22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ler. Yâhud, âhıretde müttekîlerin derecesinden düşmemek için sakınırlar. Bunun<br />

içindir ki, Hasen bin Alî “radıyallahü anhümâ” çocuk iken zekât malından ağzına<br />

bir hurma koymuşdu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Pis pis, onu at!)<br />

buyurmuşdu. Halîfe Ömer bin Abdül’azîzin yanına ganîmet eşyâsından misk getirdiler.<br />

Burnunu tıkadı. Bunun fâidesi kokusudur. Bu ise, müslimânların hakkıdır<br />

dedi. Büyüklerden biri, bir gece, bir hastanın başında bekliyordu. Hasta ölünce<br />

kandili söndürdü. Kandilin yağı, şimdi vârislerin hakkı oldu dedi. Halîfe Ömer<br />

“radıyallahü anh” ganîmet malından bir parça miski evine bırakmışdı. Birgün<br />

eve gelince, âilesinin baş örtüsünden misk kokusu duydu ve sordu. Miski yerine<br />

koyuyordum, elim kokdu. Elimi baş örtüme sürdüm deyince, Ömer “radıyallahü<br />

anh” baş örtüsünü alıp iyice yıkadı, kokusu kalmayınca geri verdi. Bunun zararı<br />

yok idi. Lâkin Ömer “radıyallahü anh”, âdet olmasını önlemek istedi. Harâm<br />

korkusu ile halâli terk ederek, müttekîler sevâbına kavuşmak istedi. Ahmed bin<br />

Hanbelden sordular ki, hadîs-i şerîf yazılı bir kâğıd bulan kimse, sâhibine sormadan,<br />

bunun kopyasını alabilir mi? Hayır dedi.<br />

İnsan, mubâh olan dünyâ işlerine çok dalarsa, şübheli olanları yapmağa başlar.<br />

Belki, halâlden çok yiyen, müttekîlerin derecesine eremez. Çünki, mi’de halâl ile<br />

dolunca, şehvet harekete gelir. Câiz olmıyan şeyler yapılabilir. Kadınlara, kızlara<br />

bakmak tehlükesi baş gösterir. Zenginlere, mal, mülk, mevkı’ sâhiblerine imrenerek<br />

bakmak da, dünyâ hırsını artdırır. Onlar gibi olmak ister. Harâm toplamağa<br />

başlar. Bunun içindir ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Dünyâya<br />

gönül bağlamak, günâhların başıdır) buyurdu. Ya’nî mubâh olan şeylere düşkün<br />

olmak, kalbi dünyâya çevirir. Çok mal toplamak ister. Bunu da, günâh işlemeden<br />

yapamaz. Mal toplamağı düşündükce, Allahü teâlâyı unutmağa başlar. Bütün<br />

kötülüklerin başı, kalbin Allahü teâlâdan gâfil olmasıdır. Süfyân-ı Sevrî, birisi<br />

ile birlikde evin kapısında duruyordu. Önlerinden, süslenmiş bir adam geçdi. Arkadaşı,<br />

bu adama bakarken, Süfyân mâni’ olup, eğer sizler bakmamış olsanız,<br />

böyle isrâf yapmaz idi. Bunun isrâf günâhına, siz de ortak oluyorsunuz buyurdu.<br />

[Kur’ân-ı kerîmi, mevlidleri mûsîki ile, gazel okur gibi okuyan hâfızların da, günâha<br />

girmelerine sebeb, onları dinliyenlerdir. Günâha sebeb olanlar, işliyenler gibi<br />

azâb görecekdir.]<br />

Dördüncü derece — Sıddîkların vera’ıdır. Sıddîklar, harâma sebeb olmak korkusu<br />

bulunmıyan halâllerden de sakınır. Bunları meydâna getiren sebeblerden birine<br />

harâm karışmış olmasından çekinirler. Meselâ, Bişr-i Hâfî “kaddesallahü<br />

teâlâ esrârehül’azîz”, sultânların veyâ adamlarının yapdırdığı çeşmelerden su içmezdi.<br />

Ba’zıları, hacca giderken, sultânların yapdırdığı su kanallarından sulanmış<br />

bağların üzümlerini yimezdi. Birinin yolda, na’lını kopmuşdu. Sultân geçiyordu.<br />

Gece, onun ışığı ile, na’lınını bağlamadı. Bir gece, bir kadın iplik iğriyordu. Sultân<br />

geçdi. İpliğini sultân ışığı ile bükmemek için, sultân geçinceye kadar işlemedi.<br />

Zünnûn-i Mısrîyi habs etmişlerdi “kaddesallahü teâlâ esrârehül’azîz”. Günlerce<br />

aç kalmışdı. Bir kadın, iplik parası ile hâzırladığı yemekden gönderdi. Yimedi.<br />

Kadın işitince, üzüldü. Halâl para ile yapdığımı biliyorsun, niçin yimedin dedi. Evet<br />

yemek halâl idi. Fekat, zâlimin tabağı içinde getirdiler buyurdu. Yemeği zindâncıların<br />

tabağında getirmişlerdi.<br />

Sıddîkların vera’ı, en yüksek derecededir. Fekat, bu derecede olmıyanlar, vesveseye<br />

düşer. Fâsıkların elinden birşey yimezler. İş böyle değildir. Fâsıkdan değil,<br />

zâlimden kaçınmak lâzımdır. Zâlim, başkasının hakkını kullanandır. Harâm yimekdedir.<br />

Fekat, meselâ zinâ yapan kimsenin kazancı zinâdan değildir ki, harâm olsun.<br />

Harâmdan sakınmak vera’dır. Yoksa çamaşır yıkarken, su kullanırken, acabâ<br />

temiz mi diye vesvese etmek, vera’ değildir. Sıddîklar, böyle vesvese yapmazdı.<br />

Her buldukları su ile abdest alırlardı. Elbisenin, suyun temizliğinde vesvese etmek,<br />

gösteriş yapmağa yaklaşır ve nefsin hoşuna gider. Hâlbuki, Sıddîkların ve-<br />

– 609 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 2-F:39

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!