22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

34 — İSLÂMİYYETDE NİKÂH<br />

Nikâhlanmak, evlenmek demekdir. (Tatlîk) boşanmak demekdir.<br />

(Menâhic-ül-ibâd) kitâbında, islâm nikâhını şöyle yazmakdadır:<br />

Yedinci fasl, evlenmek edeblerini bildirmekdedir. Nass ve haberler, evlenmenin<br />

dahâ iyi olduğunu bildirdiği gibi, bekâr kalmanın dahâ iyi olduğu da bildirilmekdedir.<br />

İnsanlar, zemânlar ve hâller başka başka olduğu için, haberler de, başka<br />

başka olmuşdur. Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’înin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”<br />

zemânları ve hâlleri, evlenmenin dahâ iyi olduğunu gösteriyordu. Bunda, üç sebeb<br />

vardı:<br />

1. ci sebeb: Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, dünyâyı<br />

hıristiyanlık kaplamışdı. Îsâ aleyhisselâmın rûhâniyyeti dahâ çok olduğu<br />

için, onun eshâbının ve ümmetinin hâline ve zemânına, bekârlık, ruhbânlık, yalnızlık<br />

yakışırdı. Papaslar, herkese râhib olmağı, yalnız yaşamağı emr ediyordu. Allah<br />

yolunda bulunabilmek ve Allahü teâlâya yaklaşabilmek, ancak ruhbânlıkla,<br />

ya’nî evlenmemekle olur sanıyorlardı. Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, rûhî ve maddî hakîkatlerin, üstünlüklerin hepsini kendinde topladığı<br />

için, Onun Eshâbına ve ümmetine, yalnızlık da, çokluk da, bekârlık da, evlilik de<br />

fâideli olmakdadır. Bunlara her ikisi de ve ikisi arasındaki orta hâl de yakışmakdadır.<br />

Papaslar herkese ruhbânlığı, yalnız, bekâr yaşamağı emr etdiğinden, bunu<br />

önlemek için Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâbının, bekâr<br />

yaşamasını yasak etdi. (İslâmiyyetde ruhbânlık yokdur) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde<br />

de, (Nikâh yapmak, benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmıyan kimse, benden<br />

değildir) buyurdu. Dahâ nice hadîs-i şerîfler, zihnlerdeki yanlış fikrleri kaldırdı.<br />

Allahü teâlânın yolunda, yalnız ruhbânlıkla gidilebilir düşüncesini gönüllerden çıkardı.<br />

Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’înin ve Tebe-i tâbi’înin “radıyallahü teâlâ anhüm<br />

ecma’în” zemânı olan ikiyüz sene içinde yaşıyanlar, bu hadîs-i şerîflerin, papasların<br />

bozuk sözlerini çürütmek için söylendiğini biliyorlardı. Bu zemân geçince, insanın<br />

hâline göre, bekârlığın da, evliliğin de iyi olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler<br />

meydâna çıkdı. Resûl “aleyhisselâm”, (İkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafîfülhâz<br />

olandır) buyurdu. Hafîfülhâz nedir dediklerinde, (Zevcesi ve çocuğu olmıyandır)<br />

buyurdu.<br />

Bişr-i Hâfî, Bâyezîd-i Bistâmî ve Ebül-Hüseyn Nûrî gibi büyük âlimler bekâr idi.<br />

Hicretin ikiyüz senesinden sonra gelenler arasında, bunların ve bunlar gibi olanların<br />

şereflerini, üstünlüklerini, bu hadîs-i şerîf haber vermekdedir.<br />

2. ci sebeb: Eshâb-ı kirâm, Tâbi’în ve Tebe-i tâbi’în, en hayrlı, en iyi bir zemânda<br />

yaşadıkları için, îmânları, sabrları, zühdleri ve tevekkülleri çok kuvvetli, pek kıymetli<br />

idi. (Zemânların en hayrlısı, benim asrımdır. Ondan sonra kıymetli olan, benim<br />

asrımdan sonra gelen asrdır. Dahâ sonra kıymetlisi, onlardan sonra gelen asrın<br />

müslimânlarıdır. Bunlardan sonra, yalancılık yayılır. Şâhid olmaları istenmediği<br />

hâlde, yalancı şâhidlik yapılır) hadîs-i şerîfi, onları medh etmekdedir. O büyükler,<br />

Resûlullahın sohbetinde bulunmakla, Ona yakın olmakla, zühdleri, tevekkülleri<br />

ve rızâları artdığı için, evlendikleri zemân, nefsleri islâmiyyetin beğenmediği<br />

sebeblere bağlanmaz, harâm kazanmağa eğilmezdi. Sonra gelenler ise, böyle<br />

olmadı.<br />

3. cü sebeb: Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”, peygamberlik<br />

nûru ile ve doğru firâseti ile biliyordu ki, islâm dînini, islâm milletini, dünyâya, Eshâb-ı<br />

kirâm ve Tâbi’în ve Tebe-i tâbi’în “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” yayacakdır.<br />

Îmân kal’asını koruyacakların ve dîn-i islâmı yayacak olanların çoğalması<br />

için ve onlar ile dînin kuvvetlenmesi için, nikâh yapmağı, ya’nî evlenmeği teşvîk<br />

buyurdu.<br />

Bu üç sebebden dolayı, Sahâbe-i kirâm ve Tâbi’în ve Tebe-i tâbi’în “aleyhimür-<br />

– 564 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!