13.07.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tarımdaki büyük teknolojik değişimi burada anlatmak çok güçtür.Anadolu tarihinde, demografik, sosyal ve ekonomik sonuçlarını hâlâ yaşadığımızbüyük değişimin temelinde, tarım teknolojisinin kökten değişimi,"traktör stratejisi" denen (Singer, 1977, 202) mekanizasyon yatmaktadır:Traktör sayısı 1948'de 1.756 iken, 1950'de 16.585, 1952'de 31.415,1957'de 44.144 olmuştur. Buna paralel, o zamana kadar pek bilinmeyenbiçer döverlerin sayısı 1958'de 6.592'ye yükselmiştir. Bu makinelerle, ülkemizdetarım topraklan birleşerek optimal ölçeklere ulaşıldığı gibi, ekilebilirtopraklar en üst düzeye çıkmış, sermaye-yoğun üretim, köydenşehre göçü hızlandırmıştır. Tanm kapitalizmini ülkeye kim getirdi sorusunaiktisat tarihçisine bırakarak, gözden kaçan bir teknolojik bağlantıyaişaret etmekle yetinelim. Mekanize bir ordu, sanayileşme, makineye aşinainsanlar ister. Türkler, ilk kez makine ile bu aşamada, kitlesel bir tanışıklıkkazandılar. Köylü, bir traktör, bir kamyon görmüş olarak, şehirdekifabrikada, mekanize taburda hayata daha kolay adapte oldu; makine talebiarttı. Bu talep, daha sonraki aşamada otomotiv sanayiinin ve geneldesanayileşmenin ivmesini artıracaktır.Unutulmamalıdır ki, bu dönemde, Türkiye, toplu iğne ve kurşun kaleminithal edildiği, pek az tüketim malının üretildiği bir aşamadan, tedricen,en ileri (high-tech) olmasa da, her malın üretildiği, monte edildiği biryere doğru hareket etmiştir. 7 Daha önemlisi, ilk yerli özel sanayi sermayesibu dönemde mayalanır: Koç, Sabancı, Eczacıbaşı vb. ticaretten ilk sanayidenemelerine geçerler. Ülkede sanayileşmenin ikinci perdesi açılmıştır.lümü burasıdır. Bilindiği gibi, yolun bütün kısımları işletmeye alındıktan sonra, bubölümün inşaatı başlamıştır. Firma, burayı İtalyan usulü viyadüklerle geçecekken,1993 de projelerin başlatıcı sayılan zat ölüp, yerine meslekten, çok deneyimli bir inşaatmühendisi devletin başına geçti ve ilk kararlarından biri, sanırım, çevre mülahazasıyla,Bolu Dağı'nı tünelle geçmek oldu. Herkes de bilir ki, Türkiye'nin en zor jeolojikşartlarını taşıyan böyle bir yerde, uzun etütler olmadan tünele başlanmaz vebelki de, ekonomisi olmadığından yapılamaz. O tarihte tünele girildi ve hâlâ çıkılamıyor.Bu arada, Türkiye'nin en işlek yolu <strong>Ankara</strong>-Sivrihisar çok geç bir tarihte, KarayollarıGen. Müdürlüğü tarafından yaptırılmaya başlandığında, bir banliyö hattı olan İzmir-Çeşme yolu, arazi rantı kazanmak için otoyol sistemiyle yaptırıldı. Dünyada hiçbirotoyol, çıkmaz sokak gibi, küçük bir tatil kasabasında sona ermez. Hâlâ, Istanbul-İzmir otoyolunun planı bile mevcut değil.7. Çocukluğumuzda, Anadolu'da en önemli aydınlanma aracı, elektrik olan ve olmayanyerlerde (elektrikler lokal üretildiğinden, her zaman çalışmaz, çalışırsa çok düşükvoltajda çalışır, fazla bir yaran olmazdı) lüks lambası denen, gaz yağıyla çalışan amagüçlü ışık veren bir aygıt bulunurdu. Her evde de olmayan bu 'lüks'ün ipek veya benzeribir maddeden yapılmış gömleği (fılaman) belli bir sürede biterdi. Sanırım İsveçlilerleyapılan ilk yabancı sermaye yatırımı bu gömlekle ilgiliydi. Zaten çoğu İsveçyapımı lüks kullananlar için önemli bir gelişmeydi. Lüks lambası nasıl geldi, yanına(yine gazyağıyla çalışan ve çok pratik bir buluş sayılan) gaz ocağını nasıl taktı, tümbunlar bizim sanayi tarihimizin araştırılması gereken konulardır.756

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!