22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

nız, yer bulamıyan kimse, önünde aynı nemâzı kılarak yere secde edenin sırtına secde<br />

edebilir. Fekat, dizlerinin yerde olması lâzımdır. Bu sağlam kimsenin, kalabalık<br />

dağıldıkdan sonra kılması veyâ kalabalık olmıyan câmi’e gidip orada kılması<br />

müstehabdır. Câmi’de kalabalık olmadığı zemân, yirmibeş santimetreden dahâ az<br />

yükseğe secdenin câiz olduğu da bildirildi ise de, mekrûhdur. Çünki, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” az yüksek şey üzerine dahî secde etmemişdir. [İbni<br />

Âbidîn, sahîfe 338.] Az yükseğe bile câiz olmadığı (Câmi’ur-rumûz) altmışdokuzuncu<br />

sağ sahîfesinde ve Şelbînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Tebyîn) hâşiyesinde<br />

yazılıdır. [Bunun için, özrü olanların dahî az yükseğe de secde etmemeleri lâzımdır.<br />

Yükseğe secde etmeli, yere secde etmemeli demek ise, ibâdeti değişdirmek<br />

olur. İbâdeti değişdirmek istiyen, kâfir olur. Kâfirler, Resûlullahın düşmanları, câmi’leri<br />

kiliseye benzetmek istiyorlar. Kiliselerde olduğu gibi, masada oturup, secde<br />

olarak, başını masaya koymağa ve câmi’lere çalgı, müzik sokmağa çalışıyorlar.<br />

Önce secde yerlerini biraz biraz yükseltmeğe ve ibâdetleri ho-parlörle yapmağa<br />

alışdırıyorlar.] İbni Âbidîn buyuruyor ki, (Nemâz kılarken (istikbâl-i kıble) farzdır.<br />

Ya’nî nemâz Kâ’be-i mu’azzama cihetine dönerek kılınır. Nemâz Allah için kılınır.<br />

Secde yalnız Allah için yapılır. Kâ’beye karşı yapılır. Kâ’be için yapılmaz.<br />

Kâ’be için secde eden, kâfir [Allaha düşman] olur.).<br />

KA’DE-İ AHÎRE: Son rek’atde, tehıyyât okuyacak kadar oturmak farzdır.<br />

(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Otururken, el parmakları ile işâret edilmez. Fetvâ<br />

da böyledir.). Erkekler, otururken, sol ayağını parmak uçları sağa doğru dönük olarak,<br />

yere döşer. Bu ayağın üzerine oturur. Sağ ayağını dik tutar. Bunun parmakları<br />

yere değer. Parmaklarının ucu, kıbleye karşı biraz bükülmüş olur. Böyle oturmak<br />

sünnetdir. Kadınlar (Teverrük) ederek oturur. Ya’nî, kaba etlerini yere koyarak oturur.<br />

Uylukları birbirine yakın olur. Ayaklarını sağ tarafdan dışarı çıkarır.<br />

(Merâkıl-felâh)da ve (Tahtâvî) şerhinde ezkârın keyfiyyetini anlatırken diyor ki,<br />

(Farzdan sonra, hemen son sünnete kalkmak, arada birşey okumamak, hanefîde sünnetdir.<br />

Peygamberimiz, farzı kılınca Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte<br />

yâ zelcelâli velikrâm diyecek kadar oturup, fazla oturmaz, hemen son sünneti<br />

kılardı. (Âyet-el-kürsî) ile tesbîhleri, farzla sünnet arasında okumazdı. Bunları, son<br />

sünnetden sonra okumak, farzdan sonra okuma sevâbını hâsıl eder. Farzdan önceki<br />

sünnetler de, böyle olup, farz ile sünnet arasında birşey okunursa, nemâzın sevâbı<br />

azalır. Son sünneti, imâmın farz kıldığı yerde kılması mekrûhdur. Cemâ’atin kılması<br />

mekrûh değil ise de, başka yerde kılmaları müstehabdır. Müstehabı yapmıyanın<br />

nemâzı noksân olmaz. Sevâbından mahrûm kalır. Farzı veyâ son sünneti kılınca,<br />

imâmın sağa, sola veyâ cemâ’ate dönmesi müstehabdır. İşlerini görmesi için, hemen<br />

gitmesi de câizdir. Hadîs-i şerîfde, (Her nemâzdan sonra, üç kerre, Estagfirullahel’azîm<br />

ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh okuyanın, bütün<br />

günâhları afv olur) buyuruldu. İstigfârdan sonra, Âyet-el-kürsî ve otuzüç kerre<br />

(Sübhânallah), otuzüç kerre (Elhamdülillah) ve otuzüç kerre (Allahü ekber) ve<br />

bir (kelime-i tehlîl) ya’nî (Lâ ilâhe illallah vahdehû lâ şerîke leh...) okumaları ve ellerini<br />

göğüs hizâsına kaldırarak, kendileri için ve bütün müslimânlar için düâ etmeleri<br />

de müstehabdır. Hadîs-i şerîfde, (Beş vakt farz nemâzdan sonra yapılan düâ kabûl<br />

olur) buyuruldu. Fekat düâ, uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalıdır. Düâyı yalnız<br />

nemâzlardan sonra veyâ belli zemânlarda yapmak ve belli şeyleri ezberleyip, şi’r okur<br />

gibi düâ etmek mekrûhdur. Nemâzdan sonra, düâ bitince, elleri yüze sürmek sünnetdir.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” nemâz içinde ve tavâfda, yemekden sonra<br />

ve yatarken de düâ ederdi. Bu düâlarında kollarını kaldırmaz ve ellerini yüzüne<br />

sürmezdi. Düânın ve her zikrin sessiz olması efdaldir. Tarîkatcıların yapdıkları gibi,<br />

raks etmek, dönmek, el çırpmak, def, dümbelek, ney, saz çalmak, sözbirliği ile harâmdır).<br />

Görülüyor ki, cemâ’atin imâm ile birlikde, sessizce düâ etmeleri efdaldir.<br />

Ayrı ayrı düâ yapmaları ve düâ etmeden kalkıp gitmeleri de câizdir. Düâdan sonra,<br />

– 218 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!