22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lerinden îmânlarını çıkarır. Bid’at sâhibini sevmeyenin ibâdeti az olsa da, Allahü<br />

teâlânın bunu afv buyurmasını ümmîd ederim. Yolda bid’at sâhibine karşı gelirsen,<br />

yolunu değişdir) ve (Süfyân bin Uyeyneden işitdim, buyurdu ki, bid’at sâhibinin<br />

cenâzesinde bulunan kimseye cenâzeden ayrılıncaya kadar, Allahü teâlâ gazab<br />

eder) buyurdu. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Bir kimse, bir<br />

bid’at meydâna çıkarsa veyâ bir bid’ati işlese, Allahü teâlânın ve meleklerin ve bütün<br />

insanların la’neti, onun üzerine olsun. Onun ne farzları, ne de, nâfile ibâdetleri<br />

kabûl olmaz) buyurdu. Abdülkâdir-i Geylânînin sözü burada temâm oldu.<br />

Sôfiyye-i kirâmın yolu kimseye karışmamak olsaydı, bunların birisi (Sôfiyye arasından<br />

nikâr kalkınca bunlarda hayr kalmaz) buyurmazdı. Şeyh-ul islâm Hirevî Abdüllah<br />

Ensârî buyurdu ki, (Sôfiyye arasında emr-i ma’rûfa ve nehy-i münkere nikâr<br />

denir). [Nikâr kalkınca diyen, Ebül-Hasen Alî bin Muhammed Müzeyyen<br />

olduğu, (Nefehât)de Ebû Sa’îd-i Harrâz anlatılırken yazılıdır.] Sôfiyye-i aliyyeye<br />

bu sûretle iftirâ eden, düşünmüyor mu ki, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, kıyâmetdeki<br />

sevâblar ve azâblarla doludur. Günâh işliyenlere hâzırlandığı bildirilen<br />

şiddetli azâblara inanan kimse, din kardeşini bu tehlükeden kurtarmak istemez mi?<br />

Ona, elîm azâbdan kurtulmak yolunu göstermez mi? Bir a’mânın yolunda kuyu veyâ<br />

ateş bulunursa, yâhud bir kimse, başka bir dünyâ tehlükesine düşerse, bunlar<br />

elbette bu kimseye bildirir ve kurtuluş yolunu gösterir. Kendi hâline bırakmazlar.<br />

O hâlde, dahâ elîm ve şiddetli ve sonsuz olan âhıret azâbını niçin bildirmesinler ve<br />

kurtuluş yolunu göstermesinler? Bildirmeyen ve göstermeyen, âhıret azâbını kabûl<br />

etmiyor, inanmıyor ve kıyâmet gününe îmân etmiyor demekdir.<br />

Allahü teâlâ, kimseye karışılmamasını sevseydi, Peygamberleri göndermez,<br />

dinleri bildirmez, insanları islâm dînine da’vet etmez ve diğer dinlerin yanlış, bozuk<br />

olduğunu haber vermezdi ve geçmiş Peygamberlere inanmayanları azâblarla<br />

helâk eylemezdi. Herkesi kendi hâline bırakır, kimseye birşey emr etmez ve inanmayanlara<br />

azâb yapmazdı. Allahü teâlâ, müslimânlara [ya’nî islâm devletine, insanların<br />

islâmiyyeti işitmelerine, müslimân olmalarına mâni’ olan] kâfirler ile cihâd<br />

etmeği niçin emr eyledi? Hâlbuki, cihâdda kâfirler için eziyyet ve ölüm olduğu<br />

gibi, müslimânlara da vardır. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde cihâd için<br />

ve cihâd eden devletler için ve şehîdler için fazîletler, meziyyetler ne sebebden bildirildi?<br />

İslâm düşmanlığı yapan zâlim krallara saldırmak, onlara sıkıntı vermek ve<br />

Allahü teâlânın bu mahlûklarını harâb etmek, niçin emr olundu? Nitekim insana,<br />

kendi nefsine düşmanlık etmesini ve nefslerin, Allahü teâlâya düşman olduğunu<br />

bildirdi ve nefs ile cihâd etmeğe cihâd-ı ekber ismini verdi ve Allahü teâlâ neden<br />

rızâsını ve yakınlığını bu cihâda bağladı? Allahü teâlâ, niçin nefsleri kendi başına<br />

bırakmadı? Demek ki bunlar, Allahü teâlânın düşmanlarıdır. Allahü teâlâ, düşmanlarından<br />

intikâm alınmasını istemekdedir. Allahü teâlâ nihâyetsiz merhametinden<br />

dolayı, evvelâ Peygamberleri “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” sonra bunların<br />

yerine, Evliyâyı ve Ulemâyı da’vetci gönderdi. Bunların dilleri ve kalemleri<br />

ile sevâblarını ve azâblarını bildirerek, özre ve behâneye yol bırakmadı. Allahü<br />

teâlânın irâdesini ve âdetini kimse değişdiremez. Hakîkati bilmeyenlerin ve görmiyenlerin<br />

sözü ile, nizâm-ı âlem bozulmaz. Allahü teâlâ, isteseydi, herkesi doğru<br />

yola hidâyet eder, Cennete sokardı. Fekat, ezelde Cehennemi insanla ve cinle<br />

doldurmak istedi. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlayabilen bir kimse, Ona sebebini<br />

soramaz.<br />

Korkusundan Ona kim ağız açabilir;<br />

Teslîm olmakdan başka ne yapılabilir?<br />

Peygambere “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi’ olan, insanları da’vet etmekde<br />

ve emr-i ma’rûf, nehy-i münker etmekde de tâbi’ olur. Bunları yapmayan, Ona tâbi’<br />

olmuş değildir. Azgın kâfirler, Allahü teâlânın düşmanı olmasaydı, (Buğd-ı fil-<br />

– 91 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!