22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mü’min öldükden sonra, rûhu, Refîk-i a’lâ denilen mertebede bulunur. Bedene ilgisi<br />

de vardır. Bir kimse, mezârdaki bedene selâm verse, Refîk-i a’lâda bulunan rûhu,<br />

bu kimseye selâm verir). [Mezhebsizleri red etmek için, İbn-ül-Kayyımın bu<br />

yazısı yetişir. Çünki, (Feth-ul-mecîd) kitâblarında, buna (Allâme) diyerek, yazılarını<br />

sened olarak göstermekdedirler.] İmâm-ı Süyûtî de, (Kitâb-ül-müncelî)de,<br />

İbn-ül-Kayyım gibi yazmakdadır. [Rûhun işitdiği ve cevâb verdiği, İstanbulda<br />

Hakîkat Kitâbevi tarafından müteaddid baskıları yapılan arabca (Minhâtül-vehbiyye<br />

fî redd-il-vehhâbiyye) kitâbında ve bunun tercemesi (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbının<br />

(Müslimâna Nasîhat) kısmının 24.cü maddesinde yazılıdır.] Evliyâ vefât etdikden<br />

sonra bir nev’ tesarrufa, iş yapmağa sâhib olur demişlerdir. (Muhtasar) kitâbının<br />

sâhibi, Mâlikî âlimlerinden şeyh Halîl “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki,<br />

(Allahü teâlâ, Evliyânın rûhlarına öyle bir kuvvet verir ki, çeşidli şekllerde görünebilirler.<br />

Bedenleri mezârdan çıkmaz. Rûhları şekl alıp görünür).)<br />

Alâüddevle Ahmed-i Semnânîden “rahmetullahi teâlâ aleyh” sordular ki, mezârdaki<br />

beden rûhsuzdur. İşitmez. Rûh ise, mekânsızdır. Her yerde hâzır olabilir.<br />

Evliyânın mezârına gidip, ziyâret etmeğe ne lüzûm var? Nerde olursa olsun, bir Velînin<br />

rûhuna teveccüh olunursa, rûhu orada hâzır olmaz mı?<br />

Cevâbında buyurdu ki, kabr başına gitmenin çok fâidesi vardır: Evliyâyı ziyârete<br />

giden kimse, yolda hep onu düşünür. Ona teveccühü, her adımda artar. Mezâr<br />

başına gelip, toprağını görünce, hep onunla meşgûl olur. Teveccühü çok artar.<br />

Teveccühü artdıkca, ondan fâidesi de artar. Evet rûhlar için bir mâni’, perde yokdur.<br />

Onlar için, her yer birdir. Fekat, dünyâda iken, yıllarca berâber bulunduğu ve<br />

âhıretde sonsuz olarak berâber kalacağı beden, o toprakdadır. Onun için, rûhun<br />

bu toprağa uğraması, nazarı ve te’alluku, bağlılığı, başka yerlere olandan dahâ çokdur.<br />

Alâüddevle diyor ki, birgün, Cüneyd-i Bağdâdînin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”<br />

vaktîle çile çekmiş olduğu odaya girdim. Burada çok zevklendim. Sonra,<br />

Cüneydin mezârına gitdim. Orada, önceki zevkı bulamadım. Sebebini mürşidime<br />

sordum. O zevkler, Cüneyd sebebi ile mi hâsıl oldu? dedi. Evet dedim. Ömründe<br />

birkaç gün kaldığı yerde zevk hâsıl olduğuna göre, senelerle birlikde bulunduğu<br />

bedeni yanına gidince, elbette dahâ çok zevk hâsıl olmak lâzım gelir. Belki,<br />

mezârı başında başka şeyleri görerek, ona teveccühün azalmış olabilir dedi. Bir kimse,<br />

kendi memleketinde iken, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” rûhâniyyetine<br />

teveccüh ederse, fâide bulur. Fekat Medîne-i münevvereye giderse, Resûlullahın<br />

rûhâniyyetinin, onun yolculuğundan ve yolda çekdiği zahmetlerden haberi<br />

olur. Oraya erişip, Ravda-i pâkini görünce, teveccühü tam olur. Fâidelenmesi<br />

de öyle çok olur ki, memleketinde iken olan fâide, onun yanında hiç kalır. Evliyâ-i<br />

kirâm, bu bildirdiğimizi kalbleri ile duyarak anlamakdadır.<br />

Celâleddîn-i Rûmî “kuddise sirruh”, son hastalığında buyurdu ki, (Ben ölünce<br />

üzülmeyiniz! Her yerde benimle olunuz, beni düşününüz! İmdâdınıza yetişir, size<br />

yardım ederim. Rûhumun, bu dünyâda iki dürlü bağlılığı vardır: Biri, bedenime olan<br />

bağlılığı, ikincisi, sizlere olan bağlılığı. Allahü teâlânın inâyeti ile, ferd ve mücerred<br />

olunca, ya’nî rûhum bedenden ayrılınca, bedene olan bağlılığı da, size olur.)<br />

Evliyânın büyüklerinden Abdüllah-ı Dehlevî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”,<br />

(Mekâtib-i şerîfe) kitâbının sekizinci mektûbunda buyuruyor ki, (Bâtındaki, ya’nî<br />

kalbindeki nisbetin [bağlılığın] artmasına çalış! Allah ismini, ba’zan da Kelime-i<br />

tehlîli çok zikr ederek, ba’zan salevât okuyarak, Kur’ân-ı kerîm okuyarak, Allahü<br />

teâlâya yaklaşmağa uğraş! Bu çalışmalarda gevşeklik olursa, bu fakîrin rûhaniyyetine<br />

teveccüh ediniz! Yâhud, Mirzâ Mazher-i Cân-ı Cânânın kabrine geliniz!<br />

Ona teveccüh edince, çok terakkî edilir. Ondan hâsıl olan fâide, bin dirinin fâidesinden<br />

dahâ çokdur. Gavs-üs-sekaleyn Abdülkâdir-i Geylânî ile ve Behâeddîn-i Buhârî<br />

ile de murâkabe ediniz!) Sâlihlerin kabrlerini ziyâret ve bunlara tevessül ve<br />

istigâse etmenin câiz olduğu, (Et-Tevessülü bin Nebî ve bis-sâlihîn) kitâbında<br />

– 1016 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!