22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Öğle nemâzından sonra, yatsıya kadar, talebeye ilm öğretirdi. Yatsıdan sonra<br />

evine gelip, biraz dinlenir, sonra câmi’e gider, sabâh nemâzına kadar ibâdet ederdi.<br />

Bu hâli, Selef-i sâlihînden, Mis’ar bin Kedâm-ı Kûfî ve başka kıymetli kimseler<br />

haber vermişdir.<br />

Ticâret ederek halâl kazanırdı. Başka yerlere mal gönderir, kazancı ile talebesinin<br />

ihtiyâclarını alırdı. Kendi evine bol harc eder, evine harc etdiği kadar da, fakîrlere<br />

sadaka verirdi. Her Cum’a günü, anasının, babasının rûhu için, fakîrlere ayrıca<br />

yirmi altın dağıtırdı. Hocası Hammâdın “rahmetullahi teâlâ aleyh” evi tarafına<br />

ayağını uzatmazdı. Hâlbuki, aralarında yedi sokak uzaklık vardı. Ortaklarından<br />

birinin, çok mikdârda bir malı, islâmiyyete uygun olmıyarak satdığını anlayınca,<br />

bu maldan kazanılan doksanbin akçanın hepsini fakîrlere dağıtıp, hiç kabûl etmedi.<br />

Kûfe şehrinin köylerini haydûdlar basıp, koyunları kaçırmışlardı. Bu çalınan<br />

koyunlar şehrde kesilip, halka satılabilir düşüncesi ile, o günden beri, yedi sene,<br />

Kûfede koyun eti alıp yimedi. Çünki, bir koyunun, en çok yedi yıl yaşayacağını öğrenmişdi.<br />

Harâmdan bu derece korkar, her hareketinde islâmiyyeti gözetirdi.<br />

İmâm-ı a’zam “rahmetullahi aleyh”, kırk sene, yatsı nemâzının abdesti ile sabâh<br />

nemâzı kıldı [ya’nî yatsıdan sonra uyumadı]. Böyle olduğu (Mevdû’ât-ülulûm)<br />

ve (Dürr-ül-muhtâr)da ve (İbni Âbidîn) önsözünde ve (Mîzân-ül-kübrâ)da<br />

senedleri ile yazılıdır. [Bu büyüklerin zevceleri de, kendileri gibi, Allahü teâlâya<br />

ibâdet etmeği, Onun dînine hizmet etmeği zevk edinmişler, kendi haklarını ve zevklerini,<br />

Allah yolunda fedâ etmişlerdi. Eshâb-ı kirâmın hepsi de, zevcelerinin arzûları<br />

ve iznleri ile, Allahın dînini yaymak için uzak yerlere cihâda gitmişler, çoğu<br />

şehîd olup geri dönmemişlerdi. Zevceleri de, bu sevâblara ortak oldukları için sevinmişlerdi.]<br />

Ellibeş def’a hac yapdı. Son haccında, Kâ’be-i mu’azzama içine girip,<br />

burada iki rek’at nemâz kıldı. Nemâzda, bütün Kurân-ı kerîmi okudu. Sonra, ağlayarak<br />

(Yâ Rabbî! Sana lâyık ibâdet yapamadım. Fekat, senin akl ile anlaşılamıyacağını<br />

iyi anladım. Hizmetimdeki kusûrumu, bu anlayışıma bağışla!) diyerek düâ<br />

etdi. O ânda bir ses işitildi ki, (Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın ve bana güzel<br />

hizmet etdin. Seni ve kıyâmete kadar, senin mezhebinde olup, yolunda gidenleri<br />

afv ve magfiret etdim) buyuruldu. Hergün bir ve her gece bir kerre Kur’ân-ı kerîmi<br />

hatm ederdi. Bunlar (Dürr-ül-muhtâr)da ve (İbni Âbidîn)in önsözünde ve<br />

(Hayrât-ül-hisân)da ve (Mir’ât-i kâinât)da yazılıdır. (Mir’ât)da, (Hazânet-ülmüftîn)<br />

sonunda yazılı olduğu da bildirilmekdedir. Bir rek’at nemâzda Kur’ân-ı<br />

kerîmin hepsini hatm etmek, yalnız, Osmân bin Affân ve Temîm-i Dârî ve Sa’îd<br />

bin Cübeyr ve imâm-ı a’zam Ebû Hanîfeye nasîb olmuşdur. (Şir’at-ül-islâm)da diyor<br />

ki, (Kur’ân-ı kerîmi kırk günde hatm etmek müstehabdır. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” senede bir kerre hatm ederdi. Çünki, Onun mubârek kalbinde<br />

yerleşmişdi. Kur’ân-ı kerîmi okurken, ma’nâsını düşünmek ve kalbine yerleşdirmek<br />

lâzımdır. Bunun için, üç günden önce hatm etmeği yasak etmişdir. Osmân<br />

bin Affân, Zeyd bin Sâbit, Abdüllah ibni Mes’ûd, Übeyy-übnül Kâ’b-il-Hazrecî<br />

ve birçok sahâbîler “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”, haftada bir kerre<br />

hatm ederlerdi. Âbidler, haftada iki kerre, ilm neşr edenler, haftada bir kerre hatm<br />

okumalıdır). Hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîmi üç günden önce hatm eden, ma’nâsını<br />

anlayamaz) buyuruldu. Hadîs-i şerîf, bir nemâzı hatm ile kılmağı yasaklamamakdadır.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” süâl edenlerin, hâline ve işine<br />

uygun bir zemânda hatm etmesini emr buyururdu.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, İmâm-ı a’zamın geleceğini haber verdi.<br />

(Diyâ-i ma’nevî)de ve (Mevdû’ât-ül-ulûm)da ve (Hayrât-ül-hisân)da ve<br />

(Mir’ât-i kâinât)da ve (Dürr-ül-muhtâr)da yazılı olan ve (İbni Âbidîn)de sahîh olduğu<br />

bildirilen hadîs-i şerîfde, (Âdem ve bütün Peygamberler “aleyhimüsselâm”,<br />

benimle öğündüğü gibi, ben de, ümmetim içinde, soy adı Ebû Hanîfe, ismi Nu’mân<br />

olan bir kimse ile öğünürüm ki, ümmetimin ışığı olacakdır. Onları, yoldan çıkmak-<br />

– 440 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!