07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olan “kendim izi” varsaym ak mecburiyetinde oluruz. Dasein’ın kendi varlığında<br />

yatan bu “varsayma”, Dasein’sal olmayan varolanları onlar ayrıca<br />

varmış gibi varsayıyor değildir, çünkü burada da Dasein yine bizatihi<br />

kendine yönelen bir davranış tarzı içindedir. Varsayılan hakikat, yahut<br />

onun varlığının belirleneceği “vardır” ifadesi, bizatihi Dasein’ın varlık<br />

minvaline ya da varlık anlamına sahiptir. Bahse konu hakikat varsayımını<br />

biz “yapmak” mecburiyetindeyiz, çünkü o, zaten “bizim” varlığımızla<br />

“yapılmış” olmaktadır.<br />

Hakikati varsaymak mecburiyetindeyiz. Hakikat Dasein’m açımlan-<br />

mışlığı olarak var olmak mecburiyetindedir. Nasıl ki, Dasein’ın kendisi<br />

hep benim ve şunun Dasein’ı olarak var olmak mecburiyetinde ise. Bu,<br />

özü gereği Dasein’ın dünyaya fırlatılmışlığma ait olan bir şeydir. Peki<br />

Dasein, “varolm ak” isteyip istemediği hususunda hiç kendi başına serbestçe<br />

karar venniş midir ve bu konuda hiç kendi başına karar verebilecek midir?<br />

“Bizatihi olarak” ele alındığında, varolanların neden keşfedilmek<br />

zorunda olduğu, neden hakikat ile Dasein’ın var olmak zorunda olduğu<br />

hiç de aşikar değildir. Kuşkuculuğun ileri sürdüğü mutat reddiye,<br />

yani “hakikatin” varlığını veya bilinebilirligini inkar etmesi, yarı yolda<br />

kalıvermektedir. Kuşkuculuğun formal argümantasyonlarla gösterebildiği<br />

yegane şey, olsa olsa şudur: Herhangi bir şey hakkında yargıda bulunulduğunda,<br />

hakikat zaten varsayılmış olunmaktadır. Bu da aslında<br />

şu belirlemeye işaret eden bir şeydir: “Hakikat” dediğimizde bir ifadede<br />

bulunmuş oluruz, her ifade bir göstermedir, her gösterme bizatihi<br />

kendi anlamı itibariyle bir keşiftir. Fakat bunun neden böyle olmak<br />

mecburiyetinin bulunduğu, ifade ile hakikat arasındaki varlık rabıtası-<br />

nın zorunluluğunun ontolojik nedeninin ne olduğu açığa kavuşturu!-<br />

maksızın bırakılm ış olunmaktadır. Yine aynı şekilde, hakikatin varlık<br />

minvali ile varsaymanın anlamı ve onun Dasein’daki ontolojik temeli<br />

de bizatihi karanlıklar içinde kalmaktadır. Ayrıca [229] hiç kimsenin<br />

herhangi bir yargıda bulunmadığı zamanda bile, esasen Dasein var olduğu<br />

müddetçe hakikatin de kendiliğinden varsayılmış olduğu gerçeği<br />

takdir edilememiş olur.<br />

Bir kuşkucunun iddialannı çürütmek mümkün değildir; hakikatin<br />

anlamını “kanıtlamanın” da mümkün olmadığı gibi. Eğer bir kuşkucu,<br />

hakikatin değillemesi peşindeyse ve fakat kendisi bizzat fiilen var ise, o<br />

zaman o kuşkucunun fikirlerini çürütmeye de zaten gerek yoktur aslında.<br />

Çünkü o, var olduğu ve kendini bu varlık içinde anladığı müddetçe,<br />

giriştiği bu fikri intiharın yeisi içinde kalarak Dasein’ı ve dolayısıyla<br />

da hakikati mahvetmiş olmaktadır. Hakikatin bizatihi zorunluluğunu<br />

241

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!