22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

için, harâm olduğu açıkca bildirilmiş olmalı veyâ harâm olduğu kolay anlaşılmalıdır.<br />

Tütün, açıkca harâm edilmemişdir. Harâm olduğunu anlamak için de şimdi<br />

de müctehid yokdur. Eski müctehidlerin de, tütün için bir sözü yokdur. Müctehid<br />

olmıyanların, halâl veyâ harâm demesinin bir kıymeti olmaz. O hâlde tütün içmek,<br />

aslı üzere mubâhdır, halâldir. Tehlükeli diyenler ise, dahâ yukarda bildirilen sebebleri<br />

göz önünde tutmuşlardır. Tehlükeli diyenler, belki dahâ haklıdır. Çünki,<br />

bu sebeblerden birkaçı yanlış olsa bile, şübheden kurtulmaz. Hepsi bir araya gelince,<br />

kuvvetlenmiş olur. Şimdi müctehid kalmadı demek de, şübhelidir. Mutlak<br />

müctehid yok ise de, ictihâdları karşılaşdırabilecek (Mes’elelerde müctehid) şimdi<br />

belki vardır. Eski müctehidler, tütün için birşey bildirmedi ise de, tütün, onların<br />

açık bildirdiği karârlardan birine bağlanabilir. Müctehid olmıyan âlimler, bu<br />

işi yapabilir. Tütün içmek, nihâyet şübheli kalmakdadır. Şübheliler ise, harâm olur.<br />

Hadîs-i şerîfde, (Şübheli şeyleri yapan, harâm da işler) buyuruldu. Mubâh veyâ tehlükeli<br />

olan şeyi de çok yapmamak lâzımdır. Tütüne tehlükeli demek insâf olur. Mubâhlara<br />

fazla dalmak da, küçük günâh olur. Tütüne, aslında halâl desek bile, insan<br />

buna alışıyor. Mubâhlar için de, kıyâmetde hesâb vardır. Tütünü en çok fâsıklar<br />

içiyor. Başkaları, bunlardan görerek alışıyor. İhtiyâtlı davranmak her yerde iyidir.<br />

Binüçyüzkırkyedinci sahîfede diyor ki: Hadîs-i şerîfde, (Soğan, sarmısak yiyen,<br />

mescidimize gelmesin!) buyuruldu. Çünki, melekler pis kokudan incinir. Pırasa gibi<br />

pis kokulu şeyleri yiyenler ve cüzzâm, baras hastaları, yarası kokanlar, üzeri balık,<br />

et kokanlar da böyledir. Bunlar mescide sokulmaz. Mescide giderken çiğ soğan,<br />

sarmısak yimek, tenzîhen mekrûhdur. Pişmiş yimek mekrûh değildir. İlâc olarak<br />

yimek câizdir. (Yahyâ efendi fetvâsı), tütünü içmek de bunun için mekrûh olur<br />

dedi. Sâlih olan kimse, bu hadîs-i şerîfden korkarak tütün içmez. (Berîka) kitâbından<br />

terceme burada temâm oldu.<br />

(Hadîka)nın [1290] hicrî senesi İstanbul baskısı, yüzkırküçüncü sahîfesinde<br />

diyor ki, (Un eleği ve kaşık gibi şeyler zemân-ı se’âdetde yok idi. Sonradan meydâna<br />

çıkdılar. Böyle, Allahü teâlâya ibâdet etmek ve sevâb kazanmak niyyeti olmaksızın<br />

meydâna çıkarılan şeylere, (Âdetde bid’at) denir. Bunlar, hadîs-i şerîfde<br />

dalâlet, sapıklık olarak bildirilmiş olan bid’atlerden değildirler. Bunları yapanlara<br />

cezâ verilmiyecekdir. Vera’ sâhiblerinin yapmaması dahâ iyi olur. Erkeklerin<br />

fazla yiyerek yağ bağlaması da böyledir. İmâm-ı Münâvî, (Câmi’-us-sagîr)<br />

şerhinde, kıyâmet alâmetlerinden biri, erkeklerin yağlanmasıdır dedi. Âdetde<br />

bid’atlerden biri de, tütün ve kahve içmekdir. Zemânımızda iyi kötü her insan bunları<br />

kullanmakdadır. Bunlar için çeşidli şeyler söyleniyor ise de, sözün doğrusu, ikisine<br />

de harâm ve mekrûh dedirtecek bir sebeb yokdur. Her ikisi de, (Âdetde<br />

bid’at)dir. Herhangi bir sebeb göstererek bunlara harâm diyen kimse, âdetde<br />

bid’at olan şeye harâm demiş olur. Âdetde bid’ate harâm denilemiyeceğini, cumhûr-i<br />

ulemâ bildirmişdir. Sultânın emr ve yasak etmesine gelince, bunlar, Allahü<br />

teâlânın emr ve yasaklarına uygun olursa, itâ’at vâcib olur. Kendi düşüncesi, görüşü<br />

ile olana itâ’at vâcib değildir. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bütün<br />

emr ve yasakları, Allahü teâlânın emr ve yasaklarına uygun idi. Kendiliğinden<br />

birşey bildirmedi. Böyle olmasaydı, Onun her sözüne itâ’at vâcib olmazdı. Sultânın,<br />

kendi aklı, düşüncesi ile verdiği emre itâ’at da, elbette vâcib olmaz. Ancak,<br />

emri veren, zulm, işkence yaparsa, milleti sıkışdırırsa, onun şerrinden, öldürmesinden<br />

korkan kimsenin, hele kan dökücü başkanın böyle mubâhları yasaklamasına<br />

itâ’at etmesi vâcib olur. Çünki, bir müslimânın kendini tehlükeye sokması câiz<br />

değildir. İşte, böyle yasaklandığı zemân, kahve, sigara içmemek vâcib olur. Fekat,<br />

yine, harâm veyâ mekrûh oldukları için değil, kanını, ırzını kurtarmak için içmemeğe<br />

niyyet etmek lâzımdır. Ülül-emre itâ’at demek, müslimân olan âmirlerin,<br />

hak üzere olan emr ve yasaklarına uymak demekdir).<br />

– 631 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!