22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kıymetli gençleri, asîl ve temiz yavruları, şehîd evlâdlarını, bozuk yazılardan ve<br />

sözlerden koruması için ve müslimânlığın tam ve doğru ve ana kaynaklarına uygun<br />

olarak anlaşılması için, Allahü teâlâya yalvarıyordum.<br />

Din câhilleri, islâmiyyete ilm ile, fen ile, ahlâk ile, sıhhat ile, temizlik ile saldıramadıklarından,<br />

yalan söyliyerek, nâmerdce hücûm ediyorlar.<br />

İslâmiyyete ilm ile nasıl karşı durulabilir? İslâmiyyet, ilmin tâ kendisidir.<br />

Kur’ân-ı kerîmin birçok yeri, ilmi emr etmekde, ilm adamlarını övmekdedir. Meselâ<br />

Zümer sûresi, dokuzuncu âyetinde meâlen, (Bilen ile bilmiyen hiç bir olur mu?<br />

Bilen elbette kıymetlidir) buyruldu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ilmi<br />

öven ve teşvîk buyuran sözleri o kadar çokdur ve meşhûrdur ki, düşmanlarımız<br />

da, bunları biliyor. Meselâ (İhyâ-ül’ulûm) ve (Mevdû’ât-ül’ulûm) kitâblarında, ilmin<br />

fazîleti anlatılırken, (İlmi, Çinde de olsa, alınız!) hadîs-i şerîfi yazılıdır. Ya’nî<br />

dünyânın en uzak yerinde ve kâfirlerde de olsa, gidip ilm öğreniniz! Bu gâvur îcâdıdır,<br />

istemem, demeyiniz. Bir hadîs-i şerîfde de, (Beşikden mezâra kadar ilm öğreniniz,<br />

çalışınız!) buyuruldu. Ya’nî, bir ayağı mezârda olan seksenlik ihtiyârın da<br />

çalışması lâzımdır. Öğrenmesi ibâdetdir. Bir def’a da, (Yarın ölecekmiş gibi âhırete<br />

ve hiç ölmiyecekmiş gibi dünyâ işlerine çalışınız!) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde,<br />

(Bilerek yapılan az bir ibâdet, bilmiyerek yapılan çok ibâdetden dahâ iyidir!) buyurdu.<br />

Bir kerre, (Şeytânın bir âlimden korkması, câhil olan bin âbidden korkmasından<br />

dahâ çokdur!) buyurdu. İslâm dîninde kadın, kocasının izni olmadan nâfile<br />

hacca gidemez. Sefere, müsâfirliğe gidemez. Fekat, kocası öğretmezse ve izn vermezse,<br />

ondan iznsiz, ilm öğrenmeğe gidebilir. Görülüyor ki, büyük ibâdet olan hacca<br />

iznsiz gitmesi günâh olduğu hâlde, ilm öğrenmeğe iznsiz gitmesi günâh olmuyor.<br />

O hâlde, kâfirler, islâmiyyete ilm ile nasıl saldırabilir? İlm, ilmi kötüler mi? Elbette<br />

beğenir. Kıymetlendirir. İslâmiyyete, ilm ile saldıran, mağlûb olur.<br />

Fen ile de saldıramazlar. Fen (Mahlûkları, hâdiseleri görmek, inceleyip anlamak<br />

ve deneyip benzerini yapmak) demekdir ki, bu üçünü de, Kur’ân-ı kerîm emr etmekdedir.<br />

Fen bilgilerine, san’ate, en modern harb silâhlarını yapmağa uğraşmak,<br />

farz-ı kifâyedir. Düşmanlardan dahâ çok çalışmamızı, dînimiz emr etmekdedir. Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” fenni emr eden pek cânlı sözlerinden birini<br />

kitâbımın birinci kısm, 11. ci madde, ikinci sahîfesinde bildirmişdim. O hâlde,<br />

islâmiyyet, fenni, tecribeyi, müsbet çalışmayı emr eden dinamik bir dindir.<br />

İslâm dînine karşı olanlar, ona doktorluk ile de saldıramıyor. Peygamberimiz “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”, tıb bilgisini çeşidli şekllerde medh buyurdu. Meselâ, (İlm<br />

ikidir: Beden bilgisi, din bilgisi). Ya’nî ilmler içinde en lüzûmlusu, rûhu koruyan din<br />

bilgisi ve bedeni koruyan sıhhat bilgisidir diyerek, herşeyden önce, rûhun ve bedenin<br />

zindeliğine çalışmak lâzım geldiğini emr buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, (Riyâd-unnâsıhîn)<br />

üçyüzseksenbirinci [381] sahîfesinde yazılıdır ve (Zübdet-ül-ahbâr)dan<br />

aldığını bildirmekdedir. Bunun, imâm-ı Şâfi’înin “rahmetullahi teâlâ aleyh” sözü olduğunu<br />

bildirenler de vardır. Bu yüce imâmın her sözü, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerin<br />

açıklamasıdır. İslâmiyyet, beden bilgisini, din bilgisinden önce öğrenmeği emr<br />

ediyor. Çünki, bütün iyilikler, bedenin sağlam olması ile yapılabilir.<br />

Bugün, bütün üniversitelerde okutuluyor ki, doktorluk iki kısmdır: Biri hijiyen,<br />

ya’nî sıhhati korumak. İkincisi, terapötik, ya’nî hastaları, iyi etmekdir. Bunlardan<br />

birincisi başda gelmekdedir. İnsanları hastalıkdan korumak, sağlam kalmağı sağlamak,<br />

tıbbın birinci vazîfesidir. Hasta insan, iyi edilse de, çok kerre, ârızalı, çürük<br />

kalır. İşte islâmiyyet, tabâbetin birinci vazîfesini, hijiyeni garanti etmiş, te’mînât<br />

altına almışdır. (Mevâhib-i ledünniyye) ikinci kısmda, Kur’ân-ı kerîmin, tıbbın<br />

iki kısmını da teşvîk buyurduğu, âyet-i kerîmeler gösterilerek isbât edilmekdedir.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Rum imperatörü Herakliüs ile mektûblaşırdı.<br />

Birbirlerine elçi gönderirlerdi. Her iki tarafın sözlerini, mektûblarını,<br />

kitâblarda okuyoruz. (Mevâhib-i ledünniyye) tercemesi, ikiyüzotuzsekizinci [238]<br />

– 1045 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!