22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

33 — İKİNCİ CİLD, 76. cı MEKTÛB<br />

Bu mektûb, mevlânâ Hüseyne yazılmış olup, Arşı ve Kürsîyi bildirmekdedir:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun. Onun beğendiği, seçdiği kullarına selâm olsun!<br />

Arş-ı Mecîd, Allahü teâlânın şaşılacak mahlûklarından biridir. Âlem-i halk ile<br />

âlem-i emr arasındadır. Âlem-i kebîrdendir. Âlem-i halkın en büyüğüdür. Âlem-i<br />

halka da benzer, âlem-i emre de benzer. (Âlem-i halk), [madde âlemidir] yerler,<br />

dağlar, gökler olup, [bu âleme (Âlem-i şehâdet) de denir. (Âlem-i mülk) de denildiği,<br />

(Reşehât)da yazılıdır] bu âlem, altı günde yaratılmışdır. Fussılet sûresinde, dokuzuncu<br />

âyetde meâlen, (Yer küresini iki günde yaratdı) buyuruyor. Arş, âlem-i<br />

halkdan önce yaratıldı. Nitekim, Hûd sûresinde, yedinci âyet-i kerîmede meâlen,<br />

(Allahü teâlâ, gökleri ve yeri altı günde yaratdı ve Arşı, su üzerinde idi) buyuruldu.<br />

Bu âyet-i kerîme, suyun, yerden ve göklerden önce yaratıldığını gösteriyor. Demek<br />

ki Arş, yerin yapısında olmadığı gibi, göklerin yapısına da benzemez. Çünki<br />

Arş, âlem-i emre çok benzer. Bunlar ise, hiç benzemez. Arş, yerden ziyâde, göklere<br />

benzer. Bunun için göklerden sayılmakdadır. Fekat o, yer küresi olmadığı gibi,<br />

gök de değildir. O hâlde, yere ve göke benzer tarafı yokdur.<br />

Kürsîye gelince, Bekara sûresi, ikiyüzellibeşinci âyeti olan Âyet-el-kürsîde<br />

meâlen, (Onun Kürsîsi, göklerden ve yerden genişdir) buyuruldu. Demek ki,<br />

Kürsî de, göklerden başka bir şeydir. Kürsî, âlem-i emrden değildir. Çünki, Arşın<br />

altında olduğu söylenilmişdir. (Âlem-i emr) ise, Arşın üstündedir. [Maddeli ve zemânlı<br />

değildir. Âlem-i emre, (Âlem-i melekût) ve (Âlem-i ervâh) da denir.] Kürsî,<br />

âlem-i halkdan olunca ve göklerden ayrı olarak yaratıldığı için, bu altı günün<br />

dışında yaratılması lâzım geliyor. Nitekim, âlem-i halkdan olan su, altı günün dışında<br />

yaratıldı ve dahâ önce yaratıldı. Kürsî için bize birşey bildirilmediğinden onu<br />

başka zemâna bırakıyorum. Bilgi vermesini, Hak celle ve âlânın lutfünden, kereminden<br />

bekliyorum. Yâ Rabbî! Bilgimizi artdır!<br />

Yukarıdaki yazı, iki şübheyi aydınlatmış oldu: Biri, yer ile gökler olmayınca, altı<br />

gün nasıl belli olur? Pazar günü, pazartesiden nasıl ayırd edilir? Arşın göklerden<br />

önce yaratıldığı bilinince, zemânın belli olacağı anlaşılır ve günler hâsıl olur.<br />

[Gece gündüz olması lâzım değildir. Nitekim, kutublarda altı ay gündüz ve altı ay<br />

gece oluyor. Fekat altı aylık, ya’nî yüzseksen günlük zemân diyoruz.] Günlerin birbirinden<br />

ayrı olması için, güneşin doğup batması şart değildir. Nitekim, Cennetde<br />

günler ayrı ayrı olacakdır. Hâlbuki, Cennetde güneşin doğup batması yokdur.<br />

İkinci şübhe, bu fakîrin [ya’nî İmâm-ı Rabbânînin] bilgisine göredir. Allahü teâlâ,<br />

hadîs-i kudsîde, (Yere ve göke sığmam. Fekat, mü’min kulumun kalbine sığarım)<br />

buyurdu. Buradan anlaşılıyor ki, tam zuhûr, mü’min kulun kalbine mahsûsdur.<br />

Hâlbuki, birkaç mektûbda tam zuhûr, Arşa mahsûsdur demişdim ve kalbdeki<br />

zuhûr, Arşdaki zuhûrdan bir şuâ’ olduğunu bildirmişdim. [Kelimeleri Peygamberimizden<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, ma’nâları, Allahü teâlâdan olan<br />

hadîs-i şerîflere, (Hadîs-i kudsî) denir.] Yukarıda bildirilenden anlaşıldı ki, Arş-ı<br />

mecîdin hâli, hükmü, yerin ve göklerin hâli, hükmü gibi değildir. Mü’minin kalbine<br />

sığmaz ve Arşa sığar. Cevâbı şudur ki, yer ve gökler ve bunların içinde bulunan<br />

herşey, böyle geniş değildir. Yalnız mü’min kulun kalbinde bu genişlik vardır. Hadîs-i<br />

kudsîde, kalbin, yer ve göklere göre geniş olduğu bildirildi. Bütün mahlûkâta<br />

göre geniş buyurulmadı ki, Arş da hesâba katılmış olsun. O hâlde, başka mektûblardaki<br />

yazılarımız, hadîs-i kudsîye uymuyor denilemez.<br />

Arş-ı mecîde tam zuhûr vardır. Yeri ve gökleri, içindekilerle berâber, Arşın karşısına<br />

korsak, hemen yok olurlar ve eserleri bile kalmaz. Yalnız, mü’min insanın<br />

kalbi kalır. Çünki, ona benzemekdedir.<br />

Arşın üstündeki âlem-i emre olan zuhûr öyledir ki, Arş da bunun yanında hiç<br />

kalır. O hâlde, her üst makâma olan zuhûr, aşağısına göre hep böyledir. Âlem-i emr<br />

– 915 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!