22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

1 — (Tevâ) ile. Ya’nî kabûl edendeki alacağın telef olması ile. (Telef) [ya’nî<br />

yok olmak] da, iki dürlü olur. Kabûl eden, sözünden döner. İnkâr eder ve yemîn<br />

eder. Havâleyi veren ve alan da, isbât edemez. Fekat, ikisinden birisi, sened veyâ<br />

şâhid ile isbât ederse, tevâ olmaz. Havâle kabûl eden, müflis olarak vefât edince<br />

de, tevâ hâsıl olur.<br />

2 — Havâle fesh edilmekle bozulur. Havâle veren ve alan birlikde fesh eder.<br />

Havâleyi veren bunu tekrâr başka birine havâle edince de, birincisi bozulur.<br />

Havâleyi alan ve kabûl eden (Muhayyer) olabilir. Önceden, bu şart ile râzı olmuşlar<br />

ise, ikisi de, yalnız başına fesh edebilir.<br />

Bâyı’ın, satmış olduğu mal karşılığı müşterîden alacağı semenden ödenmek<br />

üzere bir alacaklısına verdiği havâlede, mebî’ teslîmden önce helâk olarak, semeni<br />

vermek lâzım gelmese veyâ muhayyerlik sebebi ile, mebî’ bâyı’a i’âde olunsa yâhud<br />

bey’, ikâle [fesh] edilse, havâle bâtıl olmaz. Çünki, havâle sözü kesilirken, müşterî<br />

borclu idi. Müşterî ödediğini bâyı’dan alır. Fekat müşterî, bâyı’ı, borclusu üzerine<br />

havâle etse ve müşterînin borclusu bunu kabûl etse, mebî’ bâyı’a red olunduğu<br />

zemân, hâkim bu havâleyi ibtâl eder.<br />

Acele olması bildirilmiyen havâlede, borc eski hâli ile ödenir. Acele veyâ zemânı<br />

bildirilen havâlede ise, bu şarta göre ödenir.<br />

Belli zemânda ödenecek borc, aynı zemânda veyâ dahâ çok veyâ dahâ az zemânda<br />

ödenmek üzere havâle olunabilir. Acele borc, belli bir zemân sonra ödenmek<br />

üzere havâle olunabilir. Meselâ, bir kimse, ödünc aldığı birini, bir kimse üzerine<br />

bir sene sonra ödemek üzere havâle edebilir.<br />

Havâle kabûl eden, borcu ödemeden, havâle verenden istiyemez. Ödedikden<br />

sonra ister. (Dürr-ül-muhtâr)da Karz faslından hemen önce diyor ki, ödünc verilen<br />

alacak, borclu tarafından başkasına havâle edilince, alacaklının ta’yîn edeceği<br />

belli zemânda ödenmesi câiz olduğu gibi, borclunun belli zemânda alacaklı olduğu<br />

kimseye havâle olununca, havâlenin de, bu belli târîhde ödenmesi câiz olur.<br />

Ödünc verirken ödeme târîhi koyabilmek için, böyle havâle yapılır. Havâlenin sözleşmesinde,<br />

havâle veren de bulundu ise, havâleyi kabûl eden, başka mal ödemiş<br />

veyâ havâleyi alan, bunu ona hediyye etmiş, sadaka vermiş ise, havâle verenden<br />

havâle olunan malı veyâ kıymetini ister veyâ havâleyi verene olan borcu ile ödeşir.<br />

Havâle kabûl eden ile havâleyi alan uyuşarak, havâle olunan borcdan az verirse,<br />

havâle verenden, bu verdiği mikdârı istiyebilir. Havâle olunan mikdârı istiyemez.<br />

Havâleyi alan, kabûl edene ibrâ, ya’nî halâl ederse, havâleyi kabûl eden, havâle<br />

verenden birşey istiyemez. Fekat, havâleyi alan, kabûl edene hediyye ederse,<br />

kabûl eden, havâle verenden, havâle olunanı istiyebilir. Havâleyi ibrâ, ya’nî halâl<br />

ederse, havâle verenden birşey istiyemez.<br />

[Bundan anlaşılıyor ki, bankaların, tüccârların, bono, sened kırmaları câiz değildir.<br />

Banka bonoyu getirene az para verip, bonoyu yazandan, bu verdiğini değil,<br />

bonoda yazılı dahâ çok parayı alıyor ki, câiz olmadığı anlaşılmakdadır].<br />

Borcu, belli bir zemân sonra, kendine veyâ adı yazılı başka bir kimseye ödemesi<br />

için, alacaklının, borcluya gönderdiği mektûba, (Poliçe) denir.<br />

Bâyı’, semen ile ödenmek üzere bir alacaklısını, müşterîye havâle etmek şartı<br />

ile olan bey’, fâsiddir. Havâle de bâtıl olur. Müşterînin, bâyı’ı semen ile başkası üzerine<br />

havâle etmesi şartı ile yapılan bey’ sahîh olur. Fâsid satışa bakınız! Müşterînin<br />

bâyı’a, yalnız borclusunun hâzırladığı bonoyu vermesi ve bu bononun dahâ önce,<br />

havâle alanlar tarafından tekrâr havâle edilmiş olmaması lâzımdır. Elden ele<br />

dolaşan bonoların sahîh havâle olmadıkları, fülûs gibi semen olarak kullanıldıkları<br />

yukarıda bildirilmişdi.<br />

(Mecelle)nin binaltıyüzkırkıncı [1640] maddesinde, (Dâyine medyûnunun med-<br />

– 833 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 3-F:53

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!