22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

[Kur’ân-ı kerîmi tegannî ile, kelimeleri değişdirerek okumanın harâm olması,<br />

buradan da anlaşılmakdadır.] Ba’zı esnaf, kendi adı olduğu için, bu mubârek ismleri,<br />

ayakkabıların, terliklerin içine reklâm olarak yazıyor; satın alan da ayağına<br />

giyerek, üstüne basıyor. Yazanın ve giyenin îmânlarının gitmesinden korkulur.<br />

(İbni Âbidîn) üçüncü cildde buyuruyor ki, (Îmân), Muhammed aleyhisselâmın<br />

Allahü teâlâdan getirdiği sözbirliği ile bildirilmiş olan şeylerin hepsini kalbin tasdîk<br />

etmesi, ya’nî inanması demekdir. Allahü teâlânın var ve bir olduğuna, tekrâr<br />

dirileceğimize, nemâz kılmanın, Ramezân ayında oruc tutmanın farz olduğuna, şerâb<br />

içmenin, [kadınların başlarını, saçlarını, bacaklarını yabancı erkeklerin yanında<br />

açmalarının] harâm olduğuna inanmak böyledir. İnandığını söyliyenin (Mü’min),<br />

ya’nî (Müslimân) olduğu anlaşılır. Puta tapmak, Kur’ân-ı kerîmi pisliğe atmak gibi,<br />

küfr alâmeti olan birşeyi yapan kâfir olur. Abdestsiz olduğunu bilerek nemâz<br />

kılmak, sünnet olan bir işi beğenmemek de küfr olur. Âyet-i kerîmeden ve mütevâtir,<br />

ya’nî her yerde bilinen hadîs-i şerîfden açıkca anlaşılmış olmıyan veyâ açık<br />

ise de, icmâ’ ile bildirilmiş olmıyan birşeyi inkâr eden, kâfir olmaz. Harâm olduğu<br />

açıkca bildirilmiş bir şeye halâl diyen kâfir olur. Şerâb içmek, domuz eti yimek<br />

böyledir. Aslı halâl ise de, bir sebeb ile harâm olan bir şeye halâl diyen kâfir olmaz.<br />

Başkasının malını almak böyledir. Bir müslimânın bir sözü veyâ bir işi<br />

(Te’vîl) olunabilirse, ya’nî birçok bakımdan kâfir olacağını gösterse, bir bakımdan<br />

kâfir olmayacağını gösterirse, bu bir bakımı anlamalı, ona kâfir dememelidir. O<br />

bir bakımdan söylemediğini bildirirse, kâfir olur. Sözün küfre sebeb olmasında,<br />

âlimlerin sözbirliği yoksa, o sözü söyliyene kâfir denemez.<br />

Mürted olana nasîhat etmek, şübhesini gidermek müstehabdır. Mühlet isterse,<br />

üç gün habs olunur. Yine tevbe etmezse, mahkeme katline karâr verir. Dâr-ül-harbe<br />

kaçıp, sonra esîr alınırsa da böyledir. Nasîhat etmeden öldürülmesi mekrûhdur.<br />

[(Hadîka) ikinci cild, yüzdoksansekizinci sahîfede diyor ki, (Erkek ve kadından biri<br />

mürted olunca, nikâhları fesh olur. Sonraki çocukları veled-i zinâ olur. Erkek<br />

tevbe ederse, tecdîd-i nikâh etmeleri lâzım olur. Fekat kadın nikâh yapmağa zorlanmaz.<br />

Kadın mürted oldu ise, tevbe etmesi ve sonra nikâhının yenilenmesi için<br />

zorlanır. Talâk olmadığı için hulle lâzım değildir. Sözbirliği olmıyan şeyi inkâr eden,<br />

tevbe edince, nikâhını tâzelemesi ihtiyâtlı olur, ya’nî iyi olur).] Mürted olunca, malları<br />

mülkünden çıkar. Hepsi elinden alınır. Tevbe ederse, kendine geri verilir. Ölürse<br />

veyâ Dâr-ül-harbe, ya’nî Fransa, İtalya gibi kâfir memleketlerinden birine giderse<br />

müslimân vârislerine verilir. Müslimân olup dâr-ül-islâma gelirse, vârislerinde<br />

geri kalan alınıp, kendisine verilir. Mürted iken kazandıkları ise, Fey’ olur. Beytül-mâlın<br />

olur. Cizye kısmından hakkı olanlara verilir. Dâr-ül-harbde kazandıkları,<br />

esîr alınınca, müslimânlara Fey’ olur. [(Hindiyye) ve (Kâdîhân).] Orada ölürse,<br />

kâfir olan vârislerinin olur. Mürtedin hiçbir ibâdeti sahîh olmaz. Hiçbir kadın<br />

ile nikâhı sahîh olmaz. Esîr alınınca, köle ve câriye yapılmayıp, erkek katl, kadın<br />

habs olunur. Kesdiği ve avladığı yinilmez. Şâhidliği kabûl olmaz. Kimseye vâris olamaz.<br />

Mürted iken Dâr-ül-islâmda kazandıklarına kimse vâris olmaz. Dâr-ül-islâmdaki<br />

ticârî mu’âmeleleri, İmâm-ı a’zama göre askıda kalıp, müslimân olursa nâfiz<br />

olur. Ölür veyâ Dâr-ül-harbe giderse, hepsi bâtıl olur. İmâmeyne göre ise, başlangıcda<br />

nâfiz olurlar. Zevci mürted olan kadın, iddet zemânı bitince, başkası ile evlenebilir.<br />

[Ba’zıları diyor ki, insan, nemâz kılıp, her ibâdeti, her iyiliği yapdığı hâlde, bir<br />

kelime söylemekle kâfir olur mu? Kâdî zâde Ahmed efendi “rahmetullahi teâlâ<br />

aleyh”, (Birgivî) şerhinde buyuruyor ki: (Bir kâfir, bir kelime-i tevhîd söylemekle<br />

mü’min olduğu gibi, bir mü’min de, bir söz söylemekle kâfir olur. Erkek veyâ<br />

kadın inâdî küfr ile mürted olunca, nikâhı fesh olup gider ki, bu talâk demek değildir.<br />

Bunun için, üçden fazla îmânını ve nikâhını tâzelemeleri, hullesiz câiz<br />

olur). Yalnız birinin nikâhı tâzelemesi yetişmez. Erkek ile zevcesinin, iki şâhid ya-<br />

– 435 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!