07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tesi bakımından ontolojik bir sorun olup, sadece ontik müsebbibi ve icra<br />

biçimi açısından da sınırlı değildir. Havfa fizyolojik olarak neden olabilmek,<br />

Dasein’m varlığının temelinde havf içinde olabilmenin yatmasıyla<br />

mümkündür.<br />

Sahih havfın varoluşa-dair olgusuna göre, bahsedilen fenomeni<br />

esas itibariyle eksistensiyal-ontolojik konstitüsyonu ve işlevi bakımından<br />

yorumlamaya çalışma denemelerine pek rastlanılmış değildir.<br />

Bunun sebepleri arasında, Dasein’ın eksistensiyal analitiğinin genel<br />

olarak ihmal edilmiş, ama özellikle de bulunuş fenomeninin biline-<br />

memiş olması bulunmaktadır.1 Havf fenomeninin fiilen nadiren yaşanması,<br />

onun eksistensiyal analitiğimiz bakımından esas itibariyle<br />

münasip olan yöntemsel bir işlev görmesine engel değildir. Tam tersi:<br />

Dasein herkesin kamusal tefsiri yüzünden çoğunlukla kendi sahihligi<br />

bakımından kendine kapalı olduğu için söz konusu temel bulunuşun<br />

nadir bir fenomen oluşu onun Dasein’ı asli anlamda açımlayabilir nitelikte<br />

olduğuna işaret etmektedir.<br />

Her türlü bulunuşun özüne, daima noksansız bir dünya-içinde-va-<br />

rolmayı tesis eden tüm momentleri (yani dünya, içinde-var-olmak, kendilik)<br />

bakımından “açımlama” ait olduğu şüphesiz ise de sadece havfta<br />

müstesna bir açımlama [191] imkanı bulunmaktadır, çünkü havf mün-<br />

feritleştiricidir. Bahse konu münferitleştirme Dasein’ı kendi düşkünlüğünden<br />

çekip çıkartarak ona sahihlik ile gayrisahihliği kendi varlığının<br />

imkanları olarak açımlar. Dasein’m bu temel imkanları (ki bunlar hep<br />

benim2 kendi imkanlarımdır) havf içinde tam da kendi oldukları gibi<br />

ortaya çıkarlar ki böylece, Dasein’m öncelikle ve çoğunlukla dört elle<br />

sarıldığı dünya-içindeki varolanların tebdiline baştan hiç girilmemiş<br />

olunur.<br />

1) Havf ile korku fenom enlerinin (her ne kadar yine birbirinden ayırt edilmemiş olarak bırakılmışsa<br />

da) hem ontik, hem de belirli sınırlar içinde ontolojik bakımdan Hıristiyan teolojisinin<br />

nazan dikkatini çekm iş olm ası bir tesadüf değildir. Çoğunlukla da bunun, T ann karşısındaki<br />

insanın varlığına ilişkin antropolojik sorunun ağırlık kazandığı ve bununla ilgili soruların<br />

formülasyonunda iman, günah, sevgi ve pişmanlık gibi fenomenlerin öne çıktığı zaman -<br />

larda cereyan ettiği görülmektedir. Krş. Augustinus’un tefsir m etinleri ve mektuplarında sıkça<br />

ele aldığı tim or casîus ve servili s öğretisi. Genel olarak korku hakkında Krş. De di ve? sis<br />

aestiomîms octoginta frcbus qu. 33: de metu, qu. 34. utrum non aiiud omundum sit, quam metu carere,<br />

qu, 35: auid am andum sit. (Migne, P atrologia L atin a, c. 4 0 : Augustinus, c. 6 , s. 2 2 vd.)<br />

Luther korku fenom enini poenitentıa ile contritio ilişkisine dair geleneksel yorum ların dışırida<br />

Yaratılış hakkındaki şerhinde ele almışsa da bunu kavramsal düzeyde değil ama özellike<br />

heyecan uyandırıcı biçim de yapmıştır: Krş. Enarrationes in genesin, Bölüm 3 , W W . (E ri.<br />

Ausg.), E x eg eiica o p era la tin a , Kitap 1, s. 177 vd.<br />

Havf fenom eninin analizi meselesinde en derine inen S. Kierkegaard olmuştur. O da yine<br />

asli günah meselesinin “psikolojik” bakımdan açığa çıkartılm ası bağlamında konuyu teolojik<br />

olarak ele almıştır. Krş. Havf Kavramı (1 8 4 4 ), G esan ım eh e W erk e (D iederichs), c. 5.<br />

a) Egoistik değil, aksine: deyralıcı fırlatılmış olan olarak.<br />

201

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!