22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ib olan diriden birşey istiyen müşrik olur. İnsandan kudreti yetişen şeyler istenir.<br />

Yalnız Allahın kudretinde olan şeyleri insandan istemek câiz değildir) diyor.<br />

Yetmişinci [70] sahîfesinde, (Diri, kendinden istenilen şey için düâ eder. Allah da<br />

kabûl edip, o şeyi yaratır. Ölüden ve gâib olandan istemek, kudreti içinde olmıyanı<br />

istemekdir. Bu ise, şirk olur) diyor. Yüzotuzaltıncı [136] sahîfesinde, (Sâlih kimselerin<br />

kabrleri ile teberrük etmek, Lât, Menât putlarına tapınmak gibi şirkdir) diyor.<br />

İkiyüzsekizinci [208] sahîfede, (İhtiyâcını ölüden istemek, ölüden istigâse<br />

etmek şirkdir. Ölüden kendisine şefâ’at etmesini istemek câhillikdir. O, Allahın<br />

izni olmadan kimseye şefâ’at edemez. Ondan istigâse etmek, şefâ’at etmesini istemek,<br />

şefâ’at etmesine izn verilmesi için sebeb yapılmamışdır. Şefâ’ate sebeb îmândır.<br />

İstigâse eden ise müşrikdir. İzn verilmesine mâni’ olmakdadır) diyor. Hâlbuki<br />

bu kitâb, kendi kendini yalanlamakdadır. Çünki, ikiyüzüncü [200] sahîfesinde,<br />

(Gökler Allahdan korkar, Allah göklerde his yaratır. Anlarlar, Kur’ânda, yerlerin<br />

ve göklerin tesbîh etdikleri bildirildi. Resûlullahın avucuna aldığı taş parçalarının<br />

tesbîh etdiklerini ve mesciddeki Hannâne denilen direğin inlediğini ve yemeğin<br />

tesbîh etdiğini Eshâb işitdiler) diyor. [Dağlarda, taşlarda, direkde his ve idrak<br />

olduğunu söyleyip de, Peygamberlerde ve Evliyâda his olmaz demeleri, şaşılacak<br />

şeydir. Dirilere tevessül olunur, ölülere tevessül olunmaz demekle kendileri müşrik<br />

oluyorlar. Çünki bu söz, diriler duyar ve te’sîr eder, ölüler duymaz ve te’sîr etmez<br />

demekdir. Allahdan başkasının te’sîr etdiğine inanmak olur. Böyle inananlara<br />

kendileri müşrik diyor. Hâlbuki, ölü de, diri de birer sebebdir. Te’sîr eden, yaratan<br />

yalnız Allahü teâlâdır.] (Âlûsî tefsîri)nde yazılı olan, İmâm-ı a’zamın, Resûlullahı<br />

vesîle yaparak düâ etmeği yasak etdiği doğru değildir. Çünki, İmâm-ı<br />

a’zamdan böyle bir haberi hiçbir âlim bildirmemişdir. Vesîle edileceğini bildirmişlerdir.<br />

Tevessül, teşeffü’, istigâse ve teveccüh, hep aynı şey demekdir. Hepsi câizdir.<br />

(Buhârî) hadîsinde, (Kıyâmet günü insanlar, önce Âdem aleyhisselâma istigâse<br />

edeceklerdir) buyuruldu. Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Bilâl bin Hâris “radıyallahü<br />

anh” Resûlullahın kabri yanına gelip, (Yâ Resûlallah! Ümmetin için yağmur<br />

düâsı yap) dedi. Yağmur yağdı. Putlar, bize şefâ’at edecekdir diyen kâfirler,<br />

putlara tapınıyorlardı. Şefâ’at istiyen mü’minler ise, Peygamberlere ve Evliyâya<br />

tapınmaz. (Feth-ul-mecîd) kitâbının ikiyüzdokuzuncu [209] sahîfesinde diyor ki,<br />

(Kur’ân-ı kerîmde, (Ancak Onun izn vermesi ile şefâ’at olunur) ve (Ancak râzı olunan<br />

kimselere şefâ’at olunur) buyuruldu. Şefâ’at istiyen kimse, kendine şefâ’at etmesi<br />

için Peygambere izn verileceğini nereden biliyor? Sonra râzı olunmuşlardan<br />

olduğunu nerden anlıyor da şefâ’at istiyor?). Bu sözleri, hem hadîs-i şerîflere uygun<br />

değildir. Hem de kendisini yalanlamakdadır. Çünki, aynı kitâbın ikiyüzsekizinci<br />

sahîfesinde, (Şefâ’at olunmağa sebeb îmândır) demekdedir. Ezândan sonra<br />

okunması emr olunan düâda, Allahü teâlânın, Peygamber efendimize “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” fazîle ve vesîle derecelerini va’d etdiği bildirilmekdedir. Bu<br />

düâyı okuyanlara ve salevât getirenlere ve kabrini ziyâret edenlere şefâ’at edeceğini<br />

bildirdi. Bunlar gibi, dahâ nice hadîs-i şerîfler, dilediğine şefâ’at etmek için kendisine<br />

izn verilmiş olduğunu göstermekdedir. (Büyük günâhı olanlara şefâ’at edeceğim)<br />

hadîs-i şerîfi, îmânı olan herkese şefâ’at etmesine izn verileceğini bildiriyor.<br />

(Şevâhid-ül-hak) yüzotuzuncu [130] sahîfesindeki kırk hadîsden onüçüncüsünde,<br />

(Kıyâmet günü şefâ’at edeceğim. Yâ Rabbî! Kalbinde hardal zerresi kadar îmân<br />

olanları Cennete koy diyeceğim. Bunlar Cennete girecekler. Sonra, kalbinde az birşey<br />

olanlara, Cennete giriniz diyeceğim) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfi (Buhârî) bildiriyor.<br />

(İstigâse) tevessül demekdir. Ya’nî vesîle etmek, yardımını, düâsını istemek<br />

demekdir. Ondan şefâ’at istemek, Onu vesîle ederek, Allahü teâlâdan son nefesde<br />

îmânla gitmeği düâ etmek demekdir. (Feth-ul-mecîd) kitâbının birçok yerinde,<br />

meselâ üçyüzyirmiüçüncü [323] sahîfesinde, (Gâib kimseden ve ölülerden istigâse<br />

etmek, fâide istemek şirkdir. Allah, müşriklerle harb etmeği emr ediyor) diyor.<br />

Hâlbuki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Yâ Muhammed, seni ve-<br />

– 451 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!