07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

can verme, herkesin karşılaştığı ve kamusal olarak yer alan bir hadiseye<br />

dönüşüvermektedir. Burada karakterize edilen söz, ölümden hep cereyan<br />

eden bir “hadise” diye söz etmektedir. Bu söz, ölümü zaten hep bir<br />

“gerçeklik” olarak yansıtarak onun imkan karakterini, böylelikle de ona<br />

ait olan irtibatsızlık ve atlatılamazlık momentlerim tamamıyla örtmektedir.<br />

Böylesine bir müphemiyet içindeki Dasein, en zati kendiliğine ait<br />

müstesna varlık imkanı bakımından herkes içinde kendini kaybedecek<br />

hale gelir. Karşılık olarak herkes ona hak verir ve onun en zati ölümüne<br />

yönelik varlığını örtme konusundaki ayartıhşmı artırır.1<br />

Ölümden onu örterek kaçınma, hergünkülüğe o kadar inatçı biçimde<br />

hakimdir ki, hep-beraber-olma içindeki “en yakınlarımız” dahi, “can<br />

vermekte olana” ölümden kurtulacağım ve çok yakında yeniden ilgilendiği<br />

dünyasının o sakin hergünkülüğüne geri döneceğini söyleyebilmektedir.<br />

Hatta böylesi bir “itina-göstermeklik”, “can vereni” böylece<br />

“teselli ettiğini” zannetmektedir. Bu ise, onu yeniden Dasein’a geri getirmeye<br />

çalışmak olduğu halde, tam da onun en zati irtibatsız varlık imkanını<br />

tamamıyla örtmekten başka bir işe yaramamaktadır. Böylelikle<br />

herkes, ölümle ilgili sürekli bir teskin olunmayı temin etmiş olur. Ama<br />

aslında bu, sadece [254] “can verene” değil, onu “teselli edene” de yönelik<br />

bir girişimdir. <strong>Ve</strong> hatta vefat durumunda bile kamunun, ilgilene-<br />

durduğu tasasızlığının bu hadise nedeniyle rahatsız edilmemesi ve huzursuzluğa<br />

kapılmaması sağlanmaya çalışılmaktadır. Keza başkalarının<br />

can vermesi, çoğu kere toplumsal bir zahmet, hatta bir münasebetsizlik<br />

sayılmakta, kamunun da bundan korunmasına gayret edilmektedir.2<br />

Dasein’ı kendi ölümü karşısında bir kenara iterek teskin etmeye çalışan<br />

herkes, esasen ölüm karşısında herkesin nasıl bir tutum sergilemesi<br />

gerektiğine ilişkin minvallerini sessizce sevk ve idare etmesini de mazur<br />

gösterip hürmete layık hale getirir. Keza “ölüm hakkında düşünmek”<br />

bile kamunun gözünde ödlekçe bir korku, kendi Dasein’ınm emniyetsizlik<br />

içinde olması ve dünyadan esrarengiz bir kaçış denemesinde<br />

bulunma sayılır. Herkes ölümden havf duyma cesaretini göstermeyelim diy<br />

e elinden geleni ardına koym am aktadır. Herkesin kamusal tefsir manzumesinin<br />

hakimiyeti, ölüme yönelik duruşumuzu belirleyecek olan bulunuşumuz<br />

hakkında çoktan kararını vermiştir bile. Ölümden havf duyan<br />

Dasein, kendisiyle karşı karşıya gelerek kendi atlatılamaz imkanına<br />

tevdi olur. Oysa herkes, bu havfı tersine çevirmekte ve onu üzerimize<br />

1) Krş. § 38, s. 177 vd.<br />

2) “İvan îlyiç’in Ö lüm ü” adındaki öyküsünde L. N. Tolstoy, söz konusu “herkes ölecek”in yarattığı<br />

sarsılma ve çöküş fenomenini teşhir etmiştir.<br />

269

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!