07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

likte-olma olduğu için, başkalarını da duyabilmektedir*. Herkesin kamu-<br />

sallığı ve lakırtısı içinde kendini kaybeden Dasein, herkes-benliğine kulak<br />

verirken kendi benliğini duymazdan geliverir. Eğer Dasein, kendini<br />

duymazdan gelme içindeki kaybolmuşluğundan kurtarılıp kendine yine<br />

kendi eliyle geri döndürülecekse, o zaman, herkese kulak verirken<br />

kendini duymazdan geldiği bu durumdan çıkıp öncelikle kendini bulabilecek<br />

bir duruma gelebilmelidir. Bu kulak vermeyi kırmak lazımdır.<br />

Yani Dasein, işbu kulak vermeyi inkıtaya uğratacak başka bir duyma<br />

imkanına yine kendi eliyle kavuşması gerekmektedir. Böylesi bir kırmayı<br />

mümkün kılacak şey, aracısız bir celbe-mazhar-olmada yatmaktadır.<br />

Celp Dasein’ın herkese kulak verirken kendini duymazdan gelişini in-<br />

kıtaya uğratacak olan şeydir, eğer celp karakterine uygun olarak, kaybolan<br />

duymanın bütün karakterlerinin aksi karakterlerini geliştirecek<br />

bir duymayı uyandırırsa. Kaybolmuş olan duyma, her gün “yenileri” ortaya<br />

çıkan lakırtılann müphemiyet çokluğunun “patırtısı” içinde onlara<br />

meftun olmuşsa eğer; o zaman celp, tamamıyla patırtısız, gayrimüphem<br />

ve merak uyandırmaz biçimde sesleniyor olmalıdır. Böyle bir celp<br />

sayesinde anlamayı sağlayan şey vicdandır.<br />

Celbi sözün bir hali olarak ele alıyoruz. Söz anlaşılabilirliği eklemler.<br />

Vicdanı celp olarak karakterize etmek, asla sadece bir “imge” değildir,<br />

oysa Kant’m sözünü ettiği vicdan, bir mahkeme olarak tasavvur<br />

edilmiştir. Ancak dikkatimizden kaçırmamalıyız ki, söz ve dolayısıyla<br />

celp için şart gibi görünen sesli dile getirme, aslında hiç de özsel değil-<br />

dir. Zira her türlü söyleşme ve “söyleme” zaten sözü peşinen varsayar.1<br />

Eğer hergünkü tefsirler, vicdanın “sesi" diye bir şeyden bahsediyorlarsa,<br />

o zaman burada aslında beyan gibisinden bir şeyden değil (çünkü<br />

onu fiilen mevcut bulmak mümkün olamayacaktır0), anlamayı-sağlama<br />

olarak “sesten” bahsediliyordur. Öte yandan celbin açımlama eğilimi<br />

içinde bir sarsma momenti veya sertçe uyandırma' momenti de yatar.<br />

Ayrıca celp uzaktan uzağadır. Celp geri dönmek isteyene*1isabet eder.<br />

Vicdanın hatlarını bu şekilde çizince, onun eksistensiyal yapısının<br />

analizine ilişkin fenomenal ufku taramış oluruz sadece. Yaptığımız şey,<br />

bu fenomeni bir celple kıyaslamak değildir. Zira biz burada sözü, Dasein<br />

için tesis edici olan açımlanmışlık olarak anlamaya çalışıyoruz. Öyle<br />

a) Bu duyma ve duyabilme nereden gelmektedir? Kulağımızla yaptığımız duyusal duyma, kabul-etm<br />

işliğin fırlatılmış bir minvalidir.<br />

1) Krş. § 34, s. 160 vd.<br />

b) Bunu duyusal olarak “duymayız”.<br />

c) Ama ayrıca duraksatıcı olanı da.<br />

d) Kendi zati benliğinden uzaklaşmış olan.<br />

287

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!