22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

48 — LEVH-İL-MAHFÛZ VE ÜMM-ÜL-KİTÂB<br />

Allâme Ahmed bin Süleymân bin Kemâl pâşanın “rahmetullahi teâlâ aleyhim<br />

ecma’în” (Levh-il-mahfûz ve Ümm-ül-kitâb) ismindeki risâlesi ile, Muhammed Akkermânînin<br />

(İhtiyâr-ı cüz’î) risâlesi ve Ebüssü’ûd efendinin (Kazâ kader) risâlesi,<br />

otuzbirinci Osmânlı pâdişâhı sultân Abdülmecîd hân “rahmetullahi aleyh”<br />

zemânında, [1264] senesinde, bir arada bir kitâb hâlinde, türkçe olarak, İstanbulda<br />

basılmışdır. Üçünü de sâdeleşdirerek, yazmayı uygun gördük:<br />

Ra’d sûresindeki, (Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değişdirmez. Ümmül-kitâb,<br />

Ondadır) meâlindeki âyet-i kerîmede, levh-i mahfûz bildirilmekdedir.<br />

Ümm-i kitâb, ezelî olan kelâm-ı ilâhînin ismidir. Melekler, bunu anlıyamaz. Zemânlı<br />

değildir. Ya’nî burada zemân yazılı değildir. Allahü teâlâdan başka, kimse<br />

bilmez. Hiç yok olmaz. Levh-i mahfûzda ise, değişiklik olur. Bunu melekler görür.<br />

İnsanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değişdirilebilir.<br />

Böylece birine ölümüne yakın, iyi işler yapdırıp, son nefesde îmân ile gönderir.<br />

Başkasına kötü amel işledip, îmânsız gönderir. Bunun için, Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” her zemân, (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit<br />

kalbî, alâ dînik) düâsını okurdu [ki, Ey büyük Allahım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden<br />

iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, ya’nî dîninden döndürme,<br />

ayırma! demekdir]. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” bunu işitince: (Yâ<br />

Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Sen de, dönmekden korkuyor musun?)<br />

dediklerinde: (Mekr-i ilâhîden, beni kim te’mîn eder?) buyurdu. Çünki, hadîs-i kudsîde:<br />

(İnsanların kalbi Rahmânın kudretindedir. Kalbleri, dilediği gibi çevirir) buyurulmuşdur.<br />

Ya’nî, Celâl ve Cemâl sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir. Levh-i mahfûza<br />

ilk olarak, (Benden başka Allah yokdur. Muhammed “aleyhisselâm” benim<br />

resûlümdür ve habîbimdir ve herşey benim mahlûkumdur. Herşeyin Rabbiyim, Hâlıkıyım)<br />

yazıldı. Sonra, Peygamberleri “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” ve kıyâmete<br />

kadar gelecek insanların iyileri, sa’îd olarak, kötüleri de, şakî olarak yazıldı.<br />

Kader değişmez. Kazâ, kadere uygun olarak meydâna gelir. Kazâ, hergün çok<br />

değişip, sonunda kadere uygun olunca yaratılır. Kazâ-i mu’allak şeklinde yaratılacağı<br />

yazılmış olan birşey, kulun iyi ameli ile değişip yaratılmaz. Evliyâ “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyhim ecma’în”, kaderi anbara, kazâyı ölçeğe benzetmişdir.<br />

[(Kâmûs)da, kazâ kelimesinde diyor ki: (Kazâ, kaderin husûsî bir kısmıdır.<br />

Kader, anbara doldurulmuş buğday gibidir. Kazâ ise, onu ölçerek vermek gibidir.<br />

Ömer “radıyallahü anh”, Şâma geldi. Şehrde vebâ hastalığı olduğunu işitince,<br />

şehre girmedi. Allahü teâlânın kazâsından kaçıyor musun? dediklerinde, Allahü<br />

teâlânın kazâsından, kaderine kaçıyorum buyurdu ki, kader, kazâ şeklini almadıkca<br />

değişebilir. [Kader, ma’âş bordrosu gibidir. Kazâ ise, bu ma’âşın dağıtılmasıdır.]<br />

İbni Esîr dedi ki: Kazâ ve kader, birbirinden ayrılmaz, çünki, kader temel gibi, kazâ<br />

da üstündeki binâ gibidir). Kader kelimesinde diyor ki: (Kader, Allahü teâlânın,<br />

olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kazâ, kaderde bulunan şeyleri, zemânı gelince<br />

yaratmasıdır)].<br />

İmâm-ı Gazâlî, (İhyâ-ül’ulûm) kitâbında buyurdu ki, (Kazâ-i mu’allak, Levh-i<br />

mahfûzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapıp, düâsı kabûl olursa, o kazâ değişir).<br />

Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Kader, tedbîr ile, sakınmakla değişmez. Fekat<br />

kabûl olan düâ, o belâ gelirken korur). Düânın belâyı def’ etmesi de, kazâ ve kaderdendir.<br />

Kalkan, oka siper olduğu gibi, su, yerden otun yetişmesine [ve havanın<br />

oksigen gazı, canlının hücrelerindeki gıdâ maddelerini yakıp harâret meydâna gelmesine]<br />

sebeb olduğu gibi, düâ da, Allahü teâlânın merhametinin gelmesine sebebdir.<br />

Bir hadîs-i şerîfde, (Kazâ-i mu’allakı, hiçbirşey değişdiremez. Yalnız düâ değişdirir<br />

ve ömrü, yalnız, ihsân, iyilik artdırır) buyuruldu. Allahü teâlânın takdîri-<br />

– 698 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!