilk adımıolarak daha önce anılan iki derneğin ("Fetih Cemiyeti" ve "İstanbul Enstitüsü")kurulması da, oldukça yeni bir eğilimi gösterir. Osmanlı ve İslamtarihini yeniden 'keşfetmek'- ve bu tarihe yeni bir unsur, Türk milliyetçiliğini,katmak.Sâmiha Ayverdi 1952 yılında iki bakımdan anılmağa değer "İstanbulGeceleri"ni yayımladı. İstanbul'un çeşitli mahallelerinin tasviri Ayverdi'yi'eski', Osmanlı Türkiyesi zamanına götürür. Bu Türkiye ona, Türklerinkendi elleri ile geliştirip incelttikleri, ancak batı etkisi ile yozlaşanuygarlığını -bu dönemin çağdaş edebiyatça soysuzlaşmış sayılıp reddedilmesinerağmen- hüzünle hatırlatır. Ve Ayverdi burada çağının geçmişi algılamatarzının da açık bir eleştirisi olan kendi anlayışını dile getirir:"geçmiş zamana harb ilân etmek onunla olan münâsebet ve âşinâlığımızıbir cehil ve gaflet süngüsü ile tepelemek de gene bizi kurutup tüketir.Çünkü bugünkü gün, dünkü günün yuvarlana yuvarlana şu zamana gelişininoldurduğu bir keyfiyettir. Biz geçmişimizin meyvesiyiz "•Pedagojik amaçlarını ise 1964'te çıkan ve aile tarihi olan "İbrâhimEfendi Konağı"nda belli bir şekilde açıklıyor: "Biz, İmparatorluk Türkiyesi'ninhemen de son evlâdları. (...) görüp duyduklarımızı, tadıp kokladıklarımızı,kudretimiz ölçüsünde, gelecek nesillere intikal ettirmekmecburiyet ve mes'ûliyetinin altında bulunuyoruz". Burada sultanlık kuşağınınson mensubu, görgü tanığı bir çocuk ve eski toplumu benimsemeklekalmayıp, İkinci Sultan Abdülhamid'i şiddetle savunan bir tutucuolarak, batmakta olan, daha doğrusu batmış bir dünyayı anlatır. İmparatorluğunyıkılmasından itibaren yükselmekte olan Türkiye'yi millî uyanışınbir eseri olarak kabul etmez, tam tersine, öncelikle batının zararlı fikirlerininetkisi, Genç Türkler, masonlar ve Selanik dönmelerinin eliyle,Türk-İslam birliği ve kültürünün yıkılışı olarak görür. Artık "Osmanlı"kavramı Ayverdi için "Türk-İslam birliği" kavramı ile eş anlamdadır vemilliyetçi fikirlerin onun İslamî-mistik temeline yaptıkları etkiler çokaçık bir biçimde görülür. İslam ve Türk milliyetçiliği bileşiminde Ayverdinihayet düşüncelerinin somut çerçevesini bulmuş ve yazılarını artık buçerçeveye sığdırmışdır. Ne var ki Ayverdi yepyeni bir düşünceyi benimsemişolmuyordu. İslam ile Türklüğün birleştirilmesi fikri yüzyıl başlarındaZiya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi bazı milliyetçileri de heyecanlandırmıştı.Mesela Halide Edib Adıvar'ın 1912 yılında yayımlanan ütopikromanı "Yeni Turan"da, radikal Türkçülüğün savunucuları "Yeni Turan-213

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!