07.03.2017 Views

Martin Heidegger - Varlık Ve Zaman

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Aristoteles diyor ki: pathemata tes psukhes ton pragmatoıı homoiomata,1ruhun<br />

“serencamlan”, yani noemata (“tasavvurlar”), nesnelere tekabül<br />

etmekliktir. Bu ifade, hiç de hakikatin özüne ilişkin sarih bir tanımlamada<br />

bulunmak maksadını taşımadığı halde, daha sonraları hakikatin<br />

özünün adaequatio intellectus et re i olarak formüle edilmesine sebebiyet<br />

vermiştir. Thomas Aquinas2 bu tanım için lbni Sina’ya atıfta bulunmuş,<br />

o da bunu Isaak Israeli’nin “Tanımlamalar Kitabı”ndan (onuncu yüzyıl)<br />

devralmıştır. Thomas Aquinas, adaequatio (tekabül) yerine correspon-<br />

dentia (mukabillik) ve convenientia (itilaf) terimlerini de kullanmaktadır.<br />

[215] On dokuzuncu yüzyıldaki Yeni Kantçı epistemoloji, bahse konu<br />

hakikat tanımını çoklukla yöntem bakımından geri kalmış safdil bir<br />

realizmin ifadesi olarak görmüş ve Kant’ın “Kopernikvari inkılabından”<br />

geçmiş bir soru formülasyonuyla bağdaşmaz ilan etmiştir. Fakat onlar,<br />

Brentano’nun da dikkat çekmiş olduğu gibi, Kant’m bahsedilen hakikat<br />

kavramına sadık kaldığını, hatta bunu müzakere konusu dahi etmediğini<br />

gözden kaçırmaktadırlar: “Mantıkbilimcileri güya köşeye sıkıştırmak<br />

için sorulan eski ve ünlü soru ... şuydu: H akikat nedir? Hakikat<br />

adının açıklaması olan bilgi ile onun nesnesinin mutabakatı ise burada<br />

öylece kabul edilip varsayılmaktadır 5<br />

“Eğer hakikat bir bilginin onun nesnesiyle mutabakatı ise, o zaman<br />

söz konusu nesne başka nesnelerden bununla ayırt edilmelidir;<br />

çünkü bir bilginin yanlışlığı, müteallik olduğu nesnesiyle mutabık<br />

olup olmadığına bağlıdır, başka nesneler açısından geçerli olabilecek<br />

bir içeriğe sahip olsa bile.”4 <strong>Ve</strong> Transendental Diyalektik’in giriş bölümünde<br />

Kant şöyle demektedir: “Hakikat veya zan nesnede değildir,<br />

eğer o temaşa ediliyorsa; aksine hakikat veya zan nesneye dair yargıdadır,<br />

eğer o akıl ediliyorsa.”5<br />

Hakikatin “mutabakat”, adaequatio, homoiosis olarak karakterize<br />

edilişi epeyce genel ve boştur aslında. Ama yine de söz konusu tefrik<br />

edici yüklemin taşıdığı bilginin çeşit çeşit yorumlara tabi tutulmuş olmasına<br />

rağmen varlığını korumayı sürdürmüşse, o zaman herhalde onda<br />

bir haklılık payı vardır. Şimdi, söz konusu “ilişkinin” temellerini soruşturacağız.<br />

Bahsedilen ilişki bütününde ~adaequatio intellectus et rei—<br />

açıkça birlikte-varsayılmış olan nedir? Bu birlikte-varsayılamn ontolojik<br />

karakteri nedir?<br />

1) Yorum Ü zerine 1, 16 a 6.<br />

2) Krş. Quaest. disp. de veritate, qu. I, art. 1.<br />

3) S a f Aklın E leştirisi, B 82.<br />

4) A .g .c.,s. 83.<br />

5) Ag.ı-., s. 350.<br />

227

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!