07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sem m fenomenal envanterini münasip biçimde yansıtıp yansıtmadığı<br />

dahi kuşkuludur. Hergünkü Dasein kimdir sorusuna verilen cevabın,<br />

tam da bizatihi ben değil olması pek muhtemeldir.<br />

Ontik-ontolojik ifadelerin ediniminde öncelik, varolanın bizatihi<br />

varlık minvalinin fenomenal gösterimi olacaksa ve en besbelli ve eskiden<br />

beri mutat olan cevaplardan ve bu cevaplardan çekip çıkarılan mesele<br />

formülasyonlanndan imtina edilecekse, o zaman Dasein’m şimdi<br />

formüle edilecek soru bakımından fenomenolojik yorumlanışı, bahse<br />

konu sorunsalın çarpıtılmasına karşı koruma altına alınmalıdır.<br />

Peki ama bir sorunsalın çıkış noktasının, bahse konu tematik alanın<br />

apaçık verilerine bağlı kalmaması demek, her türlü salim yöntembilim<br />

kurallarına ters düşmek demek değil midir? <strong>Ve</strong> benin veri olmasından<br />

kuşku duyulamaz başka ne vardır? <strong>Ve</strong> söz konusu verili oluş, bize şöyle<br />

bir talimatta bulunmaz mı: onun asli olarak ortaya çıkarılması amacıyla<br />

bütün diğer “verili” olanlardan sarfı nazar edilmelidir (varolan bir<br />

“dünya”dan değil sadece, öteki “ben’’lerin varlığından da)? Belki de benin<br />

yalın, formal, düşünümsel müşahadesi demek olan bu veriliş minvali<br />

sahiden de apaçıktır. Böyle bir içgörü, müstakil fenomenolojik bir<br />

sorunsala erişim kapısını dahi açabilir ki, bunun esas, çerçevelendirici<br />

anlamı “bilincin formal fenomeno!ojisi”dir.<br />

Burada izlenen fiili Dasein’m eksistensiyal analitiği bağlamında, benin<br />

yukarıdaki tarzda verili olmasının Dasein’ı kendi hergünkülüğü<br />

içinde açımlayıp açımlamadığı, hatta bunun esasen mümkün olup olmadığı<br />

sorusu ortaya çıkmaktadır. Dasein’a erişimin, edimlerdeki ben<br />

üzerine yalın ve müşahade edici bir düşünüm üzerinden gitmesi gerektiği<br />

sahiden a priori bir besbellilik midir? Yoksa eksistensiyal analitik<br />

bakımından Dasein’ın söz konusu “kendini veriş” minvali bir yoldan çıkarma,<br />

hem de Dasein’ın bizatihi varlığı üzerinde temellenen bir yoldan<br />

çıkarma mıdır? Belki de Dasein’a en yakından seslenildiğinde bize hep<br />

“bu benim” diyecek, ama aslında en hararetli olduğunda tam da kendisi<br />

“olmayacak”? Peki ya Dasein’ın öncelikle ve çoğunlukla bizatihi kendisi<br />

olmamasının nedeni [116] hep benimki olan Dasein’ın konstitüsyonun<br />

ta kendisine dayanıyorsa? Ya yukarıdaki çıkış noktasından (Dasein’a<br />

benin verili olması ve onu takip eden öztefsir) hareket eden bir eksistensiyal<br />

analitik böylelikle adeta bir tuzağa düşüyorsa? Ya yalın olarak<br />

verili olanla erişilenin belirlenimine ilişkin ontolojik ufkun esasen<br />

belirlenmemiş kaldığı ortaya çıkarsa? Bahse konu varolanın hep “ben”<br />

olduğunu söylemek ontik bakımdan meşru olabilir belki. Oysa bu tür<br />

ifadelerden yararlanan bir ontolojik analitik, bunlara ilişkin temelli çe-<br />

121

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!