22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

zukdur?) diyenlere karşı, bir cevâb veremiyerek, şaşırıp kaldıklarını işitiyorum. Hased<br />

edenler, satılmış olanlar, her zemân Ehl-i sünnet kitâblarına saldırdı. Sonunda<br />

rezîl oldular. Bana iftirâ edenlerin gafletden uyanmaları, hidâyete kavuşmaları<br />

için (Yüz karası) kitâbını hâzırladım. m. 1970 de basıldı.<br />

Otuz madde ve altmış sahîfe olan (Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong>) kitâbımı okuyanların teşvîki<br />

ile, ikinci kısmını da, üç yüz sahîfe olarak hâzırladım. Bu da, (m. 1957) de basdırıldı.<br />

Bu iki kitâb, temiz gençlikde, islâmiyyete karşı, öyle bir alâka ve câzibe uyandırdı<br />

ki, süâl yağmuru altında kaldım. Bu çeşidli soruları cevâblandırmak için,<br />

mu’teber kitâblardan terceme ederek yapdığım açıklamalar ve ilâvelerle, birinci<br />

kısmın otuz maddesine yetmiş madde dahâ ekliyerek ikinci baskısı meydâna geldi<br />

ve dörtyüz sahîfe oldu. Nihâyet Allahü teâlâ, ihsân ederek, yıpratıcı çalışmakla,<br />

üçüncü kısmın hâzırlanması da müyesser oldu ve 1379 [m. 1960] da basıldı.<br />

Salâhiyyetim olmadığını bildiğim hâlde, yalnız İslâm âlimlerinin, aklları durduran<br />

üstünlüklerine hayrânlığımın ve onlara karşı taşıdığım sevgi ve saygının mükâfâtı<br />

olarak ve bu temiz milletin, asîl gençlerin, din simsarlarının tuzaklarından<br />

kurtulmaları, dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşmaları için, kalbim sızlayarak etdiğim<br />

düâların karşılığı olarak, Allahü teâlânın tevfîkı ile meydâna gelen bu üç<br />

kitâbı, (m. 1963) de bir araya getirip, (<strong>Tam</strong> İlmihâl) adını verdim. Devâmlı süâller<br />

sebebi ile, kitâbımın her baskısına yeni ilâveler yapıldı. Hepsi ingilizceye de<br />

terceme edilerek (Endless Bliss) ismi verildi ve Hakîkat Kitâbevi tarafından altı<br />

cild olarak basdırılmışdır. Bu kitâbda, bu fakîre âid hiçbir bilgi ve fikr yokdur.<br />

Terceme ve toplamakdan başka nasîbim olmamışdır. Büyük, mubârek zâtların yazıları<br />

olduğu için, okuyanların fâidelendiklerini, zevk aldıklarını ve bölücülere,<br />

kitâblarıma saldıran, iftirâ eden zındıklara aldanmadıklarını görmekle, cenâb-ı<br />

Hakka şükr ediyorum. Böylece, temiz rûhlu, sâf kanlı, mubârek gençlerin, müstecâb<br />

düâlarına kavuşacağımı düşünerek seviniyor, bu kitâbı ve düâları kıyâmet<br />

günü için, biricik sermâyem biliyorum.<br />

(Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong>) ya’nî (<strong>Tam</strong> İlmihâl) kitâbımdaki fıkh bilgileri, hanefî mezhebine<br />

göre yazılmışdır. Bu bilgilerin çoğu, Muhammed Emîn ibni Âbidînin (Reddül-muhtâr)<br />

kitâbının 1272 [m. 1856] senesinde Mısrda Bulak matba’asında beş cild<br />

olarak yapılan baskısından terceme edilmiş, sahîfe numaraları bu baskıya göre<br />

bildirilmişdir. Hanefî mezhebindeki fıkh kitâblarının en kıymetlisi olan (Redd-ülmuhtâr)ın<br />

çoğunu muhterem Ahmed Davudoğlu türkçeye terceme etmiş, Şâmil kitâbevi<br />

tarafından [m. 1982-1986] arasında onyedi cild olarak basdırılmışdır. Kitâblarımızda<br />

âyet-i kerîmelerin tercemeleri değil, tefsîrleri ve meâlleri yazılmışdır.<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdiği ma’nâlara (Tefsîr) denir.<br />

Bir kelimenin, Allahü teâlâ ve Resûlullah tarafından, açık bildirilmemiş ma’nâlarından,<br />

ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olanı seçmeğe (Te’vîl) ve bu ma’nâya meâl<br />

denir. Âyet-i kerîmeyi başka lisâna nakl edince, tercemesi denir. Âyet-i kerîmeler<br />

kısa ve tam terceme edilemez. İslâm âlimleri, âyet-i kerîmelerin tercemelerini değil,<br />

uzun tefsîr ve te’vîllerini bildirmişlerdir. Kitâbıma, en çok (Tefsîr-i Mazherî )<br />

ve (Tefsîr-i Hüseynî)deki açıklamalardan aldım. Âyet-i kerîmelerin sıra numaralarını<br />

hâfız Osmânın “rahmetullahi aleyh” yazdığı Kur’ân-ı kerîme göre koydum.<br />

Bu (<strong>Tam</strong> İlmihâl)i okuyanlar, dedelerinin dînini şu’ûrlu olarak öğrenip, bölücülerin<br />

iftirâlarına aldanmıyacak, câhillerin, münâfıkların ve tarîkatcı ismi altında<br />

gençliği zehrliyen zındıkların, maddî ve ma’nevî soygunculuğundan kurtulacaklardır.<br />

Hak yolda birleşecekler, sevgili kardeşler olacaklardır.<br />

Müslimân, iyi insan, aklı başında kimse demekdir. Hakîkî müslimân, Allahü teâlânın<br />

emrlerine itâat eder. Allahü teâlânın emrlerine uymamak günâh olur. Kul<br />

haklarını, devlete olan borçlarını öder. Devletin kanûnlarına karşı gelmez. Kanûna<br />

karşı gelmek suç olur. Müslimân günâh yapmaz ve suç işlemez. Vatanını, milletini<br />

ve bayrağını sever. Herkese iyilik eder. Kötülük yapanlara nasîhat verir. Böyle<br />

olan müslimânı Allah da sever, kullar da sever. Râhat ve huzûr içinde yaşar.<br />

– 9–

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!