22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

% 14 [yüzde ondört] azot gazı vardır. İşte, yağmur suları vâsıtası ile toprağa, her<br />

sene dörtyüzmilyon tondan ziyâde hava azotunun gelerek gıdâ hâline döndüğü bugün<br />

hesâb edilmişdir. Denizlere gelen, elbette dahâ çokdur. Semâdan, bu sûretle<br />

rızk indiğini bugün fen yolu ile anlıyabiliyoruz. Dahâ nice şekllerde de inmekdedir.<br />

Fen, ileride bu yollardan ba’zısını da belki anlıyacakdır].<br />

Allahü teâlâ, herkesin rızkının gökden indirildiğini bildirmekle, kimsenin rızkına<br />

dokunulamıyacağını anlatıyor. Cüneyd-i Bağdâdîye “kuddise sirruh” (Rızkımızı<br />

arıyoruz) dediklerinde, (Nerde olduğunu biliyorsanız, orada arayınız!) buyurdu.<br />

(Allahü teâlâdan istiyoruz) dediklerinde, (Eğer, sizi unutmuş sanıyorsanız, hâtırlatınız!)<br />

buyurdu. (Tevekkül ediyoruz, bakalım ne gönderecek) dediklerinde,<br />

(İmtihân ederek, deneyerek tevekkül etmek, îmânda şübhe bulunmasını gösterir)<br />

buyurdu. (O hâlde ne yapalım?) dediklerinde, (Emr etdiği için çalışmalı, rızk<br />

için üzülmemeli, tedbîrlerin arkasında koşmamalıdır) buyurdu. Rızk için, Allahü<br />

teâlânın verdiği söze güvenmelidir. Emrine uyarak çalışanı, rızkına ulaşdırır.<br />

Evli olanların tevekkülü: Evli olanın, tevekkül etmek için, şehrlerden uzaklaşması<br />

doğru değildir. Çalışıp, sebeblere yapışması lâzımdır. Ya’nî, evli olanların tevekkülü,<br />

üçüncü mertebede olmak lâzımdır. Ya’nî, çalışmakla tevekkül etmelidir.<br />

Nitekim, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” çalışarak tevekkül etmişdi. Çünki,<br />

tevekkül iki kısmdır: Birisi açlığa sabr edip, bulduğunu yimekdir. İkincisi, açlık ve<br />

ölüm, başına yazılmış ise, kendisi için, bunun hayrlı olduğuna inanmakdır. Çoluğa,<br />

çocuğa bu iki tevekkülü emr etmek, kimseye câiz değildir. Hattâ, kendi sabr<br />

edemiyen kimsenin de, çalışmadan tevekkül etmesi câiz değildir. Eğer, çoluk çocuk<br />

da sabr etmeğe râzı iseler, çalışmadan tevekkül câiz olur. Kısaca deriz ki, kendini,<br />

sıkıntıya sabr etmeğe zorlamak câiz ise de, çoluk çocuğu zorlamak câiz değildir.<br />

2 — Mevcûd parayı, malı muhâfaza etmekde tevekkül:<br />

Burada da, kimsesi olmıyan bekârların tevekkülü ile bakacak kimsesi bulunanların<br />

tevekkülü başkadır.<br />

Bakacak kimsesi olmıyanların, bir senelik ihtiyâcını, önceden depo etmesi, tevekkülü<br />

bozar. Çünki, sebeblere güvenmiş olur. Doyacak kadar gıdâ ve giyinecek<br />

kadar elbise bulunduran bekâr kimse, tevekkül etmiş olur. Kırk günlük ihtiyâcı saklamakla<br />

tevekkül bozulmaz demişlerdir. Sehl bin Abdüllah-i Tüsterî buyuruyor ki,<br />

(Bekâr bir kimsenin, gıdâ maddelerini ne kadar zemân olursa olsun saklaması tevekkülü<br />

bozar). Tesavvuf büyüklerinden, Ebû Tâlib-i Mekkî buyuruyor ki, (Sakladığına<br />

güvenmezse, kırk günden çok saklasa da, tevekkülü bozmaz). Bişr-i Hâfî,<br />

tesavvuf büyüklerindendir. Birgün, huzûruna bir müsâfir geldi. Talebesinden<br />

birine bir avuç gümüş verip, (İyi ve tatlı birşeyler alıp gel!) buyurdu. O zemâna kadar,<br />

böyle çok şey aldırdığı görülmemişdi. Müsâfir ile yidi. Müsâfir, artan yemekleri<br />

de alıp gitdi. Talebesinin, bu hâle şaşdığını görünce: (Bu müsâfir, Feth-i<br />

Mûsulî idi. Mûsuldan, bize ders vermeğe geldi. Tevekkülü sağlam olana, gıdâ<br />

saklamanın zarar vermiyeceğini gösterdi), buyurdu. Demek ki, tevekkül, ilerisi için<br />

zihni yormamakdır. Bunun için de, ilerisi için yığmamalı, sakladığını da, elinde olmayıp,<br />

Allahü teâlânın ileride göndereceği gibi bilmeli, ya’nî buna güvenmemelidir.<br />

Evli olanların tevekkülü: Çoluk çocuk sâhiblerinin bir senelik mal saklaması,<br />

tevekkülü bozmaz. Bir seneden fazlası bozar. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, evdekiler için, onların kalbleri dayanıksız olduğu için, bir senelik eşyâ bulundururdu.<br />

Kendisi için ise, bir günlük saklamazdı. Saklasaydı, tevekkülüne ziyân<br />

vermezdi. Çünki, olup olmaması müsâvî idi. Fekat, ümmetine ders vermek için,<br />

böyle yapardı. Eshâb-ı kirâmdan “aleyhimürrıdvân” biri vefât etdikde, cebinden<br />

iki altın çıkmışdı. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Bu iki azâb alâ-<br />

– 689 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 2-F:44

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!