22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çûn olarak, ya’nî bilinmiyen, anlaşılamıyan bir şeklde kavuşanlar için, vâsıta ve perde<br />

bulunmaz. Böyle kavuşana Allahü teâlânın sıfatları vâsıta ve perde olmayınca,<br />

başka şeyler perde olabilirler mi?<br />

Süâl: Allahü teâlânın sıfatları, kendisinden ayrı değildirler. Allahü teâlâya kavuşanlara<br />

sıfatların vâsıta, perde olmaması, nasıl olur?<br />

Cevâb: Sâlikin aslı, Allahü teâlânın ismlerinden bir ismdir. Sâlik, bu aslının zıllıdır,<br />

görüntüsüdür. Sâlik, bu aslına kavuşunca, kendisi ile zât-ı ilâhî arasında bir<br />

vâsıta, bir perde yokdur. Çünki ism ile ism sâhibi arasında bir vâsıta yokdur. Bunun<br />

için, sıfatların aradan kalkması lâzım gelmez. Bunu yukarıda, sâlikin hakîkatinin<br />

hakîkat-i Muhammedî ile birleşmesini anlatırken bildirmişdim. Zıllın aslına<br />

kavuşmasını bildirirken de biraz geçmişdi.<br />

Tenbîh: Cezbe yolunda aracı, vâsıta bulunmaz sözünden, ba’zı kimseler için Resûlullahın<br />

“aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” vâsıta olmasına lüzûm olmayacağı<br />

anlaşılmamalıdır. Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” uymalarına ihtiyâcları<br />

kalmıyacağı sanılmamalıdır! Böyle anlamak küfr ve ilhâd ve zındıklık ve<br />

Onun dînine inanmamak olur. Sülûk yapmadan, ya’nî islâmiyyete uymadan mevcûd<br />

olan cezbe noksân olur, bozuk olur ve ni’met şeklinde görünen azâb olur. Kıyâmetde<br />

hesâba çekilmesine, azâb yapılmasına sebeb olur. Doğru keşfler ve açık<br />

olan ilhâmlar, kesin olarak bildirmişdir ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve<br />

sellem” vâsıta olmadıkca ve Ona uymadıkca, tesavvuf yolunun hiçbir ma’rifetine<br />

kavuşulamaz. Başlangıçda ve yolda bulunanlar için olduğu gibi, sona varmış olanlar<br />

için de, O yüce Peygambere uymadıkca ve Ona nasîb olan ni’metlerin artıklarını<br />

toplamadıkca, tesavvuf yolunun hiçbir feyzi ve bereketi hâsıl olmaz. Fârisî beyt<br />

tercemesi:<br />

Ey Sa’dî! Safâ yolunda ilerlemek,<br />

Mustafâya uymakla nasîb olur hep!<br />

Ahmak Eflâtun, yapdığı mücâhedelerle ve riyâzetlerle nefsinde hâsıl olan safâyı<br />

görünce, Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” uymak lâzım olmadığını<br />

sandı. (Biz temizlenmiş insanlarız. Temizleyicilere ihtiyâcımız kalmamışdır)<br />

dedi. Peygamberlere uymadan, yalnız riyâzet çekmekle hâsıl olan safânın, altın yaldızla<br />

örtülen bakır gibi veyâ şekerle kaplanan zehr gibi olduğunu anlıyamadı. Bakırla<br />

karışık altını saf hâlde ayırmak için ve nefsi, emmârelikden kurtarıp itmînâna<br />

kavuşdurmak için, Peygamberlere uymak lâzımdır “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”.<br />

Hakîkî hakîm ve tabîb olan Allahü teâlâ, Peygamberleri ve bunların dinlerini<br />

“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, nefs-i emmâreyi yıkmak, azgınlıkdan kurtarmak<br />

için gönderdi. Onu yıkmak, belki islâh etmek, kurtarmak için bu büyüklere<br />

“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” uymakdan başka çâre olmadığını bildirdi. Bu<br />

büyüklere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” uymadıkca, binlerle riyâzetler ve mücâhedeler<br />

yapılsa, onun emmâreliği kıl kadar azalmaz. Tersine, azgınlığı artar, onun<br />

hastalığını giderecek yegâne ilâc, Peygamberlerin dinleridir “aleyhimüssalevâtü<br />

vettehıyyât”. Bundan başka hiçbir şey, nefsi felâketden kurtaramaz!<br />

Cezbe için sülûk lâzımdır. İster cezbeden önce olsun, ister sonra olsun, sülûksüz<br />

cezbe fâidesizdir, kıymetsizdir. Cezbenin sülûkdan önce olması dahâ kıymetlidir.<br />

Böyle olunca, sülûk cezbeye yardımcı olur. Sülûkdan sonra olan cezbe ise,<br />

sülûke hizmetci olur. Sülûk ni’meti, onu cezbeye kavuşdurur. Cezbenin önce olması,<br />

böyle değildir. O önceden çekilmekdedir, da’vetlidir, (Murâd)dır. Sülûkü önce<br />

olan ise, (Tâlib)dir. Murâd olunanların başı ve sevilenlerin önderi Muhammed<br />

aleyhisselâmdır. Bu da’vet Ona yapılmış, önce O çağırılmışdır “aleyhi ve alâ âlihissalâtü<br />

vesselâm”. Başkaları, Ona tufeyl olarak, yanısıra kabûl olunmakdadırlar.<br />

İster murâd olsunlar, ister tâlib olsunlar, Onun arkasındadırlar. Hadîs-i kudsîde,<br />

(O olmasaydı, Allahü teâlâ mahlûkları elbette yaratmazdı ve rübûbiyyetini<br />

– 955 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!