22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

günâhdır. [İbni Âbidîn orucun mekrûhlarını anlatırken, güzel giyinmek mubâhdır<br />

diyor.] Bütün hareketler, işler, sözler, okumak, dinlemek, [oğlunu mektebe göndermek]<br />

hep Allah rızâsı için olmalıdır. Onun dînine uygun olmasına çalışmalıdır.<br />

Böyle olunca, insanın her a’zâsı ve kalbi Allahü teâlâya müteveccih olur. Onu zikr<br />

eder [ya’nî hâtırlar]. Meselâ, büsbütün gaflet olan uyku, ibâdetleri kuvvetle ve sağlam<br />

yapmak niyyeti ile uyunursa, bütün uyku ibâdet olur. Çünki, ibâdet niyyeti ile<br />

uyumakdadır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Âlimlerin<br />

uykusu ibâdetdir). Evet, bunları yapmak, size bugün için güç olacağını biliyorum.<br />

Çünki, çeşidli mâni’ler etrâfınızı sarmışdır. Âdete, modaya kapılmış bulunuyorsunuz.<br />

Ayblanmak, izzet-i nefse dokunmak kuruntularına tutulmuşsunuz. Bütün bunlar,<br />

ahkâm-ı islâmiyyeyi yerine getirmenize mâni’ olmakdadır. Hâlbuki, Allahü teâlâ,<br />

islâmiyyeti, bozuk âdetleri, çirkin modaları kaldırmak için ve nefs-i emmârenin<br />

benlik, izzet-i nefs çılgınlıklarını yatışdırmak için gönderdi. Fekat, Allahü teâlânın<br />

ismini, kalbde hâtırlamağa devâm nasîb olursa ve beş vakt nemâz gevşek davranmadan,<br />

şartları ile kılınırsa ve halâl ve harâma, elden geldiği kadar dikkat edilirse, bu<br />

mâni’lerden kurtulmanız, oraya çekilmeniz umulur. Bu nasîhatleri yazmanın ikinci<br />

bir sebebi de, bunlar yapılmasa bile, kendi kusûr ve kabâhatini anlamağa yarar<br />

ki, bu da büyük ni’metdir. Bulmayıp da, bulmadığını anlamamakdan ve kusûrunu<br />

bilmemekden ve vazîfeyi yapmadığına utanmamakdan, Allahü teâlâya sığınırız.<br />

Böyle kimseler, islâmiyyeti tanımıyan, kulluğunu yapmıyan inâdcı câhillerdir.<br />

[Muhammed Ma’sûm Serhendî “rahmetullahi aleyh”, ikinci cildin yüzkırkıncı<br />

mektûbunda diyor ki, (Hadîs-i kudsîde (Bir Velî kuluma düşmanlık eden, benimle<br />

harb etmiş olur. Kulumu bana yaklaşdıran şeyler arasında, en sevdiğim, ona<br />

farz etdiğim şeydir. Nâfile ibâdet [de] yaparak, bana yaklaşan kulumu çok severim.<br />

Çok sevdiğim kulumun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.<br />

İstediğini elbette veririm. Bana sığındığı zemân, elbette korurum) buyuruldu.)<br />

Bu hadîs-i kudsî, ikinci kısmın onyedinci maddesinin üçüncü sahîfesinde ve<br />

Nevevînin (Hadîs-i erba’în)i, 38. ci hadîsinde ve(Hadîka)nın yüzseksenikinci ve (Kıyâmet<br />

ve Âhıret)in yüzaltmışdördüncü ve (Fâideli Bilgiler)in altmışbirinci sahîfesinde<br />

îzâh edilmekdedir. Farzlarla hâsıl olan kurb, ya’nî Allahü teâlâya yaklaşmak,<br />

nâfilelerle hâsıl olandan, elbette dahâ çokdur. Fekat, ihlâs ile yapılan farzlar kurb<br />

hâsıl eder. İhlâs, ibâdetleri, Allahü teâlâ emr etdiği için yapmakdır. Ehl-i sünnet<br />

olan her mü’minde biraz ihlâs vardır. Takvâ ile ve ibâdet yapmakla, kendisine<br />

(Feyz) denilen kalb nûrları gelir. Bir Velînin kalbinden saçılan bu feyzlerden alırsa,<br />

ihlâsı çabuk ve çok artar. (Takvâ), harâmlardan nefret etmek, harâm işlemeği<br />

hâtıra bile getirmemekdir. Allahü teâlâya yaklaşmak, Onun rızâsına, sevmesine kavuşmak<br />

demekdir. Son sözün sonuna bakınız! Allahü teâlânın mü’minlerin kalblerine<br />

gönderdiği nûrlar, feyzler, ibâdetleri ve takvâsı çok olanlara, gelmekdedir.<br />

Ya’nî, bunların feyz almak isti’dâdları, kâbiliyyetleri artar. Feyzler, Resûlullahın<br />

mubârek kalbinden yayılmakdadır. Gelen feyzleri almak için, Resûlullahı sevmek<br />

lâzımdır. Sevmek de, Onun ilmini, güzel ahlâkını, mu’cizelerini, kemâlâtını öğrenmekle<br />

hâsıl olur. Resûlullah da, onu görüp severse, feyz alması çoğalır. Bunun<br />

için,sohbetinde bulunup, güzel yüzünü görenler, tatlı sözlerini işitenler, dahâ çok<br />

feyz aldılar. Eshâb-ı kirâm, bunun için, çok feyz alıp, kalbleri dünyâ sevgisinden<br />

temizlenerek, ihlâs sâhibi oldular. Kavuşdukları nûrlar, feyzler, Evliyânın kalblerinden<br />

dolaşarak, zemânımıza kadar geldi. Bir kimse, kendi zemânında bulunan<br />

bir Velîyi tanıyıp, çok sever ve sohbetinde bulunarak, kendini sevdirirse, Resûlullahın<br />

mubârek kalbinden Velînin kalbine gelmiş olan nûrlar, bunun kalbine de akarak<br />

kalbi temizlenir. Sohbetine kavuşamazsa, onu düşünmesi, ya’nî Velînin şeklini,<br />

yüzünü hâtırına getirmesi de, sohbetinde bulunmuş gibi olur. Mazher-i Cân-ı<br />

Cânân, Delhîden Kâbildeki şâh Behîke teveccüh ederek, yüksek derecelere kavuşdurdu.<br />

Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, (Bütün feyzlere, bütün ni’metlere, üstâdlarıma<br />

olan sevgim sebebi ile kavuşdum. Kusûrlu ibâdetlerimiz, bizi Allahü teâlâ-<br />

– 113 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 1-F:8

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!