07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ğı ile karşılaşmışlardır. Söz konusu bir-aradalığın birliğini sağlayan nedir?<br />

Platonun da bildiği üzere, bu birliği sağlayan şey, iogos’un daima<br />

logos tiııos olmasıdır. Logos içinde açığa taşman varolanlar bakımından<br />

sözcükler, tek bir sözcük bütünü oluşturacak şekilde biraraya getirilirler.<br />

Oysa Aristoteles çok daha radikal bir bakışa sahiptir: Her logo s aynı<br />

zamanda hem bir sunthesis, hem de diairests’tir; ya o (örneğin “müspet<br />

yargı’’da olduğu gibi) ya da öbürü (“menfi yargı”da gibi) değil. İster<br />

olumlayıcı, isterse de yalanlayıcı; ister doğru, ister yanlış olsun, her<br />

ifade eşit derecede asli olarak hem sunthesis ve hem de diairesis'tir. Her<br />

gösterim hem biraraya getirme, hem de teşrih etmedir. Fakat Aristoteles,<br />

bu analitik sorunun peşini getiremediği için onu sorunlaştırama-<br />

mıştır: Çünkü asıl sorun, îogos’un yapısı içinde yer alan hangi fenomenin,<br />

bir ifadenin hem sunthesis ve hem de diairesis olarak nitelendirilmesine<br />

izin verdiğinin ve hatta bunu talep ettiğinin sorgulanmasıdır?<br />

“Birleştirme” ile “ayrıştırma” olarak ifade edilen formal yapılarla<br />

söylemeye çalışılan, daha doğrusu, onların birliği aracılığıyla fenomenal<br />

bakımdan isabet ettirilmek istenilen şey, “bir-şey-için-bir-şey” fenomenidir.<br />

Bu yapı doğrultusunda bir şey, bir şeye dair olarak anlaşılmaktadır.<br />

Yani bir şey, başka bir şeyi de kendine alarak anlaşılmaktadır. Bunun<br />

için, bahse konu anlam asal yüz yüze getirme, biraraya getirileni aynı<br />

zamanda tefsir edici ifadede bulunma sayesinde teşrih de etmektedir.<br />

“Ne içinlik” fenomeni perdelenmiş kalıyorsa (özellikle de eksistensiyal<br />

menşei olan hermenötik “ne içinliği” perdelenmişse), o zaman Aristoteles’in<br />

fenomenolojik bir çıkış noktasına sahip olan logos’a ilişkin analizi<br />

dışsal bir “yargı teorisi” seviyesine düşüverir ki, buna göre, yargıda<br />

bulunma, tasavvur ve kavramları sadece birleştirme veya ayrıştırma demek<br />

olmaktadır.<br />

Öte yandan birleştirme ile ayrıştırmayı biraz daha formalleştirerek<br />

onlara “ilişkilendirme” de diyebiliriz. Mantıksal açıdan yargılar, bir<br />

“koordine etmeler” sistemine inhilal ettirilerek “hesaplama” nesnesine<br />

dönüştürülür, ontolojik yorumlamalarda bulunulacak bir temaya değil.<br />

Suntkesis ile diairesis’in (hatta yargıdaki her türlü “ilişkilerin”) analitik<br />

olarak anlaşılmasının mümkün olup olmaması, esas itibariyle ontolojik<br />

meselemizin ilgili keyfiyetiyle sıkı sıkıya bağlantılıdır.<br />

Bahsedilen meselenin logos’un yorumlanmasına etkisinin ve öte yandan<br />

“yargı” kavramının tuhaf bir geri dönüş hareketiyle ontolojik sorunsala<br />

etki edişinin ne kadar derin olduğu, copula fenomeninde çok<br />

çarpıcı biçimde görülmektedir. Söz konusu “bağ”, öncelikle sentez yapısının<br />

[160] kendiliğinden anlaşılır olarak varsayıldığını ve halen ha­<br />

168

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!