22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

elikden kurtulup, (mutmainne) olur. Bu zemân, şehveti ve gadabı fâideli olarak<br />

çalışdırır. Kitâbımızın üçüncü kısmının ellinci maddesinde yazılı olan, (Mektûbât)ın<br />

ikinci cildinin ellinci mektûbunda, nefsin temizlenmesi bildirilmekdedir. Nefs-i emmâre,<br />

şehveti ve gadabı aşırı çalışdırdığı için, buna uymak insana tatlı gelir. İslâmiyyete<br />

uymak ise, bu arzûları frenlediği, tahdîd etdiği için, insana acı, zor gelmekdedir.<br />

Bunun için insan, islâmiyyete uymak istemez. Nefse uymak ister. Se’âdete<br />

kavuşmak istemez. Felâkete sürüklenmek ister. Allahü teâlânın merhameti sonsuz<br />

olduğundan, insanlarda, se’âdeti felâketden, doğruyu iğriden ve fâideliyi zarârlıdan<br />

ayırabilen bir kuvvet de yaratdı. Bu çok kıymetli kuvvet, (Akl)dır. Şaşmıyan,<br />

yanılmıyan akla (Akl-ı selîm) denir. Akl-ı selîm sâhibi olan kimse nefsine<br />

uymaz. İslâm dînine uyar. Aklı dinlemiyen kimse ise, nefsine uyar. İslâm dînine<br />

uymak istemez. İslâm dînine uyana, (Müslimân) denir. Müslimân olmak için evvelâ<br />

(Îmân) etmek lâzımdır.<br />

Allahü teâlâ, bütün insanlara, îmân etmelerini emr etdi. İnsanlar arasından dilediklerine<br />

merhamet edip, bunların akla uyarak îmân etmelerini nasîb eyledi. Bu<br />

kullarının kalblerini îmân ile doldurdu. (Yûnüs) sûresinin yirmibeşinci âyetinde<br />

meâlen, (Allahü teâlâ kullarını, selâmet, se’âdet yeri olan Cennetine da’vet ediyor.<br />

Dilediğini bu yola kavuşdurur) buyuruldu. Akl-ı selîm sâhibi olan, bu mes’ûd<br />

insanlara (Sâbikûn) denir. Peygamberler, Evliyâlar, mezheb imâmları ve bütün<br />

müctehidler böyledirler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”. Akllarına uymayıp,<br />

nefslerine uyarak, Allahü teâlânın da’vetini kabûl etmiyenlerden, dilediklerini<br />

kendi taşkın, azgın hâllerinde bırakmakda, dilediklerini de, yine ihsân ederek,<br />

dilediği zemânda hidâyete kavuşdurmakda, kalblerini îmân ile doldurmakdadır.<br />

Kendi hâllerinde bırakdıklarından, gafletden uyanarak doğru yolu arayanları<br />

da, merhamet ederek hidâyete kavuşduracağını va’d etmekdedir. (Ankebût)<br />

sûresinin son âyetinde meâlen, (Nefslerine uyanlardan, doğru yolu arayanları,<br />

se’âdete ulaşdıran yollara kavuşdururuz) buyuruldu. Doğru yolu aramayıp,<br />

nefslerine uyarak îmân etmiyenleri, azıp can yakanları, Cehennemde sonsuz olarak<br />

yakacağını haber veriyor. İslâmiyyeti işitmiyen çok kimse vardır ki, akl-ı selîmleri<br />

olduğu için, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin adamlarına aldanmamışlar, astronomide<br />

ve fen bilgilerinde ve bilhâssa tıb ilminde gördükleri nizâmlı hâdiselerin<br />

birbirlerine bağlantılarını düşünerek, hilkatin sırlarını, bu hesâblı düzenin hakîkatini<br />

anlamak istemişlerdir. Bunlar yine akl-ı selîmleri sâyesinde, islâmiyyetin<br />

bildirdiği güzel ahlâkın birçoğunu bulup, müslimân gibi yaşamış, kendilerine<br />

ve başkalarına fâideli olmuşlardır. Allahü teâlânın, (Ankebût) sûresinde va’d etdiği<br />

üzere, bunları îmân etmeğe sebeb olan rehberlere, kitâblara kavuşduracağı,<br />

(Rûh-ul-beyân) tefsîrinde, altıncı cüz son âyetinde yazılıdır. Böyle tâli’li mes’ud<br />

bir kimse anlar ki, herşeyi halk eden, yaratan, yok olmakdan, zarârlardan koruyan<br />

bir Allah vardır. Allah herşeyi görür, bilir, işitir. Herşeye gücü yeter. Gücü,<br />

kuvveti sonsuzdur. Herşeyi, eceli, zemânı gelince yok etmekdedir. İnsanları tekrâr<br />

dirilteceğini, hesâba çekeceğini, îmân etmiş olanlara Cennetde sonsuz ni’metler<br />

vereceğini, îmânı olmayanları, kâfirleri Cehennemde sonsuz yakacağını bildiriyor.<br />

Onun yapmak istediğini kimse durduramaz. Onun işine kimse karışamaz.<br />

Onun emrlerine uymakdan, rızâsını, sevgisini kazanmakdan başka kurtuluş ve<br />

se’âdet yolu yokdur. İnsanların hiçbiri îmân etmese, inanmasa, onun büyüklüğünde,<br />

kuvvetinde, kudretinde hiç noksanlık olmaz. Teknikde çok ilerliyen, elektronik<br />

âletler ve lazer ışınları ile tabî’atin nice sırlarını çözen ba’zı milletlerin başlarındaki<br />

azılı kâfirler, zâlimler, Ona hiçbir zarâr yapamaz. Bu dinsizler, ancak kendilerine<br />

zarâr yapıyorlar. Muhakkak ölecekler. Kabrde çürüyüp, bir avuç toprak<br />

olacaklar. Sonra tekrâr diriltilip, Cehennemde çok acı azâb çekeceklerdir. Allahü<br />

teâlâ isteseydi, herkesi mü’min yapar, herkesi Cennete sokardı. Yâhud, herkesi<br />

kâfir yapar, herkesi Cehennemde yakardı. Fekat, ba’zılarının mü’min olmasını,<br />

ba’zılarının da kâfir olmasını diledi. Onun dilediği olur. Onun dilediğini<br />

– 530 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!