07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

irbirlerinden farklı olsalar da Husserl1ile Scheler'in yorumlan, menfi tarafları<br />

açısından birbirleriyle aslında uyum içindedir. Zira onlar “kişi olarak<br />

var olma” sorusunu artık sormazlar. Örnek olarak Scheler’in yorumlarını<br />

seçmiş olmamızın iki nedeni vardır: Onun yazılarına ulaşmak hem<br />

kolaydır1 hem de Scheler, edimlerin spesifik varlığından her türlü “psişik”<br />

şeyleri ayırıp sınırlandırarak kişi olarak var olmayı açıkça vurgulayıp<br />

belirlemiştir. Scheler’e göre kişi hiçbir zaman bir nesne ya da töz olarak<br />

düşünülmemelidir, kişi “daha ziyade dolaymışız biçimde yaşanan seren-<br />

cam birliğidir, - o, dolayımsız olarak yaşananın ardında ya da dışında bulunan<br />

düşünsel bir nesne değildir”.2 Kişi nesnesel tözsel bir varlık değildir.<br />

Ayrıca kişinin varlığı, belli yasaları izleyen akıl edimlerinin bir öznesi<br />

olarak tarif edilerek de açığa çıkmış olamaz.<br />

Kişi ne bir nesne, ne bir töz, ne bir objedir. Bununla, Husserl’in3 kişinin<br />

birliği [48 i için doğa nesnelerine göre özsel olarak farklı bir kon-<br />

sitüsyon talep etmeyi ima etmesiyle aynı şey vurgulanmaktadır. Kişi için<br />

söylediklerini Scheler edimler için de dile getirmektedir: “Edim hiçbir<br />

zaman bir obje de değildir; çünkü edimlerin varlığının özünde bizatihi<br />

icra edilmeleri sırasında yaşanmaları ve refleksiyonda verili olmaları vardır”.4<br />

Edimler gayripsişik şeylerdir. Kişinin özünde yönelimsel edimlerin<br />

icrasında varolması yatar, yani kişi özsel olarak bir obje değildir. Her türlü<br />

psişik obj eleştirme, yani her türlü edimi psişik bir şey olarak kavrama,<br />

kişisizleştirmeyle özdeştir. Kişi, bir anlam birliğiyle rabıtası kurulan<br />

yönelimsel edimlerin icracısı olarak verilidir. Yani psişik varlığın kişi<br />

olarak var olmayla hiçbir ilgisi yoktur. Edimler icra edilir, kişi bir edim<br />

icracısıdır. Peki, ama “icra etme”nin ontolojik anlamı nedir, kişinin varlık<br />

minvali müspet ontolojik bakımdan nasıl belirlenmelidir? Söz konusu<br />

olan kritik soru, burada durup kalamaz. Soru bir bütün olarak insanın<br />

(bedensel-ruhsal-tinsel birlik olarak kavramaya alışık olduğumuz insanın)<br />

varlığına ilişkindir. Öte yandan beden, ruh, tin, belirli incelemeler<br />

yapmak maksadıyla tematik olarak birbirlerinden ayrılabilir fenomen<br />

sahalarım ifade ediyor olabilirler ve bunların ontolojik belirsizlikleri belirli<br />

sınırlar dahilinde önemsiz olabilir. Ancak insanın varlığına ilişkin<br />

soruda bu beden, ruh, tin gibi varlık türlerinin birbirleriyle toplanarak<br />

hesaplanması mümkün değildir, kaldı ki onları daha belirlemek bile gerekecektir.<br />

<strong>Ve</strong> hatta böyle bir tarzda ilerleyen bir ontolojik deneme için,<br />

1) Krş. bu Yıllık, c. I, 2 (1 9 1 3 ) ve II (1 9 1 6 ), özellikle Krş. s. 242 vd.<br />

2) A.g.y., II, s. 243.<br />

3) Krş. Logos 1, a.g.y.<br />

4) A.g.y., s. 246.<br />

50

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!