22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tâbında bildirmekdedir. Âlemde bulunan şeylerden birkaçına kadîm diyenin kâfir<br />

olacağını yazmışdır. Görülüyor ki, mümkin, ya’nî mahlûk olan şeylerden birinin<br />

kadîm olduğunu söylemek, dinden çıkmak ve felsefeci olmak demekdir. Allahü<br />

teâlâdan başka herşey yok idi ve hepsi yine yok olacaklardır. Kıyâmet kopacağı<br />

zemân, yıldızlar yerlerinden ayrılıp dağılacak, gökler parçalanacak, yeryüzü ve<br />

dağlar da parça parça olacak, hepsi yok olacaklardır. Böyle olacaklarını Kur’ân-ı<br />

kerîm açıkca bildirmekdedir. Müslimânların bütün fırkaları, bunu sözbirliği ile haber<br />

vermişdir. (El-hâkka) sûresinde, bir âyet-i kerîmede meâlen, (Sûra bir kerre<br />

üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecekdir. O gün kıyâmet<br />

kopacak, gök yarılacak ve dağılacakdır) ve (Tekvîr) sûresinde, bir âyet-i kerîmede<br />

meâlen, (Güneşin karardığı, yıldızların yerlerinden ayrılıp döküldükleri ve<br />

dağların dağılıp saçıldıkları zemâna...) ve (İnfitâr) sûresinde, bir âyet-i kerîmede<br />

meâlen, (Gökün yarıldığı ve yıldızların dağılıp yok oldukları zemân...) ve (Kasas)<br />

sûresinin son âyetinde meâlen, (Herşey yok olacakdır. Yalnız O kalacakdır!) buyurulmuşdur.<br />

Kur’ân-ı kerîmde, bunlar gibi, dahâ nice âyetler vardır. Bunların yok olacaklarına<br />

inanmamak, câhillik olur. Yâhud, Kur’ân-ı kerîme inanmıyan felsefecilerin, yaldızlı<br />

yalanlarına aldanmakdır. Görülüyor ki, mahlûkların yok olacaklarına inanmak,<br />

yokdan var edildiklerine inanmak gibi, îmânın şartıdır. İnanmak elbet lâzımdır.<br />

Âlimlerden birkaçı, yedi şey, ya’nî Arş, Kürsî, Levh, Kalem, Cennet, Cehennem ve<br />

Rûh denilen mahlûklar yok olmıyacak, sonsuz var olacaklardır dediler. Bu sözleri,<br />

bunlar yok olamaz demek değildir. Allahü teâlâ, var etmiş olduğu şeylerden, dilediklerini<br />

tekrâr yok edecek, dilediklerini de, yalnız kendi bileceği fâide ve sebeblerden<br />

dolayı, hiç yok etmiyecek, bunlar ebedî, ya’nî sonsuz var olacaklardır demekdir.<br />

Allahü teâlâ, dilediğini yapar ve istediğini emr eder. Bütün bu yazılanlardan<br />

anlaşılıyor ki, âlem ya’nî herşey, Allahü teâlânın dilemesi ve kudreti ile vardır. Var<br />

olmaları için ve varlıkda kalmaları için Allahü teâlâya muhtâcdırlar. Çünki, bâkî<br />

olmak demek, varlığın her an devâm etmesi demekdir. Başka birşey olmak demek<br />

değildir. Hem var olmak, hem de varlıkda kalabilmek, Allahü teâlânın irâdesi, dilemesi<br />

ile olur. Eski felsefecilerin (Akl-ı fe’âl) dedikleri [ve şimdiki din düşmanlarının<br />

(Tabî’at kuvvetleri) dedikleri] şey ne oluyor ki, mahlûkların varlığı ve yokluğu,<br />

onun emrinde olsun? Bunun varlığında bile çeşidli lâflar ediyorlar. Çünki, bu<br />

ismi koydukları şey, kısa aklları ile ortaya atılmışdır. İslâmın doğru bilgilerine göre,<br />

bunlar, Allahü teâlânın yaratmasına sebeb olan şeylerdir. Bu sebebleri de, Allahü<br />

teâlâ yaratmışdır ve yaratmakdadır. Mahlûkların varlıklarının, Allahü teâlâdan<br />

olduklarına inanmayıp, böyle hayâlî, uydurma ismlere bağlamak, büyük ahmaklıkdır.<br />

Hattâ varlıklar, Allahın mahlûkları olmayıp da, akllarının esîri olan kısa görüşlülerin<br />

uydurdukları birşeyin kulları, köleleri olmağı aşağılık bilir, utanırlar. Böyle<br />

kul olmakdansa, yok olmağı isterler. Herşeye gücü yeten, dilediğini yapabilen bir<br />

yaratıcının mahlûku olmayıp da, uydurma birşeyin kulu olarak var olmak istemezler.<br />

Böyle ahmaklara, ancak Kehf sûresindeki âyet-i kerîmede bildirildiği gibi,<br />

(Ağızlarından çıkan söz, çok kötüdür. Hep yalan söylüyorlar) denilir.<br />

Îmânın tohumu beş vakt nemâzdır,<br />

müslimânım diyen, kılsa gerekdir.<br />

Nemâzın lezzetini duyamıyanlar,<br />

rûhunu tedâvî, etse gerekdir.<br />

Bilmek istersen kim, necât bulmayan,<br />

nemâza hiç ehemmiyyet vermiyen!<br />

Mîzân terâzîde hayrın bulmıyan,<br />

ezânı işitip, gelmiyenlerdir.<br />

– 117 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!