22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İşte fen adamları, kendi ihtisâslarında bile, böyle yanılmış ve insanlığa büyük<br />

zarârlar da yapmışdır. Bu yanılmaları, onların fen çerçevesi içindeki kıymetlerini<br />

ve ehemmiyyetlerini azaltdı demek istemiyoruz. Onları, fâideli buluşları ile düşünerek,<br />

fenne hizmetlerini övüyoruz. Fekat, ihtisâslarında bile yanıldıklarını<br />

gösterip, fen adamının, ihtisâsı dışındaki ve hele temâmen başka, derin ve geniş<br />

olan din ilmindeki kuru düşüncelerinin, din büyüklerinin, din ilmi ile dolmuş,<br />

din zevkı ile doymuş olan o hakîkî büyüklerin sözleri yanında, bir hiç olacağını göstermek<br />

istiyoruz. Hakîkî bir fen adamı, bu hakîkati pek iyi kabûl eder. Fekat para<br />

adamları, ya’nî para kazanmak, etiket kazanmak için, âdet üzere, birkaç senelik<br />

ömrünü çürütüp, birkaç şey ezberliyen fen yobazları, sinema filminden farkı olmıyan<br />

rûhsuz dimâglarındaki, birkaç basma ve komprime, silik çizgileri fen sanarak,<br />

fennin değil, cehâletin verdiği bir cesâretle ve taşkınlıkla, islâmın yüksek<br />

ilmlerine saldırarak helâk oluyor ve insanlığı ebedî felâkete sürükliyorlar.<br />

Meselâ, bir fen adamı, jeolojik tabakalar arasında bulduğu bir kemik parçasında<br />

tedkîkler yaparak, hayât üzerinde kıymetli bilgiler toplamağa uğraşırken, beri<br />

tarafdan, fen yobazları, radyodan veyâ bir broşürden bunu haber alıp, (İnsanların<br />

aslı olan maymunun kemikleri bulundu. İnsanların maymundan hâsıl olduğu<br />

hakîkat hâlini aldı) yaygarasını basıyor. Saf müslimânları aldatmağa çalışıyorlar.<br />

İngiliz fen adamı Darwinin (canlılar arasındaki hayât mücâdelesi) nazariyyesini<br />

anlamıyarak ve yanlış alarak, müslimânlığı yıkmağa bir silâh yerinde kullanıyorlar.<br />

Evet, yüz seneden beri, birkaç biyolog, hayvanlarda, kan grubları, kan<br />

benzerliği, kromozom sayıları, muhîte intibak [adaptasyon] için fizyolojik ve anatomik<br />

değişmeler, somatik değişmeler ve harâret, zıyâ, röntgen ve radium şuâ’ları<br />

ile ve ba’zı kimyâ maddeleri te’sîri ile çeşidli mutanlar meydâna gelmesi ve nihâyet<br />

paleontolojik müşâhedeler ve bütün canlılarda meios ve bunu ta’kîb eden<br />

mitoz bölünme bulunması ve ba’zı hayvanlarda körleşmiş uzvlar görülmesi [meselâ<br />

insanlarda appandis denilen kör barsak bulunması gibi] ve çok hücreli hayvanların<br />

hepsinde rüşeym [embriyon] teşekkül etmesi ve bir hayvanın, embriyon<br />

devrelerini geçirirken, çeşidli hayvan vasflarını göstermesi [meselâ insan rüşeyminde<br />

pronefroz, mezonefroz, solungaç yarıkları gibi teşekküllerin görülmesi] karşısında,<br />

hayvan nev’lerinin, milyonlarca sene içinde, basîtden mükemmele doğru değişdiklerini<br />

[ya’nî evolution veyâ desendens denilen evrim bulunduğunu] zan etdi.<br />

Canlıların basîtden mükemmele doğru değişdiğini ilk yazan, Fransız doktoru Lamarckdır.<br />

Lamarck [m. 1809] da neşr etdiği (Filozofi zoolojik) ismindeki kitâbında<br />

(canlıların bir asldan türeyebileceğini) yazdı. Fekat, aynı asrdaki biyologlar, Lamarckın<br />

verdiği misâllerin, hayvânların birbirlerine dönmesini değil, cânlıların, bulundukları<br />

muhîte intibâk etmelerini (adaptasyonu) göstermekde olduğunu söylediler.<br />

İkinci olarak, İngiltereli bir biyologun oğlu olan Ch. Darwin, [m. 1859] da neşr<br />

etdiği (Nev’lerin menşe’i) ismindeki eserinde, (Canlılar, bulundukları muhîte uymak<br />

için mücâdele eder. Bu hayât mücâdelesini kazananlar yaşayabilir, gayb<br />

edenler ölür. Canlıda tesâdüfen husûle gelen değişiklikler, muhîte uyarak yaşamağı<br />

te’mîn eder) dedi. Buna da çeşidli i’tirâz edildi. Hattâ, Darwin de göz, beyin gibi<br />

karışık uzvların nasıl meydâna geldiğini anlatmakdan âciz olduğunu bildirmiş,<br />

bir arkadaşına yazdığı mektûbda, (Gözün teşekkülünü düşündükce hayretimden<br />

tepem atıyor) demişdir.<br />

Üçüncü olarak, Hollandalı nebâtâtcı Hugo de Vries, bitkilerde (Saf bir nev’ içinden,<br />

tesâdüfen, diğerlerinden farklı ferdler meydâna çıkdığını, bunların yeni evsâfının<br />

dölden döle geçdiğini) görerek, buna (mutasyon) [ânî değişme] nazariyyesi<br />

dedi. Hâlbuki, mutasyonda yeni uzvlar meydâna gelmiyor. Bundan başka, göz<br />

ve beyin gibi, rüşeymin [embriyonun] muhtelif tabakalarından hâsıl olan karışık<br />

– 540 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!