22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dar kılmak sahîh ise de, üçde birinden sonra kılmak günâhdır. Öğle ve akşam nemâzlarını<br />

iki imâmın bildirdiği vaktlerde kılamıyan, kazâya bırakmayıp, İmâm-ı<br />

a’zamın kavline göre edâ etmeli, bu takdîrde, o gün ikindi ve yatsı nemâzlarını da,<br />

İmâm-ı a’zamın bildirdiği vaktden önce kılmamalıdır. Vakt çıkmadan, hanefîde iftitâh<br />

tekbîri alınca, mâlikîde ve şâfi’îde ise, bir rek’at kılınca, nemâzı vaktinde kılmış<br />

olur. A. Ziyâ beğ (İlm-i hey’et) kitâbında diyor ki:<br />

(Kutba yaklaşdıkça, sabâh ve yatsı nemâzlarının vaktlerinin başlangıcı, ya’nî<br />

fecr ve şafak vaktleri, güneşin doğma ve batma vaktlerinden uzaklaşır. Ya’nî sabâh<br />

ve yatsı nemâzlarının ilk vaktleri, birbirine yaklaşır. Her memleketin nemâz<br />

vaktleri, hatt-ı üstüvâdan [Ekvatordan] uzaklığına, ya’nî arz derecesine [Enlem=Latitude<br />

=ª] ve güneşin meyline, [Declination=∞] ya’nî ay ve günlere göre,<br />

değişir.) [Arz dereceleri, (90-meyl)den fazla olan yerlerde gece ve gündüz hiç olmaz.<br />

Arz derecesinin temâmîsi < meyl + 19 ise, ya’nî arz dereceleri ile meyl-i şems<br />

toplamı (90–19=71) veyâ dahâ ziyâde olan zemânlarda güneşin meylinin, beş dereceden<br />

ziyâde olduğu yaz aylarında, şafak gayb olmadan, fecr başlar. Bunun<br />

için, meselâ arz derecesi 48 0 50' olan Paris şehrinde Hazîranın 12 si ile 30 u arasında<br />

yatsı ve sabâh nemâzlarının vaktleri başlamaz]. Hanefî mezhebinde vakt, nemâzın<br />

sebebidir. Sebeb bulunmazsa, nemâz farz olmaz. O hâlde, böyle memleketlerde<br />

bu iki nemâz farz olmaz. Ba’zı âlimlere göre ise, arz dereceleri bunlara yakın<br />

olan yerlerdeki vaktlerinde kılmak farz olur. [Bu iki nemâz vaktinin başlamadığı<br />

zemânlarda, vaktlerinin olduğu en son günün vaktlerinde kılmak iyi olur.]<br />

Nehâr-ı şer’înin ya’nî oruc zemânının dörtde biri temâm olunca, (Duhâ) ya’nî<br />

kuşluk vakti olur. Nehâr-ı şer’înin yarısına (Dahve-i kübrâ) vakti denir. Ezânî zemâna<br />

göre, Dahve-i kübrâ=Fecr+(24-Fecr)÷2=Fecr+12-Fecr÷2=12+Fecr÷2 dir.<br />

Ya’nî Fecr vaktinin yarısı, sabâh 12 den i’tibâren, Dahve-i kübrâ vakti olur. İstanbulda,<br />

13 Ağustosda, müşterek zemâna göre fecr vakti, 3 sâat 9 dakîka, gurûb vakti<br />

19 sâat 13 dakîka olduğundan şer’î gündüz müddeti 16 sâat 4 dakîka ve müşterek<br />

zemâna göre, Dahve-i kübrâ vakti 8.02+3.09 = 11 sâat 11 dakîka olur. Yâhud,<br />

müşterek sâata göre, gurûb ve imsâk vaktleri toplamının yarısıdır.<br />

Güneş, zâhirî üfuk hattına yaklaşdıkca, hava tabakalarının ziyâyı kırma derecesi<br />

artdığı için, ova ve deniz gibi düz yerlerde, güneşin üst kenârı, zâhirî üfuk hattının<br />

0,56 derece altında olduğu zemân, doğdu görünür. Akşamları üfukda gayb<br />

olması da, batmasından bu kadar sonra olur.<br />

Bir mahallin şâkûlüne, ya’nî Erdın bu yerden geçen yarı çapına amûd [dik]<br />

olan sonsuz düzlemlere bu mahallin (Üfuk)ları denir. Yalnız sathî üfklar böyle değildir.<br />

Altı üfuk vardır. Bu üfukların yerleri ve istikâmetleri sâbit değildir. Râsıdın<br />

bulunduğu mahalle göre, değişirler. (Üfk-ı hakîkî), Erd küresinin merkezinden geçen<br />

sonsuz EN üfuk düzlemidir. Bir râsıdın (Üfk-ı hissî)si, bulunduğu mahallin en<br />

alçak B noktasından geçen, ya’nî Erd küresinin sathına temâs eden sonsuz bir düzlemdir.<br />

Erd küresinin merkezinden ve sathından güneşin merkezine giden iki<br />

doğrunun güneşin merkezinde hâsıl etdikleri zâviyeye [açıya] güneşin (İhtilâf-ı manzar)ı<br />

denir. Senelik vasatîsi 8,8 sâniyedir. Güneşin merkezinin hakîkî üfka nazaran<br />

irtifâ’ı ile riyâdî veyâ hissî üfuklara göre irtifâ’larının farkıdır. İhtilâf-ı manzar, ayın,<br />

güneşin tulû’larının geç görülmesine sebeb olur. Râsıdın [Güneşe bakan kimsenin]<br />

bulunduğu, herhangi yükseklikdeki M noktasından geçen F müstevîsi [düzlem]<br />

(Üfk-ı riyâdî)sidir. (Üfk-ı zâhirî hattı), M noktasında bulunan râsıdın gözünden çıkıp<br />

Erd küresine K noktasında temâs eden MK şu’â’ının M noktasının şâkûlünün<br />

etrâfında deverânından hâsıl olan mahrûtun [koninin] Erd küresi ile temâs eden<br />

K noktalarının meydâna getirdikleri LK dâiresidir. Bu dâireden geçen ve M noktasının<br />

şâkûlüne amûd olan düzleme râsıdın (Üfk-ı mer’î)si denir. Bu mahrûtun sathı<br />

[yüzeyi] (Üfk-ı sathî)sidir. (Üfk-ı zâhirî hattı), herhangi bir yükseklikde bulunan<br />

râsıdın, o mahallin ova, deniz gibi en aşağı noktaları ile semânın birleşmiş gi-<br />

– 179 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!