07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

den Dasein’m kendisidir, fırlatılmışlığı (bir-şeylerin-zaten-içinde-varo-<br />

luşu) içinde kendi varlık-imkanının havfmı duyan Dasein’ın kendisidir.<br />

Celbedilen de aynı Dasein’dır. kendi en zati varlık-imkamna (kendini'<br />

öncelemeye) çağrılan. Dasein, herkese düşkünlükten (ilgilenilen dünyayla<br />

zaten-beraber-var-olmaktan) çıkmaya celbeden bir çağrıya maz-<br />

har olur. Vicdanın celbi, yani onun kendisi ise [278] Dasein’ın kendi<br />

varlığının temelinde ihtimam-göstermeklik olması sayesinde ontolojik<br />

olarak mümkün olur.<br />

Böylece artık, Dasein’sal olmayan kudretlere sığınmaya gerek kalmayacaktır,<br />

çünkü söz konusu kudretlere rücu etmek, celbin tekinsizliği-<br />

ni açığa kavuşturmadığı gibi, onu daha ziyade yok etmektedir. Neticede<br />

vicdanla ilgili münharif “açıklamaların” sebebi, celbin fenomenal<br />

bulgusunu tespit ederken gereğinden kısa bir bakışta bulunmak ve sessiz<br />

sedasız Dasein’ı kendi tesadüfi ontolojik belirlenmişligi ya da belir-<br />

lenmemişliği bakımından varsaymış olmakta yatmıyor mu? Neden yabancı<br />

kudretlerden hikmet umalım ki, Dasein’ın varlığının analizinin<br />

hareket noktasını gereğinden düşük mertebede tutup tutmadığımızdan<br />

öncelikle emin olmadıkça, yani Dasein’ı dişe dokunmayan, öyle ya da<br />

böyle mevcut-olan, şahsi bir bilinçle donatılmış bulunan bir özne olarak<br />

varsayıp varsaymadığımızdan emin olmadıkça?<br />

Ama yine de, celbedeni (ki aslında o, dünyasal bakımdan “hiç kimsedir”)<br />

bir kudret olarak tefsir edince, “nesnel olarak mevcut bulunan”<br />

bir şeyi bitaraf bir şekilde takdir etmiş gibi görünüyoruz. Fakat buna<br />

doğru biçimde bakarsak bu tefsir, vicdandan kaçmaktan başka bir şey<br />

olmayacaktır. Yani Dasein'ın kendi varlığının tekinsiz ligini herkesten<br />

ayıran o ince duvardan adeta gizlice kaçıp kurtulmaya çalıştığı bir yoldur<br />

bu tefsir. Vicdanın bahse konu tefsiri, celbi-“genel olarak” bağlayıcı<br />

olan, “sadece öznel olmayan” bir ses olarak takdir etmektedir. Hatta<br />

söz konusu “genel" vicdan daha da yükseltilip “dünya vicdanı’’ mertebesine<br />

çıkarılmaktadır. Ama aslında onun fenomenal karakteri bir “o”<br />

ve “hiç kimse” olup, münferit “öznede” tam da söz konusu belirsiz olan<br />

olarak konuşandır.<br />

Mamafih bu “umumi vicdan” - herkesin sesinden başka nedir ki?<br />

“Dünya vicdanı” gibisinden kuşku götürür bir icada Dasein nasıl olmuş<br />

da varmıştır böyle? Çünkü vicdan tam da kendi temelinde ve özünde<br />

hep benimkidir de ondan. Hep kendi en zati varlık-imkanım celbedildiği<br />

için bu böyle değildir sadece. Zira celp, hep ben kendim olan bu varolandan<br />

gelmektedir.<br />

294

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!