22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

le diyen kâfir olur ve öldürülmesi lâzım olur. Onun sözünün ma’nâsı, (Ben yokum,<br />

Hak teâlâ vardır) demekdir. İşte sôfiyye, herşeyi, Hak teâlânın ismlerinin ve sıfatlarının<br />

görünüşü, onların aynası bilir. Zâtın [kendisinin] bunlarla birleşdiğini, zâtında<br />

değişiklik olduğunu söylemez. Meselâ, bir insanın gölgesi, kendinden hâsıl<br />

oluyor. Gölge, o kimse ile birleşmiş, onun aynıdır veyâ o kimse inerek, o gölge şekline<br />

girmişdir, gibi şeyler söylenemez. O kimse, kendi kendinedir. Gölge, onun bir<br />

görünüşüdür. Bu kimseyi aşırı seven, gölgeyi filân görmez. Ondan başka birşey görmez.<br />

Gölge, o kimsenin aynıdır diyebilir. Ya’nî gölge yokdur, yalnız o insan vardır<br />

der. Bundan anlaşıldı ki, sôfiyye, eşyâya, Hak teâlâdan meydâna gelmişdir, Hak<br />

teâlâ değildir diyor. O hâlde, sôfiyyenin (Herşey Odur) sözleri, (Herşey Ondandır)<br />

demekdir ki, âlimler de böyle söylemekdedir. İki taraf arasında bir fark yokdur.<br />

Yalnız şu fark vardır ki, Sôfiyye, eşyâya, Hakkın görünüşü diyor. Âlimler bunu<br />

söylemekden çekiniyor. Eşyâ ile birleşmek, eşyânın içinde bulunmak anlaşılmasın<br />

diye, bu sözü söylemiyor.<br />

Süâl: Sôfiyye, eşyâya, Hak teâlânın görünüşü dedikleri gibi, bunları dışarda yok<br />

biliyor. Hâricde Allahü teâlâdan başka birşey yokdur, diyor. Âlimler ise, eşyâyı<br />

hâricde mevcûd biliyor. O hâlde, iki tarafın bilgisi de, kelimeleri gibi, farklı değil<br />

midir?<br />

Cevâb: Sôfiyye, hâricde birşey yokdur diyorsa da, eşyânın hâricde (Vücûd-i vehmî)<br />

ile var olduğunu söylüyor. Hâricde hiç yokdurlar demiyor. Hâricde kesret-i<br />

vehmiyye vardır, diyor. Fekat, hâricde görünen bu (Vücûd-i vehmî), bizim vehm<br />

ve hayâl ve düşüncelerimizde olan vücûd, ya’nî varlık gibi değildir. Çünki, vehm,<br />

hayâl ve düşüncemizi durdursak, bunlardaki varlıklar kalmaz, yok olur. Ya’nî,<br />

vehmlerimiz, hayâllerimiz devâmlı değildir. Hâlbuki, bu kâinâtın (Vücûd-i vehmî)leri<br />

ve hayâlî görünüşleri, bizim vehm ve hayâllerimizde olmayıp, Hak teâlânın<br />

yaratması ile ve Onun kâmil, [ya’nî sonsuz] kudreti ile olduğundan, yok olmuyor.<br />

Varlıkları devâm ediyor. Âhıretin ebedî, sonsuz işleri, dünyâdaki bu varlığa<br />

bağlı bulunuyor. Yunân feylesoflarından Sofistâî [sophiste] denilen mugâletacılar,<br />

safsatacılar, bu kâinâtı, evhâm ve hayâlât sandı. Hayâlimiz olmasa, bir şey olmazdı<br />

dedi. Eşyânın varlığı, bizim inancımıza bağlıdır, hakîkatde hiçbirşey yokdur.<br />

Gökleri yer kabûl edersek, yer olurlar, yerler de, i’tikâdımıza göre gök olur.<br />

Tatlıyı acı bilirsek, acı olur. Acılık, bizim inancımıza göre tatlı olur, dediler. Bu<br />

ahmaklar, ihtiyârı, isteği olan Yaratanı inkâr etdi. Aldandılar ve çoklarını aldatdılar.<br />

Sôfiyye-i aliyye, eşyâyı, hâricde, vücûd-i vehmî ile var biliyor. Böyle vücûd,<br />

devâmlıdır. Ya’nî bizim vehmimizin yok olması ile yok olmaz. Âhıretin sonsuz hayâtını,<br />

bu vücûda bağlı bilirler. Âlimler, eşyâyı hâricde mevcûd bilir. Âhıretin sonsuz<br />

hayâtı, bu eşyâya göre olacakdır der. Bununla berâber, eşyânın hâricde varlığını,<br />

Hak teâlânın varlığı yanında za’îf, kuvvetsiz ve hattâ, yok bilir. Görülüyor<br />

ki, her iki taraf da, eşyâya hâricde var diyor. Dünyâ ve âhıret işlerini, bu varlık üzerine<br />

kuruyor. Vehmin, hayâlin yok olması ile yok olmaz, diyor. Yalnız, sôfiyye, bu<br />

varlığa vehmî diyor. Çünki, bunlar, tesavvuf yolunda yükselirken, hiçbirşey görmiyor.<br />

Hak teâlânın varlığından başka, birşey gözlerine görünmiyor. Âlimler<br />

ise, bunların varlığına vehmî demekden kaçınıyor, câhillerin, yanlış anlayıp, hayâlin<br />

yok olması ile, yok olur sanacaklarından ve ebedî, sonsuz azâbı ve sevâbı inkâr<br />

etmelerinden korkuyorlar.<br />

Süâl: Sôfiyye, eşyânın vücûd-i vehmîsi vardır demekle, bu varlık devâmlı olmakla<br />

berâber, hakîkî değildir vehmdir diyor. Âlimler ise, eşyâ hâricde hakîkatde vardır<br />

diyor. Böylece, iki taraf arasında, yine ayrılık bulunmuyor mu?<br />

Cevâb: Vücûd-i vehmî ve hayâlde görünüş, vehm ve hayâlin yok olması ile<br />

yok olmadığından, hakîkatde var demekdir. Çünki, bu varlık, devâmlıdır. Bütün<br />

vehmlerin yok olması ile, yok olmuyor. Hakîkî varlık da, bu demekdir. Yalnız şu<br />

kadar varki, mahlûkların hakîkî varlıkları, Vâcib teâlânın hakîkî varlığı yanında,<br />

– 944 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!