22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Gençliğinde kelâm ilmine ve ma’rifete çalışıp, pek mâhir oldu. Sonra, imâm-ı<br />

Hammâda onsekiz yıl hizmet edip yetişdi. Hammâd vefât edince, onun yerine, müctehid<br />

ve müftî oldu. İlmi, üstünlüğü her yere yayıldı. İlmi, fazîleti, zekâsı, anlayışı,<br />

zühd ve takvâsı, emâneti, çabuk cevâblı olması, dîne bağlılığı, doğruluğu ve bütün<br />

insanlık olgunluklarında, herkesin üstünde idi. Zemânında bulunan ve sonra<br />

gelen bütün müctehidler ve başka âlimler, üstün kimseler, hattâ hıristiyanlar,<br />

kendisini hep medh etmiş, övmüşdür. İmâm-ı Şâfi’înin (Fıkh bilgisinde, herkes, Ebû<br />

Hanîfenin çocuklarıdır) buyurduğu (Hayrât-ül-hisân) ve (Mîzân-ül kübrâ) ve<br />

(Mir’ât-i kâinât) ve (Mevdû’ât-ül-ulûm)da yazılıdır. Hâfız Zehebî, (Es-sahîfe fî menâkıb-i<br />

Ebî Hanîfe)de ve İbni Hacer-i Mekkî, (Kalâid-ül-ukbân fî-menâkıb-in<br />

Nu’mân)da ve Hamevî, (Eşbâh) şerhinin başında ve Muhammed bin Yûsüf, (Sîret-i<br />

Şâmî)de ve müftî Mahmûd Pişâvürî, fârisî (Huccet-ül-islâm) kitâbında, imâmı<br />

Şâfi’înin (Fıkh âlimi olmak istiyen, Ebû Hanîfenin kitâblarını okusun!) dediği<br />

ve bunu imâm-ı Müzenînin haber verdiğini yazmakdadırlar. Bir kerre de (Ebû<br />

Hanîfe ile teberrük ediyorum. Hergün, mezârını ziyâret ediyorum. Zor bir durumda<br />

kalınca, Onun kabrine gidip, iki rek’at nemâz kılarım. Allahü teâlâya yalvarırım.<br />

Dileğimi verir) buyurduğunu, yine bu kitâblar yazmakda ve (İbni Âbidîn) önsözünde<br />

ve (Şevâhid-ül-hak) yüzaltmışaltıncı sahîfede bunu îzâh etmekdedir.<br />

(Gâliyye)de diyor ki, (İmâm-ı Şâfi’î, Ebû Hanîfenin kabri yanında sabâh nemâzını<br />

kılar, Ona hurmeten, kunût okumazdı. Yeryüzünde Ebû Hanîfeden üstün âlim<br />

yokdu). İmâm-ı Şâfi’î, İmâm-ı a’zamın ikinci talebesi olan imâm-ı Muhammedin<br />

talebesi idi. (Allahü teâlâ, bana ilmi iki kimseden ihsân etdi. Hadîsi, Süfyân bin<br />

Uyeyneden, fıkhı, Muhammed Şeybânîden öğrendim) buyurdu. Bir kerre de (Din<br />

bilgilerinde ve dünyâ işlerinde, kendisine minnetdâr olduğum bir kişi vardır. O da,<br />

imâm-ı Muhammeddir) buyurdu. Yine imâm-ı Şâfi’î buyurdu ki, (İmâm-ı Muhammedden<br />

öğrendiklerimle, bir hayvan yükü kitâb yazdım. O olmasaydı, ilmden<br />

birşey edinemiyecekdim. İlmde, herkes, Irâk âlimlerinin çocuklarıdır. Irâk âlimleri<br />

de, Kûfe âlimlerinin talebesidir. Kûfe âlimleri ise, Ebû Hanîfenin talebesidir).<br />

İmâm-ı a’zam, dörtbin kimseden ilm aldı. Hanefî mezhebinde, beşyüzbin din<br />

mes’elesi çözülmüş, hepsi cevâblandırılmışdır.<br />

İmâm-ı a’zamın takvâsı çok fazla idi. Halâl yimek için, ticâret yapardı. Ortakları<br />

vardı. Şübheli sandığı binlerle lira kazancı, fakîrlere ve din adamlarına dağıtırdı.<br />

Yüzlerce talebesini kendi kazancından besler, ihtiyâclarını giderirdi. Otuz yıl,<br />

hergün oruc tutdu. [Yalnız bayramlarda beş gün tutmazdı.] Geceleri nemâz kıldı.<br />

Günün çok sâatini, mescidde ders vermekle, halkın sorularını cevâblandırmakla<br />

geçirirdi. Geceleri, mescidde ve evinde, sâhibine ibâdet ederdi. Kırk yıl, yatsının<br />

abdesti ile sabâh nemâzını kıldı. Çok kerre, bir rek’atda veyâ iki rek’atda bütün<br />

Kur’ân-ı kerîmi okurdu. Ba’zan da, yalnız bir azâb veyâ rahmet âyetini nemâzda<br />

veyâ nemâz dışında tekrâr tekrâr okuyup, hıçkıra hıçkıra ağlar, sızlardı. İşitenler,<br />

hâline acırdı. Fakîrler gibi giyinirdi. Ba’zan da, Allahü teâlânın ni’metlerini göstermek<br />

için çok kıymetli elbise giyerdi. Ellibeş kerre hac yapdı. Yalnız rûhu kabz<br />

olunduğu yerde, yedibin kerre hatm-i Kur’ân okumuşdu. (Ömrümde bir kerre güldüm.<br />

Ona da pişmânım) demişdir. Az söyler, çok düşünürdü. Ba’zı din konularında,<br />

talebesi ile münâzara, konuşma yapardı. Bir gece, yatsı nemâzını cemâ’at ile<br />

kılıp çıkarken, bir ayağı kapının dışında, bir ayağı dahâ mescidde iken, bir konu<br />

üzerinde, talebesi Züfer ile sabâh ezânına kadar konuşup, ikinci ayağını dışarı çıkarmadan,<br />

sabâh nemâzını kılmak için, yine mescide girmişdir. İmâm-ı Alî “radıyallahü<br />

anh” (Dörtbin dirheme kadar nafaka câizdir) buyurdu diyerek, kazancının<br />

dörtbin dirheminden fazlasını fakîrlere dağıtırdı. Yezîd bin Amr, Kûfe şehrine<br />

vâlî ve hâkim yapmak istedi. Kabûl buyurmadı. Habs edip döğdürdü. Mubârek<br />

başı, yüzü şişdi. Ertesi gün, İmâmı “rahmetullahi teâlâ aleyh” çıkarıp tekrâr teklîf<br />

ve sıkışdırdıkda (Danışayım) buyurup izn aldı. Mekke-i mükerremeye gidip, beş<br />

altı yıl orada kaldı.<br />

– 443 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!