22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

le söylemenin câiz olduğu bildirilmişdir. Burada söze değil, ma’nâya bakılır. Bunun<br />

gibi, fakîre verilen hediyye, sadaka olur. Zengine verilen sadaka da hediyye<br />

olur. [(VEKÂLET)e bakınız!]. İbni Hacer-i Hiytemî “rahmetullahi teâlâ aleyh”,<br />

Evliyânın kabrlerine nezr yapılırken, onun çocuklarına veyâ talebesine yâhud<br />

orada bulunan fakîrlere sadaka olması gibi başka bir (Kurbet), ya’nî, başka bir hayr<br />

niyyet edilirse, bu nezrin sahîh olacağına fetvâ vermişdir. Böyle nezrlerin, niyyet<br />

edilen kimselere verilmesi lâzımdır. Şimdi türbelere yapılan nezrlerin hepsinde böyle<br />

niyyet edilmekdedir. Velîye nezr sözünden bunu anlamak lâzımdır. Geçmiş Evliyâya<br />

dil uzatmak, onlara câhil demek, sözlerinden islâmiyyete uymıyan ma’nâlar<br />

çıkarmak, öldükden sonra da kerâmet gösterdiklerine inanmamak ve ölünce<br />

velîlikleri biter sanmak ve onların kabrleri ile bereketlenenlere mâni’ olmak,<br />

müslimânlara sû’i zan, zulm etmek, mallarını gasb etmek gibi ve hased, iftirâ ve yalan<br />

söylemek ve gıybet etmek gibi harâmdır. (Hadîka)dan terceme temâm oldu.<br />

(Hadîka)da, yüzseksenikinci sahîfede diyor ki, (Buhârînin, Ebû Hüreyreden “radıyallahü<br />

anh” haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, kulum farzları yapmakla<br />

bana yaklaşdığı gibi başka şeyle yaklaşamaz. Kulum nâfile ibâdetleri yapınca, onu<br />

çok severim. Öyle olur ki, benimle işitir. Benimle görür. Benimle herşeyi tutar. Benimle<br />

yürür. Benden her ne isterse veririm. Bana sığınınca, onu korurum buyurdu)<br />

denilmekdedir. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, farzlarla birlikde nâfile ibâdetleri yapan,<br />

Allahü teâlânın sevgisini kazanır. Bunların düâları kabûl olur. Sa’îd bin İsmâ’îl<br />

Ebû Osmân Hayrî Nîşâpûrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki, bu hadîs-i şerîf,<br />

onun görmek, işitmek, gitmek, tutmak gibi her çeşid istediklerini, hemen ihsân<br />

ederim demekdir). Üçüncü kısmda sonsöz sonuna bakınız! (İşlerinizde sıkışdığınız<br />

zemân, kabrde olanlardan yardım isteyiniz!) hadîs-i şerîfi de, Allahü teâlânın,<br />

sevdiği kullarına, ölü iken de bu kuvveti vermiş olduğunu göstermekdedir.<br />

İmâm-ı Birgivî, (Etfâl-ül-müslimîn) risâlesinde, (Bir mü’minin kabrini ziyâret<br />

ederken, yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselâm hurmetine, buna azâb yapma denirse,<br />

Allahü teâlâ, kıyâmete kadar azâbını durdurur) hadîs-i şerîfini yazmakdadır.<br />

Kabrdeki meyyitde his bulunduğunu bildiren çok hadîs-i şerîf vardır. Eshâb-ı<br />

kirâm ve Tâbi’în-i ızâm (Kabr-i se’âdet)i ziyâret ve istigâse ederdi. Bunun için çok<br />

kitâb yazılmışdır. (Hısn-ül-hasîn)de düâ âdâbını anlatırken (Düânın kabûl olması<br />

için, Peygamberleri “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve sâlih kulları vesîle etmelidir.<br />

(Buhârî)deki hadîs-i şerîfde böyle bildirildi) buyurmakdadır.<br />

Alî Râmîtenî hazretleri buyurdu ki, (Günâh işlememiş bir dil ile düâ ediniz ki,<br />

kabûl olsun!). Ya’nî, Hudâ dostlarının huzûrunda tevâzu’ eyleyiniz, yalvarınız da,<br />

sizin için düâ etsinler. İstigâse, ya’nî bir Velîye tevessül de, bu demekdir.<br />

Abdülvehhâb oğlunun, Ehl-i sünneti, puta ve mezâra tapan kâfirler gibi bilmesi<br />

ve Ehl-i sünneti öldürmeğe ve mallarını almağa halâl demesi, nasslara [ya’nî âyetlere,<br />

hadîslere] yanlış ma’nâ verdiği içindir. (Buhârî)deki hadîs-i şerîfde Peygamberimiz<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, (Kâfirler, kâfirler için gelmiş olan âyet-i kerîmeleri,<br />

müslimânlara yükletirler) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, (Müslimân ismini<br />

taşıyanlardan en çok korkduğum kimse, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını, yerinden<br />

değişdirenlerdir) buyurdu. Bu hadîs-i şerîfler, böyle zındıkların meydâna çıkacağını<br />

ve bunların dalâletde olduklarını haber vermekdedir.<br />

Mezârları ziyâret ile tevessül eden kâfir olsaydı, Peygamberimiz ile de tevessül<br />

edilmezdi. Hâlbuki, O, dünyâya gelmeden önce ve dünyâda diri iken ve vefâtından<br />

sonra, hep tevessül edilmişdir. (Şevâhid-ül-hak) yüzelliüçüncü [153] sahîfede yazılı,<br />

İbni Mâce hadîsinde, Peygamberimiz (Allahümme innî es’elüke bihakkıssâ’ilîne<br />

aleyke), ya’nî (Yâ Rabbî! Senden isteyip de, verdiğin kimselerin hâtırı için,<br />

senden istiyorum!) derdi ve böyle düâ ediniz buyururdu. Hazret-i Alînin “radıyallahü<br />

anh” annesi Fâtımayı “radıyallahü anhâ” kendi mubârek elleri ile mezâra koyunca,<br />

(İgfir li ümmî Fâtımate binti Esed ve vessi’aleyhâ medhaleha bi-hakkı Ne-<br />

– 449 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 2-F:29

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!