22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

(Şerh-i mevâkıf) kitâbı, beşinci mevkıfın birinci mersadında uzun isbât etmekdedir.<br />

Kısacası şöyledir ki, değişmek, başka şey olmak demekdir. Yaratıcı değişince, başka<br />

olur. Yaratıcılığı bozulur. Kitâbımızın üçüncü kısm, 28. ci maddenin 2. ci sahîfesinde<br />

bildirildiği gibi, yaratıcının değişmemesi, hep aynı kalması lâzımdır. Âlemin<br />

sonsuz olamıyacağını anlatdığımız gibi düşünürsek, değişmiyen yaratıcının kadîm olması,<br />

sonsuz var olması lâzımdır. Bunun için, hiç değişmiyen sonsuz var olan bir yaratıcı<br />

vardır. Bu hiç değişmiyen bir yaratıcının ismi (Allah)dır. Allahü teâlâ, kendini<br />

tanıtmak için, insanlara Peygamberler göndermişdir. Son ve en üstün Peygamberi<br />

olan Muhammed aleyhisselâmın hayâtını, üstünlüklerini, doğru yazılmış kitâblardan<br />

okuyan anlayışlı ve insâflı bir kimse, Allahü teâlânın var olduğunu ve Muhammed<br />

aleyhisselâmın Onun Peygamberi olduğunu hemen anlar. Seve seve müslimân<br />

olur. Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselâmın<br />

Onun Peygamberi olduğuna ve Peygamberlerinin en üstünü olduğuna ve bunun her<br />

sözünün doğru, fâideli olduğuna inanmağa (Îmân etmek) ve (Müslimân olmak)<br />

denir. Böyle inanan kimseye (Mü’min) ve (Müslimân) denir. Muhammed aleyhisselâmın<br />

sözlerine (Hadîs-i şerîf) denir. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık<br />

olarak bildirilenlerden birine bile inanmıyana (Kâfir) denir. Aslları Hak teâlânın kelâmı<br />

olan ve sonradan değişdirilip, birer târîh kitâbı hâline çevrilmiş bulunan, Tevrât,<br />

Zebûr ve İncîli, Allah kelâmı zan eden kâfirlere (Ehl-i kitâb), kitâblı kâfir denir.<br />

Yehûdîlerin ve Hıristiyanların çoğu kitâblı kâfirdir. Kendisinde ülûhiyyet sıfatı<br />

bulunduğuna inandıkları bir insanın heykeli, mezârı karşısında secde ederek,<br />

onun herşeyi yapacağına inananlara (Müşrik) veyâ (Putperest) denir. Berehmen, Budist<br />

ve Ateşperestler böyledir. Yehûdîlerin ve hıristiyanların bir kısmı, büyük Kostantinden<br />

sonra, müşrik oldu. Hiçbir dîne inanmayanlara (Ateist) ve (Dehrî) denir.<br />

Komünistler ve Masonlar ve bunların tuzaklarına düşen din câhilleri böyledir.<br />

Müslimânın öğrenmesi lâzım olan ilmlere (Ulûm-i islâmiyye) denir. İslâm bilgileri,<br />

iki kısmdır: Birinci kısmı, (Din bilgileri)dir. Bunlara (Ulûm-i nakliyye) denir.<br />

Ulûm-i nakliyye de ikiye ayrılır: Zâhirî ilmler ve bâtınî ilmler. Birincilere, (Îmân<br />

bilgileri) ve (Fıkh bilgileri) veyâ (Ahkâm-ı islâmiyye) denir. Îmân ve ahkâm-ı islâmiyye<br />

bilgileri, Tefsîr, Kelâm, Fıkh ve ahlâk kitâblarında yazılıdırlar. İkincisi,<br />

(Ulûm-i bâtınıyye), kalb bilgileridir. Bunlar, Resûlullahın mubârek kalbinden çıkıp,<br />

Evliyânın kalblerine gelen bilgilerdir. Bu bilgilere (Tesavvuf) denir. Ahkâm-ı<br />

islâmiyye ve tesavvuf bilgileri, hiç değişmez. İkinci kısmı, (Fen bilgileri) veyâ<br />

(Ulûm-i akliyye)dir. Bunlar, maddelerin, cismlerin yapılarını, değişmelerini inceler.<br />

Tecribe ve hesâb ile öğrenilir. Bu bilgiler, zemân ile değişir. Birinci kısm,<br />

11.ci ve ikinci kısm, 5.ci maddeye bakınız! Din bilgilerini, fen bilgilerine göre değişdiren<br />

kâfirlere (Felesof) ve (Dinde reformcu) denir. Bunlar nakle değil, akla<br />

inanırlar. Din bilgilerini, fen bilgileri ile isbât eden mü’minlere (Hukemâ) denir.<br />

Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık bildirilmemiş, şübheli bilgilere islâm<br />

âlimleri muhtelif ma’nâlar verdi. Böylece, îmân edilecek şeylere, birbirlerinden<br />

farklı inanan yetmişüç fırka meydâna geldi. Bunlardan îmânları doğru olan bir fırkaya<br />

(Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) denildi. Yanlış ma’nâ verenlere (Bid’at ehli) ve sapık<br />

denir. Şî’îler ve Vehhâbîler böyledir. Fen bilgilerine yanlış ma’nâ vererek müslimânın<br />

îmânını bozana (Zındık) ve (Fen yobazı) denir.<br />

Allahü teâlâ, Cenneti ve Cehennemi yaratdı. Her ikisini de dolduracağını bildirdi.<br />

İnsanların ve cinnin çoğu Cehenneme girecekdir. Fekat, mahlûklarının çoğunu<br />

Cennete koyacak, rahmeti gazabını aşacakdır. Çünki, cinnîler, bütün insanların<br />

on katından dahâ çokdur. Melekler de, cinnîlerin on katından dahâ çokdur.<br />

Meleklerin hepsi Cennetde olduğundan, Cennetdekiler dahâ çok oluyor.<br />

Cehennemde kimler sonsuz kalacak? Nemâz kılmıyanlar mı? Günâh işliyenler<br />

mi? Hayır! Cehennemde, Allahü teâlânın düşmânları, sonsuz yanacakdır. Günâh<br />

işliyen müslimânlar, Allahü teâlânın düşmanı değildir. Kabâhatli kullarıdır. Bunlar,<br />

yaramaz, suçlu çocuğa benzer. Yaramaz çocuğa, anası, babası düşman olur mu?<br />

– 1043 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!