07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lığımın öyleliğinin önüne getirilişin (ister sahih olarak kapalılığı açıcı,<br />

isterse de gayrisahih olarak kapatıcı olsun) eksistensiyal açıdan mümkün<br />

olabilmesi için, Dasein’ın varlığı kendi anlamı bakımından hep oldum-olası<br />

var olmalıdır. Ben kendim olan fırlatılmış varolanın önüne<br />

getiriliş, oldum-olasılığı yaratan değildir. Aksine onun ekstazıdır ki, o<br />

kendınin-bulunuşu minvaliyle kendini-bulmayı mümkün kılar. Anlama,<br />

birincil olarak istikbalde temellenmektedir. Bulunuş ise oldum-olasılık<br />

içinde kendini birincil olarak husule getirir. Haletiruhiye kendini<br />

husule getirmektedir. Bu şu demektir: Onun özgün ekstazı, bir istikbale<br />

ve bir huzura aittir, öyle ki, oldum-olasılık eşit derecede asli olan bu<br />

ekstazları modifiye edebilsin.<br />

Haletiruhiyelerin ontik olarak malum olduğunu ve fakat asli eksistensiyal<br />

fonksiyonları bakımından bilinmediğini vurgulamıştık. Onlar,<br />

“ruh halimizin” tümünü “renklendiren” anlık serencamlar sayılagelmişlerdir.<br />

Bir gözlemci için anlık ortaya çıkıp ortadan kaybolma karakterine<br />

sahip olan haletiruhiye, aslında varoluşun asli özduruşuna aittir.<br />

Peki ama, haletiruhiyenin “zaman” ile ortak neyi olabilir ki? Söz konusu<br />

“serencamlann” gelip geçtiklerini, “zaman içinde” cereyan ettiklerini<br />

söylemek malumu ilamdan ibarettir; öyledir, hem de ontik-psikolojik<br />

bir malumu ilamdır. Oysa görevimiz, haletiruhiye-içinde-olmaklığın<br />

ontolojik yapısını eksistensiyal-zamansal konstitüsyonu içinde açığa çıkarmaktır.<br />

Öncelikle de haletiruhiyenin zamansallığını görünür hale<br />

getirmek olmalıdır birinci vazifemiz. “Bulunuş birincil olarak oldumoiasılık<br />

üzerine temellenmektedir” tezi şunu demeye çalışmaktadır: Haletiruhiyenin<br />

eksistensiyal temel karakteri bir şeye geri taşımadır. Bu,<br />

sadece oldum-olaslığı meydana getirmekle kalmaz, eksistensiyal analizimiz<br />

bakımından bulunuşun hep oldum-olasılığın bir hah olduğunu<br />

da açığa çıkarır. Dolayısıyla bulunuşun zamansal yorumu, haletiruhiye -<br />

leri zamansallıktan çıkarsamak ve onları salt husule getirme fenomenleri<br />

olarak çözümlemek gibi bir amaca [341] asla sahip olamaz. Yapılması<br />

gereken tek şey, haletiruhiyelerin (onlar her ne ise ve varoluşa-dair<br />

her ne “anlama” sahip iseler) sadece zam ansalhfe temeli üzerinde mümkün<br />

olduğunu kanıtlamaktır. Fakat buradaki zamansal yorumumuz, daha<br />

önce hazırlık niteliğinde ele alıp analizini sunduğumuz korku ve<br />

havf fenomenleriyle sınırlı kalacaktır.<br />

Analizimize korkunun1 zamansallığını teşhir etmekle başlayacağız.<br />

Daha önce korkuyu, gayrisahih bulunuş olarak karakterize etmiştik.<br />

1) k'rş: § 30, s. 140 vd.<br />

361

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!