22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

28 — Zevcesi nemâz kılıyor ve kendisine itâ’at ediyorsa ve yabancı erkeklere<br />

açık saçık görünmiyorsa, ondan başka evlenmemelidir. Zîrâ, zevceleri arasında adâlet<br />

ve müsâvât yapmıyanlar Cehenneme gideceklerdir. Peygamberimiz “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (İki zevcesi olup da, ikisine müsâvî bakmıyan kimse,<br />

kıyâmet günü, mahşer meydânına yarı iğrilmiş olarak gelecekdir).<br />

29 — Zevceye, gamını, kederini, düşmanlarını, borclarını söylememelidir.<br />

30 — Ona, yanında ve olmadığı zemânlarda, hep hayr düâ etmeli, fenâ düâ etmemelidir.<br />

Çünki, gece gündüz onun için çalışmakdadır. Onun ekmekcisi, aşçısı,<br />

terzisi ve hamâmcısı ve malının bekcisi ve yoldaşı ve mûnisi ve yârı ve nigârıdır.<br />

(Kimyâ-i se’âdet) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” yüzkırküçüncü sahîfesinde<br />

buyuruyor ki, (Erkeğin vazîfelerinden onikincisi, zevcesini boşamamakdır. Allahü<br />

teâlâ, bütün mubâhlar [ya’nî izn verdiği şeyler] içinde yalnız, talâk vermeği [ya’nî<br />

boşamağı] sevmez. Zarûret olmadıkca, birini incitmek câiz değildir).<br />

Dînini bilen ve seven erkekler, her hareketinde islâmiyyete uyarak, hem kendilerine,<br />

hem de âile ve akrabâlarına ve bütün mahlûklara hayrlı ve fâideli olur.<br />

Bunun için, kızını seven ve onun dünyâda ve âhıretde mes’ûd olmasını istiyen, onu<br />

açık sokağa çıkarmamalı, dîni ve ahlâkı bozan televizyonları, radyoları dinlemesine<br />

ve böyle olan sinemalara ve topluluklara gitmesine mâni’ olmalıdır. Müslimân<br />

olan kimse, kızını müslimân ve sâlih kimselere vermelidir. Mal ve apartman ve mevkı’<br />

sâhibi değil, din ve ahlâk sâhibi dâmâd aramalıdır. Kızını kâfire veren kimsenin<br />

kendisi de, kızı da kâfir olur. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu<br />

ki, (Bir kimse, kızını fâsıka [kötü kimseye] verirse, Allahü teâlânın emânetine<br />

hıyânet etmiş olur. Emânete hıyânet edenlerin gideceği yer, Cehennemdir).<br />

Bir hadîs-i şerîfde buyurdu ki, (Kızını fâsıka veren kimse, mel’ûndur). (Şir’a) şerhindeki<br />

hadîs-i şerîfde, (Şefâ’atime kavuşmak istiyen, kızını fâsıka vermesin!)<br />

buyuruldu. (Eşi’atül-lemeât)da, nemâzı gecikdirmemeli bâbındaki hadîs-i şerîfde,<br />

(Yâ Alî! Üç şeyi gecikdirme! Nemâzı evvel vaktinde kıl! Hâzırlanmış cenâzenin<br />

nemâzını hemen kıl! Dul veyâ kızı küfvü isteyince, hemen evlendir!) Ya’nî nemâzını<br />

kılan ve günâh işlemiyen ve nafakasını halâlden kazanan birini bulunca, hemen<br />

ona ver, buyurdu.<br />

Sun’î İlkâh: (El-halâl vel-harâm)da diyor ki, (Erkeğin menîsini, bir tüp veyâ başka<br />

şey içinde, nikâhlı zevcesi olmıyan yabancı bir kadının rahmine koyup, çocuk<br />

hâsıl olmasına, (Sun’î ilkâh) denir. Harâmdır. Çocuk, veled-i zinâ, piç olur).<br />

Süâl: Şer’î nikâhı bulunan bir âilenin çocuğu olmaz ise, (Sun’î ilkâh) ve (Tüp bebek)<br />

denilen üsûl ile, çocuk olmasına teşebbüs etmek câiz midir?<br />

Cevâb: Bir erkekle kızın şer’î nikâh yaparak, Allahü teâlâdan çocuk taleb etmelerini<br />

tergîb ve teşvîk buyuran hadîs-i şerîfler çokdur. Çocuğu olmıyan zevceynin,<br />

Silsile-i aliyyeyi vâsıta yaparak, düâ etmeleri ve meşrû’ sebeblere teşebbüs etmeleri<br />

lâzımdır. Zevceynin menîleri alınıp, bir tüpe konuyor. Tüpde ilkâh vâkı’ oldukdan<br />

sonra zevcenin rahmine konuyor. Buna (Sun’î ilkâh) ve (tüp bebek) deniyor.<br />

Bunun câiz olacağı anlaşılmakdadır. Ancak, buna zarûret olmadığı için, bu<br />

işi zevceynin kendilerinin yapmaları, tabîb, hemşîre, ebe gibi yabancıların, bunların<br />

avret mahallerini görmemeleri ve sun’î ilkâhın, nikâhsız olan erkekle kız arasında<br />

yapılmaması lâzımdır.<br />

(Mecelle)nin yediyüzaltmışikinci (762) maddesinde diyor ki: Güvenilen kimseye<br />

bırakılan mala (Emânet) denir. Emânet üçe ayrılır:<br />

1 — (Vedî’a), güvenilen kimseye saklamak için verilen maldır. Söz veyâ hâl ile<br />

yapılan îcâb ve kabûl ile hâsıl olur. Veren ve alan, diledikleri zemân fesh edebilir.<br />

Bâlig olmaları lâzım değildir. Parasız Vedî’a zâyı’ olursa, ödemez. Ödemesi şart<br />

edilirse, sözleşme bâtıl olur. Ücretli olan Vedî’a helâk olunca, ödenir. Mümkin ve<br />

fâideli şartla Vedî’a sözleşmesi câizdir. Vedî’a olan malı kendi malı gibi saklar. Ve-<br />

– 605 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!