22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lomalarımın ve icâzetimin yaldızlarına aldanarak, bu konularda söz sâhibi olacağımı<br />

sanmaklığımdır. Bu korkumun çokluğu, her sözümde gözlere çarpmakdadır.<br />

Hiçbir zemân kendi görüşümü, kendi fikrimi yazmağa cesâret etmedim. Dâimâ<br />

Ehl-i sünnet âlimlerinin, anlıyabilenleri hayrân eden kıymetli yazılarını arabîden<br />

ve fârisîden terceme ederek genç kardeşlerime sunmağa çalışdım. Bu korkumun<br />

çokluğundan, kitâb yazmağı düşünmemişdim. (Savâık-ul-muhrika)nın ilk sahîfesinde<br />

yazılı olan, (Fitne yayıldığı zemân, hakîkati bilen, başkalarına bildirsin!<br />

Bildirmezse, Allahın ve bütün insanların la'neti ona olsun!) hadîs-i şerîfini görünce,<br />

düşünmeğe başladım. Bir tarafdan, Ehl-i sünnet âlimlerinin, din bilgilerindeki<br />

ve kendi zemânlarında bulunan fen bilgilerindeki anlayışlarının ve akllarının<br />

üstünlüğünü ve ibâdet ve takvâlardaki gayretlerini öğrendikçe, küçüklüğümü<br />

anlayıp, O büyük âlimlerin ilm deryâları yanında, kendi bilgilerimi bir damla gibi<br />

görüp, bir yandan da, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okuyup anlıyabilecek<br />

sâlih kimselerin azaldığını ve câhil, sapık kimselerin din adamları arasına karışarak,<br />

bozuk, sapık kitâblar yazıldığını görerek üzülüp, hadîs-i şerîfde bildirilen<br />

la'net tehdîdinden dehşet duydum. Kıymetli genç kardeşlerime olan şefkat ve<br />

merhametim de, bu fakîri hizmete zorlayarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından<br />

seçdiğim yazıları terceme etmeğe başladım. Aldığım sayısız tebrîk ve takdîr<br />

yazılarının yanı sıra, tek tük mezhebsizin serzeniş ve iftirâlarına da hedef oldum.<br />

Rabbime ve vicdânıma karşı ihlâsımda ve sadâkatimde bir şübhem olmadığı<br />

için, Allahü teâlâya tevekkül ve Resûlünün "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem"<br />

ve sâlih kullarının mübârek rûhlarına tevessül ederek, hizmete devâm etdim.<br />

Allahü teâlâ, hepimizi râzı olduğu doğru yolda bulundursun! Âmîn.<br />

Mısrda câmi’ul-ezher Üniversitesi müderrislerinden büyük hanefî âlimi Muhammed<br />

Bahît-ül-mutî’î, (Tathîr-ül-füâd min-denisil-i’tikâd) kitâbında diyor ki, insanlar<br />

içinde rûhları en yüksek ve en olgun olanları, Peygamberlerdir “aleyhimüssalâtü<br />

vesselâm”. Bunlar hatâ etmekden, şaşırmakdan, gafletden, hıyânet etmekden,<br />

te’assub ve inâddan ve nefse uymakdan ve garez, kin bağlamakdan ma’sûmdurlar.<br />

Peygamberler “aleyhimüssalâtü vesselâm”, Allahü teâlânın kendilerine bildirdiği<br />

şeyleri söylerler ve açıklarlar. Onların bildirdikleri din bilgileri, emrler ve yasaklar<br />

hep doğrudur. Hiçbiri bâtıl, bozuk değildir. Peygamberlerden “salevâtullahi<br />

teâlâ aleyhim ecma’în” sonra insanların en yüksek ve en olgun olanları, Peygamberlerin<br />

sahâbîleridir. Çünki bunlar, Peygamberlerin sohbetinde yetişmiş,<br />

olgunlaşmış, temizlenmişlerdir. Hep, Peygamberlerden işitdiklerini bildirmişler ve<br />

açıklamışlardır. Bunların da bildirdiklerinin, hepsi doğrudur. Bunlar da yukarıda<br />

bildirdiğimiz kötülüklerden mahfûzdurlar. Te’assub ile, inâd ile birbirlerinin sözlerine<br />

karşı gelmemişler, nefslerine uymamışlardır. Bunların, âyet-i kerîmeleri ve<br />

hadîs-i şerîfleri açıklamaları, Allahü teâlânın dînini Onun kullarına bildirmek<br />

için ictihâd etmeleri, Allahü teâlânın bu ümmete büyük bir ihsânıdır ve sevgili Peygamberi<br />

Muhammed aleyhisselâma merhametidir. Kur’ân-ı kerîm, Eshâb-ı kirâmın<br />

kâfirlere karşı sert olduklarını ve birbirlerine çok merhametli olduklarını, sevişdiklerini,<br />

nemâzları titizlikle edâ etdiklerini, herşeyi ve Cenneti Allahdan beklediklerini<br />

bildiriyor. İctihâdlarında icmâ’ hâsıl olanların hepsi doğrudur. Hepsi sevâba<br />

kavuşmuşlardır. Çünki, hak birdir.<br />

Eshâb-ı kirâmdan sonra, insanların en üstünleri, Eshâb-ı kirâmı gören ve onların<br />

sohbetinde yetişen müslimânlardır. Bunlara, (Tâbi’în) denir. Bunlar, bütün bilgilerini<br />

Eshâb-ı kirâmdan almışlardır. Tâbi’înden sonra, insanların en üstünleri, Tâbi’îni<br />

gören ve onların sohbetinde yetişen müslimânlardır. Bunlara (Tebe’ı tâbi’în)<br />

denir. Bunlardan sonra gelen asrlarda, kıyâmete kadar bulunan insanların en üstünleri,<br />

en iyileri de, bunlara tâbi’ olan, bunların bildirdiklerini öğrenip, yollarında<br />

bulunan müslimânlardır. Selef-i sâlihînden sonra gelen din adamlarının arasında<br />

sözleri, işleri Resûlullahın ve Selef-i sâlihînin bildirdiklerine uygun olup, i’ti-<br />

– 495 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!