07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dan açığa çıkartıyorsa eğer, o zaman o, biricik olanda “tümeli” de ortaya<br />

çıkarıyor demektir. Bir başka deyişle, tarihbilimin biricik olan “münferit”<br />

hadise veya “yasaları” mı kendine konu edindiği sorusu, kökten<br />

yanlıştır. Ne biricik bir hadise, ne de onun tepesinde süzülen tümellik-<br />

lerdir tarihbilimin teması. Onun teması, fiilen varolmuş olan oldum-<br />

olası imkanlardır. Onları bizatihi tekerrür ettirmiş, yani sahih tarihbi-<br />

limsel anlamda anlamış olmayız, eğer onları zaman üstü bir örüntünün<br />

solukluğu içine hapsetmek suretiyle yanlış bir yola sapmış olursak. Ka-<br />

palılığı-açma-kararlılığı içindeki kader olarak fiili sahih tarihselliktir sadece,<br />

tekerrür sırasında mümkün olanın “kudretini” fiili varoluşa nüfuz<br />

ettiren bir-zamanlar-oldum-olası tarihi açımlayabilen. Varoluşun müs-<br />

takbelliği burada ona geri dönmektedir. Demek ki, tarihbilimi (ve aynı<br />

şekilde tarihbilimsel olmayan Dasein’m tarihselligi) hiç de “şu andan”<br />

ve bugün “gerçek olandan” hareket etmemekte, buralardan başlayıp<br />

mazide kalanlara adım adım yaklaşmamaktadır. Çünkü tarihbilimsel<br />

açımlamalar bile istikbalden hareketle kendini husule getirmektedirler.<br />

Tarihbiliminin muhtemel objelerinin “tercih edilişi”, tarihbilimin menşei<br />

olan ve sadece onda var olabilen Dasein’m tarihselliğinin meydana<br />

getirdiği fiili varoluşa-dair seçimlerle zaten tayin edilmiş olmaktadır.<br />

“Geçmişin” tarihbilimsel açımlanışı, kadersel tekerrür üzerine temellenmiş<br />

olup o, hiç de “öznel” değildir. Tarihbilimin “nesnelliğini”<br />

aslında sadece bu sağlamaktadır. Çünkü bir bilimin birincil olarak<br />

“nesnelliği”, ona ait tema tik varolanı onun kendi varlığının asilliği içinde<br />

ve kapalı olmaksızın anlayışımıza sunup sunamadığı açısından belirlenmektedir.<br />

Hiçbir bilimde, herkesin ve aklıselimin talep ettiği ölçülerin<br />

“genel geçerliği” ve “genelleme” beklentileri, sahih tarihbiliminde<br />

olduğu kadar “hakikatin” muhtemel kriterleri olmama durumuna sahip<br />

değildirler belki de.<br />

Tarihbilimin merkezi teması, bir-zamanlar-oldum-olası olan varoluşun<br />

imkanı olduğu ve bu da fiilen hep dünya-tarihsel olarak varolduğu<br />

içindir ki tarihbilim, katiyetle “olguları” cihet almak gerektiğini kendisi<br />

adına talep edebilmektedir. Zaten bu yüzdendir ki, fiili araştırmalar<br />

pek çok dala ayrılmakta ve kendilerine gereç, eser, kültür, tin veya düşünce<br />

tarihini obje olarak seçebilmektedirler. Tarih kendini kendine<br />

tevdi edendir de aynı zamanda. Bu özelliği itibariyle kendisine ait bir<br />

tefsir manzumesi ve onun da kendine has bir tarihi bulunmaktadır. Bu<br />

yüzden tarihbilim, öncelikle menkulat tarihini ele alıp geçmek ve ondan<br />

sonra bizatihi oldum-olası olana [396] ulaşmak durumundadır. Somut<br />

tarihbilimsel araştırmaların, kendi sahih temalarına çeşitli mesafe­<br />

419

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!