22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sâatden bir dakîkadan az farklı olur. Hakîkî ve vasatî gün uzunlukları aynı iken,<br />

sonraki günlerde hâsıl olan farklara (Ta’dîl-i zemân) denir. Gece-gündüz uzunluklarının<br />

ve gurûbî ve ezânî zemânların (Ta’dîl-i zemân) ile alâkası yokdur. Ezânî sâatlarda<br />

gün ve sâat uzunlukları, hakîkî güneşin gün sâat uzunlukları kadardır. Bunun<br />

için, hergün gurûb vaktinde, ayârları 12 yapılarak, vasatî gün uzunluğunu değil,<br />

hakîkî gün uzunluğunu gösterirler.<br />

Ezânî sâat makinesinin ayârı, her akşam, vasatî sâate göre hesâb edilen şer’î gurûb<br />

vaktinde 12 yapılır. Hergün, gurûb vakti gerilerken ileri, ilerlerken geri alınır.<br />

Vasatî bir ezânî gün uzunluğu ve Ta’dîl-i zemân yokdur. 1193 [m. 1779] senesinde<br />

Erzurumda hâzırlanmış olan (Mi’yâr-ı evkat) takvîminde diyor ki, (Gölgenin<br />

en kısa olduğu hakîkî zevâl vaktinde, ezânî sâat makinesi, takvîmde yazılı zuhr vaktinden,<br />

temkin zemânı geri alınır). Ezânî sâat makinesinin ayârını tashîh için, vasatî<br />

sâat herhangi bir nemâz vaktine gelince, ezânî sâat de, bu nemâzın, takvîmde<br />

yazılı vaktine getirilir. Vasatî ve ezânî sâatleri ayârlamak için, bir noktadan geçen<br />

(Nısf-ün-nehâr) ve kıble istikâmetlerinde iki hat çizilir. Bu noktaya bir çubuk<br />

dikilir. Çubuğun gölgesi, birinci hat üzerine gelince, sâat makinesi zevâl vaktine,<br />

ikinciye gelince, kıble sâatine getirilir. Gurûb vaktinin değişmesi bir dakîkadan az<br />

olduğu günlerde, ezânî sâatin ayârı değişdirilmez. İstanbulda altı ayda 186 dakîka<br />

ileri, altı ayda da 186 dakîka geri alınmakdadır. Bu sâat makineleri, zemân mikdârlarını,<br />

ezânî günün başladığı vakte göre ölçmekdedir. Nemâz vaktleri ise, gurûbî<br />

güne göre hesâb ediliyor. Ezânî gün, gurûbî günden (Temkin zemânı) sonra<br />

başladığı için, hesâb ile bulunan gurûbî vaktlerden Temkin çıkarılarak, nemâz vaktleri,<br />

ezânî vakte çevrilir. Gurûbî ve ezânî zemân hesâblarında, ta’dîl zemân hiç kullanılmaz.<br />

Erd [yer] küresi, kendi mihveri [ekseni] etrâfında batıdan doğuya döndüğü<br />

için, doğudaki yerler, batıdaki yerlerden dahâ önce güneşi görüyor. Doğuda nemâz<br />

vaktleri dahâ önce geliyor. Erdin iki kutbundan geçen, üçyüzaltmış tûl [meridyen]<br />

yarım dâiresi düşünülmüş ve Londra şehrinden geçen yarım çenber, başlangıç<br />

olarak kabûl edilmişdir. Müteâkib iki yarım çenber arasında bir derecelik<br />

zâviye [açı] vardır. Yer küresi dönerken, bir şehr, bir sâatde, onbeş derece şarka<br />

[doğuya] gidiyor. Aralarında bir tûl [boylam] derecesi uzaklık olan aynı arz derecesindeki<br />

iki şehrden, şarkda olanda, nemâz vaktleri dört dakîka önce oluyor. Aynı<br />

tûl dâiresi üzerinde bulunan yerlerin müşterek tek bir hakîkî zevâl vaktleri vardır.<br />

Gurûbî zevâl ve zuhr vaktleri ve diğer nemâz vaktleri, arz derecelerine göre<br />

birbirlerinden farklıdır. Arz dereceleri artdıkca, tulû’ ve gurûb vaktleri, yazın<br />

zevâl vaktinden uzaklaşır. Kışın yaklaşır. Herhangi birşeyin mikdârı, belli bir<br />

yerden, meselâ sıfırdan başlayarak ölçülür. Sıfırdan dahâ uzak olana dahâ çokdur<br />

denir. Sâat makinesini sıfırdan başlatmak, ayârını sıfıra veyâ 12 ye getirmekle olur.<br />

Belli bir hâdisenin [işin] başladığı zemâna, bu hâdisenin (vakt)i denir. Sadaka-i fıtrın<br />

vâcib olma zemânı böyledir. Ya’nî, bayramın birinci günü, fecr tulû’ ederken<br />

vâcib olur. Bir sâat evvel îmâna gelen veyâ dünyâya gelen veyâ bir sâat sonra ölen<br />

kimselere vâcib olur. Bir sâat sonra îmâna veyâ dünyâya gelene vâcib olmaz. Bir<br />

vakt, bir an kadar kısa zemân olabileceği gibi, uzun bir zemân parçası da olabilir.<br />

Bu takdîrde, bu vaktin evveli ve sonu olur. (Şer’î zevâl vakti) ve (Nemâz vaktleri)<br />

ve (Kurban kesmenin vâcib olması) böyledir.<br />

Doğuda bulunan şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârları, batıda bulunan<br />

şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârlarından ileri olur. Zuhr vakti,<br />

ya’nî öğle nemâzının şer’î vakti, her yerde, hakîkî zevâl vaktinden Temkin kadar<br />

sonra başlar. Mahallî zemân makinelerinin ayârları, birbirlerinden, tûl derecelerine<br />

göre farklı oldukları için, aynı arz derecesi üzerinde bulunan yerlerin mahallî<br />

zemân makinelerinde nemâz vaktleri, tûl derecelerinin değişmesi ile değişmez.<br />

Ezânî zemân makineleri, eskiden de, şimdi de, hep mahallîdir. Her mahallin<br />

– 189 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!