07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kökleri o kadar istikbalin içine nüfuz etmiştir ki, Dasein’m karakterize<br />

edilen imkanı olan ölüm, öndeleyici varoluşu onun/iiîı fırlatılmışlığına<br />

geri fırlatmakta ve ancak böylelikle tarihsellik içinde oldum-olasılığa<br />

kendine has önceliğini tanımaktadır. Sahih ölüme yönelik varlık, yani<br />

zamansallığın sonluluğu, Dasein’ın tarihselliğinin gizli kalmış temelidir.<br />

Dasein tekerrür içerisinde olduğu için tarihsel oluyor değildir. Aksine<br />

Dasein zamansal olduğu için tarihseldir ve bu sebeple de kendini tarih<br />

içerisinde tekerrür ederek devralabilmektedir. Keza bunun için, henüz<br />

daha tarihbilimine ihtiyaç olmamaktadır.<br />

lçinde-bulunulan-anın şuradalığına öndeleyici biçimde kendini tevdi<br />

etme, kapalılıgı-açma-kararhlığının içinde yatmaktadır. Biz buna kader<br />

diyoruz. Kader üzerine tecelli de temellenmektedir. Dasein'ın ötekilerle<br />

birlikte-varhğı içindeki yaşamltnışlığına tecelli diyoruz. Kadersel<br />

tecelli, tekerrür içerisinde sarih biçimde açımlanabilmektedir, nakledilmiş<br />

olan mirasa bağlılığı bakımından. Tekerrürdür Dasein’a kendi zati<br />

tarihini açığa çıkaran. Yaşamlmışlığın kendisi ve ona ait olan açımlan-<br />

mışlığı veya onun temellük edilişi, eksistensiyal bakımdan Dasein’ın zamansal<br />

olarak ekstatik bir açıklık içinde olması üzerine kuruludur.<br />

Öndeleyici kapalılığı-açma-kararlılığı dahilindeki yaşanılmışlıgı ölçü<br />

almak suretiyle şu ana kadar tarihsellik diye nitelendirdiğimiz şeye,<br />

Dasein’ın sahih tarihselliği diyoruz. Kökleri istikbalin içinde olan men-<br />

kulat ve tekerrür fenomenlerine bakılarak, sahih tarihin yaşanılmışhgının<br />

ağırlığının (387) neden oldum-olasılık üzerinde olduğu böylece anlaşılmış<br />

olmaktadır. Fakat kader olarak yaşamlmışlığın, Dasein’ın doğumundan<br />

ölümüne kadarki “rabıtasını” nasıl tesis edeceği meselesi tam<br />

bir muamma olarak karşımızda durmaya devam etmektedir. Kapalıhgı-<br />

açma-kararlılığma geri dönmüş olmamız bize ne gibi bir açıklık kazandırmış<br />

olmaktadır? Şu veya bu yönde alınmış bir karar, aslında yine tek<br />

bir münferit “serencam” değil midir, serencam rabıtasının akışı içinde<br />

öylece yer alan? Yoksa sahih yaşamlmışlığın “rabıtası”, aralıksız bir se-<br />

rencamlar zincirinden mi meydana gelmektedir? “Yaşam rabıtasının”<br />

nasıl tesis olunduğuna dair sorunun tatmin edici biçimde cevaplandırılamamış<br />

olmasının sebebi nedir? Yoksa netice itibariyle bu araştırma,<br />

aceleye gelip, ağırlığı cevap istikametine mi koymuştur da, aslında öncelikle<br />

sorunun haklı olup olmadığını soruşturmayı ihmal mi etmiştir?<br />

Eksistensiyal analitiğin şu ana kadarki gidişatına bakarak, en başta şu<br />

olguyu görmüş olmalıyız: Dasein ontolojisi, sürekli olarak alelade Dasein<br />

anlayışının kurbanı olmaktadır. Bunu yöntemsel olarak engelleyebilmek<br />

için, Dasein rabıtasının konstitüsyonuna ilişkin sanki “kendili­<br />

410

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!