22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Süâl: Emîrden “kerremallahü vecheh” ve ba’zı Evliyâdan “kaddesallahü esrârehümül’azîz”<br />

gelen haberlere göre, bunlar, dünyâya gelmeden yıllarca önce, şaşılacak<br />

işler yapmışlar. Tenâsüh yokdur dersek, bu haberlere nasıl inanılabilir?<br />

Cevâb: Bu din büyüklerinin yapmış oldukları işleri, yalnız rûhları yapmışdır. Allahü<br />

teâlâ, bunların rûhlarını insan şekline sokarak, bu şekller, insan gibi iş görmüşdür.<br />

Yoksa, mubârek rûhları, başka bedenlere girmiş değildir. Tenâsüh ise, bir<br />

insan rûhunun, kendi bedenine gelmeden önce, başka bedene te’alluk etmesine denir.<br />

Bir rûhun, beden şekli alması, tenâsüh değildir. Melekler ve cin de, insan şekline<br />

girip birçok şey yapmakdadır ki, hiç tenâsüh değildir. Bir insana hulûl etmek<br />

değildir. Bir bedene girmek değildir.<br />

Meleklere, cinne çeşidli şekl alabilmek kuvveti verdiği gibi, Allahü teâlâ çok sevdiği<br />

kullarının rûhlarına da, bu kuvveti vermekdedir. Başka bedene ihtiyâc yokdur.<br />

[Havâda, her zemân su buhârı vardır ve görünmez. Kaynar sudan, kazan<br />

borusundan çıkan beyâz sis, buhâr değildir. Çok küçük su damlacıklarıdır. Renksiz<br />

gazlar görünmez. Havâdaki renksiz su buhârı, soğuk sabâhlarda çiğ hâlinde dâneler<br />

şeklinde görüldüğü gibi, rûhlar da, görülecek şekller alabilmekdedir.] İşitdiğimize,<br />

okuduğumuza göre, Evliyâdan bir çoğu, bir ânda çeşidli yerlerde görülmüş,<br />

birbirine uymıyan işler yapmışlar. Burada da latîfeleri, insan şekline girmekde,<br />

başka başka bedenler hâlini almakdadır. Bunun gibi, meselâ Hindistânda<br />

oturan ve şehrinden hiç çıkmamış olan bir Velîyi, hâcılar Kâ’bede görüp konuşduklarını,<br />

başkaları da, meselâ aynı günde İstanbulda, bir kısm kimseler de, bu Velî<br />

ile, yine o gün, Bağdâdda görüşdüklerini söylemişlerdir. Bu da, o Velînin latîfelerinin<br />

muhtelif şekller almasıdır. Ba’zan o Velînin bunlardan haberi olmaz. Seni<br />

gördük diyenlere, yanılıyorsunuz, o zemân, evimde idim. O memleketlere gitmemişdim,<br />

o şehrleri bilmiyorum ve sizleri de tanımıyorum der. Yine bunlar gibi,<br />

güç hâlde bulunan kimseler, korku ve tehlükelerden kurtulmak için, ölü veyâ<br />

diri olan ba’zı Evliyâdan yardım istemişdir. O büyüklerin, kendi şekllerinde olarak,<br />

hemen orada bulunduklarını ve imdâdlarına yetişdiklerini görmüşlerdir. Bu<br />

Evliyânın “kaddesallahü teâlâ esrârehümül’azîz”, yapdıkları yardımdan ba’zan haberi<br />

olmakda, ba’zan da olmamakdadır. [Bu hâl, bilhâssa muhârebelerde görülmüşdür.]<br />

Böyle yardımları yapanlar, o din büyüklerinin rûhları ve latîfeleridir. Latîfeleri<br />

ba’zan, bu âlem-i şehâdetde, ba’zan da âlem-i misâlde şekl almakdadır. Nitekim<br />

Peygamberimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gecede, binlerce kimse,<br />

rü’yâda görüp istifâde etmekdedir. Bu gördükleri, hep Onun “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” latîfelerinin ve sıfatlarının âlem-i misâldeki şeklleridir. Yine bunlar gibi,<br />

sâlikler, mürşidlerinin âlem-i misâldeki sûretlerinden istifâde ederler ve bu yolla<br />

müşkillerini çözerler.<br />

Ehî-zâde Abdülhalîm efendi (Riyâdüssâdât fî isbât-il-kerâmât lil-Evliyâ-i hâlel-hayât<br />

ve ba’del-memât) kitâbında Evliyânın vefâtdan sonra da kerâmetleri olduğunu<br />

isbât etmekdedir.<br />

Ba’zı Evliyânın kümûn ve bürûz etmesi, (Tenâsüh) değildir. Çünki, tenâsühde<br />

rûh, ikinci bir bedene hayât vermek, onda his ve hareket hâsıl etmek için te’alluk<br />

eder. Bürûz etmekde ise, rûhun başka bir bedene te’alluk etmesi; bunları hâsıl etmek<br />

için değil, bu bedeni olgunlaşdırmak, derecesini yükseltmek içindir. Nitekim<br />

cin de, bir insana te’alluk eder, onda bürûz eder. Fekat, bu te’alluku, bu kimseye<br />

hayât vermek için değildir. Çünki, bu kimse, cin te’alluk etmeden önce diridir ve<br />

duyar, hareket eder. Te’allukdan sonra, bu kimsenin hareketleri ve ba’zı sözleri,<br />

o cinnînin sıfatlarının, hareketlerinin görünmesidir. Evliyânın büyükleri “kaddesallahü<br />

teâlâ esrarehümül’azîz” kümûn ve bürûz için, birşey söylememiş, böylece,<br />

câhilleri yanlış inanışlara sürüklemeğe sebeb olmamışlardır.<br />

Bu fakîre “rahmetullahi aleyh” göre, kümûn ve bürûza lüzûm yokdur. Bir Velî,<br />

bir câhili terbiye etmek, yetişdirmek için, onda bürûz etmeksizin, Allahü teâlâ-<br />

– 85 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!