22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fatları, tabî’at istekleri kalmadı. Mubârek nefsini tâm itâ’ate, hakîkî itmînâna getirdi.<br />

O hâlde, belâ, aşk ve muhabbet pazarının dellâlıdır. Muhabbeti olmıyanın dellâl<br />

ile ne işi olur. Dellâlın buna ne fâidesi olur ve bunun gözünde dellâlın ne kıymeti<br />

vardır?<br />

7. ci cevâb: — Belâ gelmesinin bir sebebi de, doğru âşıkları, dost görünen yalancılardan<br />

ayırmakdır. Doğru olan âşık, belâdan lezzet alır, sevinir. Yalancı ise,<br />

acı duyar, sızlanır. Muhabbetin tadını tatmış ise, hakîkî acı duymaz. Acı duyması<br />

görünüşdedir. Âşıklar, bu iki acıyı birbirinden ayırır. Bunun içindir ki, (Velî “kaddesallahü<br />

teâlâ esrârehümül’azîz”, Velîyi tanır) buyurmuşlardır.<br />

Süâl: Ayrıca, soruyorsunuz ki, adem, her bakımdan yok demekdir. Vücûd ile ilişiği<br />

olmaz. O hâlde adem, zihnde, ilmde nasıl bulunuyor? Zihnde bulunan birşey<br />

hayâlden dışarı nasıl çıkabilir?<br />

Cevâb: Evet adem, yok demekdir. Fekat, bütün bu mahlûklar, ondan yapılmışdır.<br />

Herşeyin vücûde gelmesi, onun ayna olması sâyesindedir. Allahü teâlânın ismlerinin,<br />

ilm-i ilâhîdeki görünüşleri, adem aynasında aks ederek, onu ademlere ayırmışlar.<br />

İlmde var olmasına sebeb olmuşlardır. Böylece, adem, her bakımdan yok<br />

olmakdan kurtulmuş, mahlûklara başlangıç [menşe’] olmuşdur. Bu mahlûklar, ilmden<br />

dışarıda da vardır. His ve vehm mertebesindedirler. Fekat, his ve vehmin yok<br />

olması ile, yok olmazlar. Hattâ hâricde mevcûddurlar denilebilir. Ademin böyle<br />

terakkî etdiğine, niçin şaşıyorsunuz? Bu kâinâtın bütün olayları, hep adem üstüne<br />

kurulmuşdur. Allahü teâlânın kudretinin büyüklüğünü anlamalı ki, bu kâinâtı<br />

adem üzerine kurmuşdur. Vücûdün [varlığın] kemâllerini, onun kusûrları vâsıtası<br />

ile meydâna çıkarmışdır. Ademin terakkî sebebi meydândadır. Çünki, Allahü<br />

teâlânın ismlerinin, sıfatlarının, ilm-i ilâhîdeki sûretleri [görünüşleri] onun<br />

odasında oturmakdadır. Onunla bir yatakda, onun koynundadırlar. Sûretleri, zılleri,<br />

asla, hakîkate kavuşduran bir yol bulmuşdur. Kör olan kalbler, bunu görmez.<br />

(Bizim vazîfemiz, Rabbine yol bulmak istiyenlere, yol göstermekdir). Vehm ve hayâl<br />

kelimeleri sizi şübheye düşürmüş. Ademin terakkî etmesine şaşmayınız! Çünki,<br />

bu âlemdeki her vak’a, her iş, ilmin, hayâlin dışında değildir. Fekat, hayâlden<br />

hayâle fark vardır. Hayâl mertebesinde var olmak başkadır. Vehmde, hayâlde meydâna<br />

gelmek başkadır. Hayâl mertebesindeki varlık, hakîkî varlıkdır. Hattâ, dışarda<br />

olan bir varlıkdır denilebilir. Hâlbuki, hayâlde meydâna gelen varlık, böyle değildir.<br />

Böyle devâmlı olmaz. Ademin ba’zı hünerlerini yazmışdım. Bir sûretini emîr<br />

Muhibbullah götürmüşdü. Merâk ediyorsanız, oradan okuyunuz!<br />

Süâl: Fenâ ve Bekâyı soruyorsunuz.<br />

Cevâb: Bunları, çeşidli mektûblarımda ve risâlelerimde yazmışdım. Anlaşılmıyan<br />

yerleri kaldı ise, bunları iyi anlamak için, görüşmek, berâber bulunmak lâzımdır.<br />

Bunların hakîkati, yazıya sığmaz. Sığsa da, yazmak doğru olmaz. Çünki, kim<br />

kavrar, kim anlar? Fenâ ve Bekâ, şühûdîdir. Vücûdî değildir. [Ya’nî Fenâ, kendini<br />

yok görmekdir. Yok olmak değildir. Bekâ da böyledir.] Birşey olmıyan kul, Rab<br />

olmaz. Hak teâlâ ile birleşmez. Kul, hep kuldur. Rab, hep Rabdır. Fenâ ve Bekâyı,<br />

vücûdî sanarak, kulların te’ayyün-i vücûdlerini ortadan kaldırıp, te’ayyünlerden<br />

ve benzemekden münezzeh olan asl ile birleşmeği ve kendisi yok olup, Rabbi<br />

ile sonsuz var olacağını söyliyen, zındıkdır. Bir damla su, yerinden yok olup, denize<br />

damlaması gibi, kaydlardan, bağlardan kurtulup, kaydsızla birleşmeği söylemek<br />

zındıklıkdır. Böyle kötü i’tikâddan, inanışdan Allahü teâlâya sığınırız. (Fenâ)<br />

demek, Allahü teâlâdan başka herşeyi unutmak, başkasına bağlanmamak ve<br />

bütün isteklerinden kalbini temizlemek demekdir. Kulluk da, bundan ibâretdir.<br />

(Bekâ) da, kulun, Rabbinin irâdesine uyması, Allahü teâlânın isteklerini, kendi isteği<br />

yapmasıdır.<br />

Süâl: Enfüsün üstündeki seyri [yürüyüşü] bildiriyorsunuz. Bu hangi seyrdir?<br />

– 521 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!