22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

982 — YÛSÜF-İ HEMEDÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Ya’kûb Yûsüf bin<br />

Eyyûb Hemedânî, Ehl-i sünnet âlimlerinden ve Evliyânın büyüklerindendir. Büyük<br />

âlimlerdendir. (Umdet-ül-makâmât)da diyor ki, (Piyâde olarak otuzyedi hac yapdı.<br />

Kur’ân-ı kerîmi binlerce hatm eyledi. Gece nemâzlarında, her rek’atde, bir cüz’<br />

okurdu. Tefsîr, hadîs, kelâm ve fıkhdan yediyüz cüz’ ezberinde idi. İkiyüzonüç<br />

mürşid-i kâmilden istifâde etdi. Yedibin kâfirin îmâna gelmesine sebeb oldu. Hızır<br />

aleyhisselâm ile çok sohbet etdi. Hastalara ve nazar değenlere ta’vîz ve mıska yazardı.<br />

İmâm-ı a’zam soyundan idi). [440] da Hemedânda tevellüd, 535 [m. 1141] senesinde<br />

Hirâtda vefât etdi. Merv şehrindedir. Onsekiz yaşında Bağdâda gelip, Ebû İshak-ı<br />

Şîrâzîden okudu. Hanefî fıkh ve münâzara âlimi oldu. Ebû Alî Fârmedîden feyz<br />

alıp, kemâle geldi. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri bir kitâbında diyor ki, [602] senesinde<br />

şeyh Evhâd-eddîn-i Hâmid Kezmânî Konyaya geldi. Hemedânda Yûsüf-i Hemedânî,<br />

altmış yıldan ziyâde irşâd etmişdir. Birgün bir yere gitmek istedi. Hayvânın<br />

yularını serbest bırakdı. Hayvân bunu, şehr hâricinde bir mescide götürdü. Mescidde<br />

bir genç, buna birşey sordu. Cevâbını verdi, dedi. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri,<br />

burada buyuruyor ki, (Sâdık olan talebe üstâdı kendi yanına çeker.) (Fetâvâ-i hadîsiyye)<br />

sonunda diyor ki, (Ebû Sa’îd Abdüllah ve İbn-üs-sakkâ ve Abdülkâdir-i Geylânî<br />

hazretleri, ilm tahsîli için Bağdâda gelmişlerdi. Yûsüf-i Hemedânî Bağdâdda,<br />

Nizâmiyye medresesinde va’z ediyordu. İbn-üs-sakkâ adındaki meşhûr derin âlim,<br />

kalkıp birşey sordu. Otur, senin sözünden küfr kokusu geliyor buyurdu. Hakîkaten<br />

İstanbula sefîr olarak gidip, orada hıristiyan oldu.) Abdülhâlık-i Goncdüvânî ve Ahmed-i<br />

Yesevî gibi büyük Velîler yetişdirdi. (Zînet-ül-hayât), (Menâzil-üs-sâyirîn) ve<br />

(Menâzil-üs-sâlikîn) kitâbları meşhûrdur. 969, 1062, 1090, 1103, 1191.<br />

983 — YÛSÜF NEBHÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yûsüf bin İsmâ’îl bin Yûsüf<br />

Nebhânî, Hayfada Eczîm kariyyesinde 1265 [m. 1849] de tevellüd, 1350 [m. 1932]<br />

Ramezân ayında Beyrutda vefât etdi. Ondördüncü asrın büyük âlimlerindendir.<br />

Câmi’ul-ezheri bitirdi. Çok kitâb yazdı. Bunlardan 46 sının ismleri, vehhâbîleri red<br />

eden (Şevâhid-ül-hak) kitâbının başında yazılıdır. Bunların hepsi basılmışdır.<br />

Fazla bilgi için (Eshâb-ı kirâm) kitâbına bakınız! 454, 458, 459, 469, 1077, 1185.<br />

984 — YÛSÜF ZİYÂ AKIŞIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Bosnada, Foçalıdır.<br />

[1303] de tevellüd, 1378 [m. 1958] de Fâtihde vefât etdi. Edirne-kapı kabristânında iken,<br />

mubârek cesedi m. 2000 senesinde, zevcesi Sü’adâ hanımın cesedi ile birlikde, Eyyûbde<br />

Kaşgârî dergâhı yanındaki kabrlerine nakl edilmişdir. Ahmed bin hâcı Sâlih bin Zülfikâr<br />

pâşa oğludur. Zülfikâr pâşa, Akkoyunlu soyundandır. Yûsüf Ziyâ beğ, Vefâda<br />

Karamürsel kumaş fabrikası müdîri idi. Yüzlerce müslimân fakîrin sığınağı idi. Yüzlerce<br />

gencin hidâyete kavuşmasına sebeb oldu. Seyyid Abdülhakîm efendinin sohbeti<br />

ve hizmeti ile şereflenmiş, teveccüh ve feyzlerine mazhar olmuş, derece-i kemâle vâsıl<br />

olmuşdur. Halk içinde, Hak ile idi. Seyyid Abdülhakîm efendi, 1348 [m. 1929] de<br />

Ziyâ beğe hediyye etdiği (Mektûbât) kitâbı iç kapağına (Bu kitâb, Yûsüf Ziyâ ibni Ahmede,<br />

din kardeşi hattâ babası yerindeki Abdülhakîm vâsıtası ile, Allahü teâlâ tarafından<br />

ihsân edilmişdir) yazmışdır. Bu kitâbı, altı cild bir arada, fârisî olarak, 1166 [m.<br />

1752] da Fâtihde Mesîh pâşa câmi’i civârındaki (Hâcı İlyâs Mescidi) imâmı Vâsık İbrâhîm<br />

efendi, çok nefîs olarak yazmışdır. Hüseyn <strong>Hilmi</strong> Işık, Ziyâ beğin dâmâdıdır.<br />

— YÛŞA’: Mûsâ aleyhisselâmın dînini yayan peygamberlerdendir. Kur’ân-ı kerîmde<br />

ismi yazılı değildir. Mûsâ aleyhisselâmın hemşîresinin oğludur. Kabri, İstanbulda,<br />

Beykozda Yûşa’ tepesinde olduğu söylenmekdedir. 482, 1152.<br />

985 — ZÂHİDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhtâr bin Mahmûd, Hanefî fıkh<br />

âlimlerindendir. Îrânda Hârezmde tevellüd, 658 [m. 1259] senesinde vefât etdi. (Hâvî),<br />

(Müctebâ), (Kudûrî şerhı) kitâbları çok kıymetlidir. (Kınye-tül-fetâvâ) kitâbında<br />

za’îf bilgiler de vardır. 269, 375, 852, 873.<br />

986 — ZÂHİD-ÜL-KEVSERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Zâhid bin<br />

Hasen, sultân Vahîdeddîn hân zemânında, şeyh-ul-islâm Mustafâ Sabrî efendinin<br />

– 1193 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!